2 haftalık bir tatilde Amerika’da gezilecek ve yapılabilecek şeylerin en temel olanlarını bu listede bulacaksınız.
Amerika’da yapılacaklar ve görülecekler listesi Amerika’ya tatile gitmek isteyenlerin ya da Amerika’da kısa veya uzun süreliğine çalışmaya gidenlerin çok beğeneceği bir liste oldu. Biz arkadaş grubumuzla bu listeyi oluşturduk, takip ettik ve çok keyif aldık.
Amerika’da neler göreceksiniz?
Şimdiye kadar izlediğimiz onlarca Amerikan filminden herkesin kafasında oluşan bir Amerika izlenimi vardır. Tipik verandalı, garajlı ve arka bahçeli evleri, geniş sokakları, iri vücutlu insanları, hamburger kültürünü, büyük ve ışıltılı tabelaları ve uzun binaların hepsini bu tatilde göreceksiniz.
Amerika’da gezilecek hangi eyaletler öncelikli?
Neredeyse Amerika’nın tüm eyaletlerinin ismini duymuşsunuzdur. Hatta bir an düşündüğümde hayatım boyunca New York’u Bayburt’tan, Los Angeles’ı Bitlis’ten daha fazla duyduğumu düşünüyorum. (Artık turizmde ülkeler değil şehirler yarışıyor, burada demek istediğim bizim her şehrimizi daha fazla turizme açmamız gerektiği.) Haliyle insan tüm eyaletleri gezmek istiyor fakat Amerika baştanbaşa uçakla 7 saat süren büyük bir kıta. (Türkiye 1,5 saat). Biz en bilinen gezilecek eyaletleri tümünün arasından seçtik.
2 haftalık bir sürede Amerika tatilinde en çok bilinen ve görülmesi gereken eyaletleri ve en önemli şehirlerinde neler yapabileceğinizi tatilde beraber gezdiğimiz gezgin ve harika bir çift olan elelegeziyoruz.com ekibi ile ortak hazırladık. Amerika’da gezilecek bu şehirler şunlar;
- San Francisco (California): Harika evlere ve sokaklara sahip, hippiliğin başlangıcı, keyifli yaşamın, şarabın merkezi, trafiği az fakat park sorunu olan ferah yerleşimli, okyanus kenarının soğuğunu almış serin bir şehir
- Los Angeles (California): Filmlerin merkezi, zengin mahallelerinin bolca olduğu, beverly hills’in bağlı olduğu en keyifli şehir.
- Las Vegas (Nevada): Çölün ortasına kurulmuş yapay ama inanılmaz tasarımlara sahip gece ve gündüz eğlence hayatı şehri. Los Angeles’tan s Vegas’a kiralık araçla geçip road trip tadını çıkarabilirsiniz.
- New York: İstanbul gibi küçük alanda 72 milletten insanın yaşadığı, muazzam kalabalık, trafiği berbat, eğlencesi bol metropol. Dikkat; bağımlılık yapar!
Zamanımız uzun olmadığından yerlilerin yaptığı gibi beyzbol maçına gidip bira içemedik fakat en görülmesi gereken yerleri görüp tüm dünya mutfaklarını denedik. Yani özenle araştırılarak seçilmiş Japon mutfağı, Lübnan, Amerikan, hint, Arjantin, Meksika restoranlarını da bu listede bulacaksınız. Tek tek şehirlerde gezdiğimiz yerleri kısa açıklamalarla şöyle;
SAN FRANCISCO’DA YAPILACAK ŞEYLER
San Francisco okyanus kenarında olduğundan soğuk bir şehir. Yanınızda hırka veya mevsimine göre polar bulundurmanız kesinlikle gerekir. Şehir içinde araç kiralamak size hız kazandırabilir fakat ayak bağı da olabilir. Çünkü park yeri az olan bir şehir. Biz büyük bir araç kiraladık park ederken çok zorlandık. En iyisi ya küçük bir araç kiralamak ya da Amerika’da çok yaygın olan über uygulamasını kullanmak.
İlk gün:
- Painted ladies. Film mekanlarından biri. Rengarenk yan yana dizilmiş tipik yerli evler. Önünde çimenlik de var, burada kahvaltı yapabilirsiniz. Meşhur olduğu için gidebilirsiniz fakat san Francisco sokaklarında bu evlerin çok daha güzellerini göreceksiniz.
- Haight&Ashburry: Hippiliğin çıkış yeri. Uzun bir caddesi var. Biz aracımıza 45 dk park yeri ararken tüm çevresindeki ara sokakları gördük. Sokaklar ve evler harika. Kesinlikle görülmeye değer. İyi ki kaybolmuşuz dedik. Cadde üzerinde bir çok restaurant ve küçük küçük dükkanlar var. İçlerini gezin, çok güzeller. Bu uzun caddeyi gezerken sık sık alacağınız bir koku var, evet, ot kokusu.
- Castro: Gaylerin çok takıldığı ve yaşadığı hatta yaşadıkları evlerin pencerelerine o bilindik renkli flamayı astıkları bir mahalle. Biz gündüz geldik fakat akşamları gelip eğlence hayatlarına bir akşam olsun katılmak farklı bir şey görmek açısından faydalı olabilir.
- Twin peaks: Şehri tepeden görmek için muazzam bir yer. Şahsen ben sisin sabit durduğunu ve zamanla ve güneşle açıldığını düşünürdüm, buradaki sis sürekli hareket halinde. Şehrin üzerinde kayan sisi sabahtan daha iyi görebilirsiniz. Biraz uzaktır, araçla gitmek gerek.
- Ocean beach: İçeri doğru çok geniş bir kumsalı var fakat eylül ortasında kimse yok ve inanılmaz soğuk. Manzara alabildiğine geniş ve rahat.
- Cliff house: Ocean beach’in hemen yukarısında bir restaurant. Kahvaltısı çok övülüyor.Okyanus manzaralı.
- Golden gate park. Düşündüğümüzden çok büyük güzel bir park. Biz gittiğimizde içinde spor yarışmalarının olduğu, insanların çadır getirip kaldığı, içinde gölet olan güzel bir park.
- Japanese tea garden. Golden gate parkının içinde girişi $8 olan bir Japon bahçesi. Tüm Japon sembollerinin olduğu güzel bir park. Yorulduysanız bir Japon çayı ile dinlenebilirsiniz. İçinde cafe var.
- Benihana japanese restaurant. Japon bölgesinde yemeği ilginç Japon şovlarıyla sunan ve önünde pişirip servis eden çok ilginç bir restaurant. Bizim için çok ilginç bir tecrübeydi.
2.gün
- Fisherman’s wharf: Sahilde bir çarşı. Üzerinden yürürken ses veren piyano merdivenleri burada. Bubba gump, Forest gump eşyalarının dükkanı, gösterilerin olduğu bir meydana sahip iki katlı sevimli bir çarşı. Çarşının içini gezin, şovlar da yapılıyor. Restoranlar da gayet başarılı, fakat porsiyonlar tepsi büyüklüğünde, iki kişi paylaşabilirsiniz.
- Alcatraz turu. Meşhur, kimsenin kaçamadığı ada hapishanesi. Buraya $48 a turlar düzenleniyor. Tur içinde Alcapon’un kendi sesinden hapishane anıları dinleniyor. Biletini online siteden veya vapur iskelesinden alabilirsiniz. Ama geç kalırsanız o gün yer bulamayabilirsiniz. Bu tura alternatif $28 ‘a 1 saatlik golden gate köprüsünün altından geçen boğaz turu tipi bir tur var o da alcatraza gitmese de yakınından geçiyor ve audio rehber ile alcatraz hakkında bilgilendirme yapıyor.
- Ghirardelli: Sahil boyunca ilerlediğinizde varacağınız tarihi çikolata fabrikasıyla ünlü sevimli bir meydan ve çarşı.
- Coit tower. Yine şehri tepeden izleyebileceğiniz bir yer. Bir taraftan bir köprüyü çok iyi görürken diğer tarafı şehri iyi görüyor. İtiraf etmek gerekirse twin peaks’ten sonra ek olarak gitmeye gerek olmayabilir.
- Pyramid. Yüksek binaların olduğu yerde piramid şeklinde inşa edilmiş ilginç bir iş binası. Farklı olduğu için oldukça meşhur.
- China town. Her ülkede olduğu gibi burada da china town var tabii ki. Burası daha büyük, sokak pazarlarının olduğu uzun bir cadde. Cable car dedikleri moda tramvayı benzeri araçlarla gidebilirsiniz. Gece daha ışıklı ve canlı.
- Market district. Yüksek binaların olduğu union square’e yakın çeşitli mağazalar bulabileceğiniz bir bölge.
- Union square. Şehrin en merkezi yerinde, cable car’ın son durağında meşhur bir meydan. Macy’s, cheesecake factory, nordstrom, dress for less gibi meşhur alışveriş ve restorantlara bu meydandan ulaşabilirsiniz.
- Cable car first stop. Union meydanına çok yakın, cable car’ın ilk durağı. Cable car o kadar meşhur olmasına rağmen pek geliştirilmemiş ve halen şöfor önünü görsün diye direksiyon tarafını ön tarafa getirmek için yolculuk bitiğinde cable car tersine döndürülüyor. Bu döndürme halen insan eliyle yapılıyor. Orada bu değişimi kaydetmek isteyen birçok turistin elinde kamerayla beklediğini göreceksiniz. Siz de aralarına karışın. İzlemeye değer.
- Cheesecake factory. Herkesin çok övdüğü cheesecakeler ve yemek yiyebileceğiniz Union square’de çok hareketli bir restaurant. Çok kalabalık olduğundan sıranın size gelmesi için biraz beklemek zorunda kalabilirsiniz. Yemekler güzel, menüler büyük, cheesecakeler güzel ama servis yavaş
3. gün
- Baker beach. Meşhur golden gate köprüsü kartpostal fotoğraflarının çekildiği kumsal alan. Köprüyü iyi görüyor. Fakat eylül ortasında soğuk.
- Presidio. Köprünün karşısına geçerken yine köprüyü fotoğraflayabileceğiniz sevimli sokakları da görebileceğiniz bir bölge.
- Golden gate köprüsü. Üzerinden yürünebilen bisikletle geçilebilen en meşhur köprü. Akşamüstü güneşinde altın rengini alıyormuş, düzenli boyuyorlarmış. Sabah erkenden kalkıp giderseniz sabah sisinde görebilirsiniz.
- Sausalito.Golden gate köprüsünün diğer tarafında, san francisco’ya nazaran daha sıcak, sahil kasabası. Evler ve yerleşiminden zenginliği belli. Sokaklarında gezin, rıhtımdaki restoranlarda yemek yiyin. Aynı güne tiburonu da koyabilirsiniz.
- Tiburon.Yine zengin bir sahil kasabası. Sokaklarını gezin, kahvesini için, huzur dolu sakin bir kasaba. Villalarla dolu ve villalar 1,100,000$ dan başlayan fiyatlarla.
- Sam’s anchor cafe. Deniz mahsülü yemek için denize sıfır içkileri güzel başarılı ve ucuz bir rıhtım restaurantı.
- Dosa on Fillmore restaurant. Hint yemeğini temiz bir restorantta yemek isterseniz dosa kendi spesyali ile iyi bir alternatif olur. Park sorunu yok, rezervasyon gerekli.
4. gün
- Napa valley. Üzüm bağlarının çok olduğu geniş bir vadi. Şarap üretimi ve tadım mekanları meşhur. Havası san Francisco merkeze göre daha sıcak. Tadım yapacağınız şarap evlerini kendiniz seçmek isterseniz napavalley.com ’un kendi sitesinden tüm şarap evlerinin listesini bulabilirsiniz. Her gittiğiniz şarap evinde $20 vererek belirli listeye göre 3-5 şarap tadımı yapabiliyorsunuz.
Napa valley ulaşım. Merkeze uzak olduğundan araçla gitmeniz gerek. Biz 8 kişi olduğumuzdan ve geri dönerken kimse alkollü kullanmasın diye elelegeziyoruz.com çiftinin önerisiyle 6 saatliğine limuzin kiraladık. Harika bir deneyimdi. Limoya bizi seçtiğimiz 3 şarap tadım bağına götürmesini söyledik, fakat süre kısıtından dolayı sadece 2 tanesine gidebildik. İkram: Limuzin içinde şampanya, gazoz, su gibi ikramlar var. Fakat napa vadisindeki şarap tadımlarında tattığımız şampanyaların yanında limuzinin ikramı olan şampanya pek tatmin edici değildi. Ücret: Limoyu 6 saatliğine kiraladık. Kişi başı 50$ a denk geldi.
Dikkat: Kiraladığımız limuzini zamanında bırakmazsanız anlaşmanızda yazan miktar kadar –bizimkinde ek her saat $100 idi- fazla ödeme almak istiyorlar. Biz 30-40 dakika geç bırakacaktık ve şehre dönmeden bu ek sürenin sorun olmayacağı hakkında şoförle konuşup “sorun olmaz” cümlesini duyduk. Sandık ki tatlıya bağladık ve konuşup anlaştığımızı düşündük. Bu fazla sürenin sorun olmayacağını söylediğinden biz de fazladan bahşiş verdik. Buna rağmen kredi kartımızdan ek $100 çekmeye çalıştı. Birkaç mailleştikten sonra 70$ ödeyerek anlaştık. Asyalılarla her şeyi açık açık konuşun.
*San Francisco gezilecek yerler listesi yaptıktan sonra zamanın yetmeyeceğini düşünerek bazı yerleri eledik. Bunlar AT&T, mission district, legion of honor, fine arts museum.
San Francisco soğuğunu geride bırakıp uçakla Los angeles’a uçtuk.
LOS ANGELES’TA GEZİLECEK YERLER
Uçaktan inip araç kiralamak için Thrifty’ye geldik. İstediğimiz aracı veremediler, araç öneremediler, sürekli upgrade etmeyi ve daha fazla ödememizi istediler, çalışmayan bir navigasyona $100 verdik ve internetten 363$ a kiraladığımız araç nasıl olduysa orada $700’ın üzerine çıktı. San francisco’da Alamo’dan kiralamıştık. Sıfır sorun ile teslim ettik. Ama Los Angeles’taki Thrifty bize kendini sevdiremedi. Zor zar iki araç alıp yola çıktık. Sakın olaki thrifty’den kiralamayın.
Biz aracımızı kiralayıp otele doğru çıktık. Santa Monica’da sahile yürüyerek 1 dk olan Wyndham otelinde kaldık. Otel içi harika değil ama konumu her şeye müthiş yakın. Los Angeles’ta gezilecek yerler için şunları düşünebilirsiniz.
İlk gün
- Santa monica bay. Meşhur surflerin yapıldığı surf tahtalarının üzerinde ismi yazan Santa Monica. Kumsalı içe doğru çok geniş. Dalgalı olduğundan iyi bir yüzücü değilseniz yüzme tavsiye edilmez ama suya ayaklarınızı sokun. Kumsalın üzerinde suya doğru uzanan iskelenin üzerinde büfeler ve restoranlar bulabilirsiniz. Kenarlarda müzik yapan dans eden sokak sanatçıları göreceksiniz. Ve tabiî ki seyyar satıcılar. Şapka satan bir seyyar satıcıda Tarkan’ın şarkısı çalıyordu, şaşırdık.
- Venice beach. Biraz santa monicaya uzak, araç parkı yarım saati $5 olan sakin bir plaj. Akşam buz gibi havada gittik, yerlisi spor yapıyor veya köpek gezdiriyordu. Plajın hemen arkasında küçük bir çarşı var. Plaj ve çevre olarak güzel fakat opsiyonel tutulabilir.
- Third street. Barların ve restoranların olduğu bir alışveriş caddesi, santa monica’nın çarşısı. Bir akşam çıkıp bir şeyler içtik, keyifliydi. Eylül ayında oldukça sakin oluyor.
- Mulholland drive. Meşhur filmin çekildiği muhit. Manzarası güzel deniliyor, tripadvisorda iyi puan almış fakat biz zaman yetiremedik. Giderseniz bizim için de gezin. Fakat araç gerekiyor.
- Rodeo drive. Lüx mağazaların olduğu harika tasarımlı küçük sevimli bir sokak. Fiyatlar yüksek, alışveriş yapmasanız da kesinlikle görün . Buraya gelirken geçtiğimiz sokaklar ve evlere ağlayarak bakabilirsiniz. Hepsi harika gözüküyorlar.
- Beverly hills sign. Tabii ki beverly hills’e gitmeden olmaz. Bölgenin başında tabelası var. Orada bir fotoğrafınız olsun.
- Beverly Hills sokakları. Bu bölgede zenginlik sokaklara ve evlere öyle yansımış ki sokaklara kendinizi bırakın biraz yürüyün. Mutlu olacaksınız. Belki biraz zenginlik size de bulaşır.
- Sunset bulvarı. Uzun bir cadde. Hollywood yazısı bazı ara sokaklardan gözüküyor. Biz araçla içinden geçtik, uzun zaman ayıracak bir yer değil.
- Hollywood boulevard. Biz gece denk geldik. İnanılmaz canlı bir cadde. Tabelalardan gelen ışıklar her tarafı aydınlatıyor. Sokak gösterileri de görebilirsiniz. Büyük hediye dükkanları da cadde üzerinde bulacaksınız, pek ekonomik olmasa da güzel hediyelikler var. Sokaklarda yakın bir yerde araç için park bulabilirsiniz. Caddeyi gece gezmek çok doğru bir kararmış.
- Hooters’ta akşam yemeği. Meşhur Hooters restoranına girdik. Garsonları biraz cıbıldak giyinmişler. Yemekler güzel, porsiyonlar büyüktü.Biz oradayken çekiliş yaptılar ve arkadaşa $25 lık indirim hediyesi çıktı şansımıza.
- Walk of fame. Tüm ünlülerin isminin yıldızların içine yazıldığı Hollywood bulvarında uzunca karşılıklı iki kaldırım. Sevdiğiniz sanatçıların isimlerini arayıp bulun, fotoğraflayın. Biz tüm yıldızları tek tek okuduk.
- Griffith park&observatory. Daha çok Hollywood yazısını yakından görmek ve şehri yukarıdan görmek için buraya geliniyor. Observatory yani gözlem evine girmek $10 ve 17:00 da kapanıyor. Park hep açık ve ücretsiz.
- Hollywood sign. Yazıyla fotoğraf çektirmeden geri dönmek olmaz. Açısı güzel olan “canyon lake drive” diye bir yere araçla gittik ve birçok insanla karşılaştık. Herkes aracını çekmiş foto çektiriyordu. Boş yer kapmak için biraz yürüdük ama değdi.
2. gün
- Huckleberry. Kahvaltı için inanılmaz güzel alternatifler veren bir pastane. Biz iki kez gittik. Kahvaltımzı burada yapıp ardından universal studiosa gittik.
- Universal studios. Tatilin en çok yıldızı toplayan günü. Verdiğiniz $90 ‘ı dibine kadar hak eden etkinlik dolu şaşırtıcı bir yer. 3 boyutlu gözlüklerle girdiğimiz her türlü 7D filmlerde Amerika bu işi biliyor dedittirdi. Gözlükle binmediğimiz jurassic parkta da biraz ıslandık ama çok zevkliydi. İlk girişte hemen çevre turu trenine bindik. Bildiğiniz şehir kurmuşlar ve canlı film çekimlerine de şahit olduk. En güzel gündü.
- Citadel outlet. Yukarıdaki haritada outlete gideceğimizi planlamıştık fakat akşam yemeğine yetişemeyeceğimizi düşünerek gidemedik. Eğer universal studiostan erken çıkabilseydik gidebilirdik. İyi bir outlet deniyor. Vaktiniz olursa deneyin.
- Los Angeles Exchange Bar. Gece klübü olarak en meşhuru ve en büyüklerinden biri. İşleyiş sistematik ve kasıcı değil. Fakat içerideki insanların yaş aralığı 18-28 yaş arası Asyalı. Bir saatten sonra dışarıda seyyarların yaptığı yemek kokuları içeriye doluyor. Biz biraz erken terk ettik ama meşhur bir klüp.
3.gün
- Malibu pier. Şehre 15 dk uzaklıkta malibu sahilinde denizin içine uzanmış iskelenin üzerindeki cafede Amerikan kahvaltı yapabilirsiniz. Biz çok sevdik.
- Paradise cove. Malibu pierin hemen yakınında kumsalı güzel bir yer. Kumun içine ahşap şezlong tipi koltuk koymuşlar, içeriden bir bira alıp kumda uzanabilirsiniz. Otoparkı mevcut. Bu günü sahil günü olarak ayırdığımızdan OC dizisinin çekildiği Orance County bölgesindeki plajlara yol aldık. Malibu bölgesinden yaklaşık 1,5 saat sonra laguna beach’e ulaştık. Bu bölgede 4 plaj dikkat çeker, Laguna, newport, huntington ve seal beach. Biz Laguna beach ve huntington beach’e gittik.
- Laguna beach. Keşke daha fazla zaman ayırsaydık dediğim yerlerden biri. Plajın arkasında kurulmuş küçük kasabanın çarşısı gayet keyifliydi. Gündüz bile canlıydı. Burası aynı zamanda Laguna beach diye bir dizinin de çekildiği yer.
- Rocky mountain chocolate factory. Çikolatayı yaratıcı şekillerde kullanan küçük ama muazzam çeşit üreten bir çikolatacı. Biz bir sürü çeşitten karar veremeyip $6 verip çikolatalı elma aldık yedik.
- Huntington beach. Gün batımını yakaladığımız harika bir plaj. Laguna beach’e göre daha gelişmiş gözüken, gece hayatı canlı restoranları güzel bir kasaba. Kendinizi vurun sokaklarına, mutlu olun.
Ertesi sabah araçlarla Las vegas’a road trip tadında bir yolculuk yapmak üzere otele geri dönüyoruz.
Sabah yine huckleberry’den kahvaltımızı yapıp Las Vegas’a doğru yola çıktık. Yolda en sol şerit “car pool only” şerididir. Yolda da yazıyor. En sol şeride araçta iki ve daha fazla yolculuk edenler geçebiliyor. Diğer şeritler trafikten ilerlemezken en sol şerit bomboş olabiliyor. Kameralarla tespit edildiğinden ve cezaları ağır olduğundan tek yolculuk yapan hiç kimse en sol şeride geçmeye cesaret edemiyor. Eğer araçta bir çiftseniz en sol şeride geçin ve 65mph yani 110 km hızla gidin.
LAS VEGAS’TA GEZİLECEK YERLER
Las vegas çöl üzerine kurulmuş, günahlar şehri. Alkol kumar gibi birçok kötülüğün merkezi kabul ediliyor. Kumarhanelerde insanlar daha fazla kumar oynasın diye pahalı pahalı içkiler bedava dağıtılıyor. İnsanlar sabahlara kadar kumar oynuyorlar. Ve günün sonunda tek bir ermiş sözü haklı çıkıyor. “Kumarhaneler hep kazanır”.
Biz Las vegas’a gelir gelmez kendimizi otele attık. Otel bildiğin casinolu otel. Las Vegas’ın tüm meşhur kumarhane otellerinin olduğu strip adında bir caddesi var. O kadar canlı ve hareketli bir cadde ki insan kendini kaptırıyor ve Las Vegas sadece burası sanıyor. Aslında Las Vegas çok büyük bir yer. Bunu strateospher diye bir casinonun kulesine çıkınca daha iyi anlayabilirsiniz.
Las Vegas’ta yapılacak şeyler listesine şunlar kesin olsun,
İlk gün
- Venice otel. İçi tamamen İtalya’daki evler gibi tasarlanmış, harika bir iç dekoru olan bir otel. Kumarhane kısmı da var tabii ki fakat iç dekorunu gezmek daha zevkli. Otelin içinde kısa bir nehir yapmışlar ve kayıkla dolaşabiliyorsunuz.
- Paris otel. İçi Fransız mimarisiyle tasarlanmış, bildiğiniz Paris sokaklarının içeride yaşadığı bir otel. Dekorasyon çok güzel. İçeride Paris sokaklarını geziyor gibi oluyorsunuz. Tabi içeride casino da var.
- New York otel. İçi New York sokaklarına benzetilmiş güzel bir casino oteli. İçini gezmek zevkli.
- Bellagio otel. Yine büyük bir casino oteli. İçini gezmek zevkli.
2. gün
- Mirage otel. Cirque du soleil gösterisinin sahnesinin olduğu yine bir casino oteli. Biz burada kaldık. Ucuz ve büyük bir otel.
- Welcome tabelası. Tuhaf ama turistik yerlerden biri şehrin girişindeki hoş geldin tabelası. Tabelanın önünde sabahtan bile fotoğraf sırası var.
- Strip. Tüm casino otellerinin olduğu büyük ve eğlence caddesi. Bu cadde üzerinde yürüyüp beğendiğiniz otele girebilirsiniz.
- Cirque du soleil. Sirk kültürünün ultra gelişmiş versiyonu. 360 derece sahne kurulmuş. Her yerden sürpriz insan çıkıyor, inaılmaz bir akrobasi gösterisi sunuyorlar. Teknolojinin de bir şova bu kadar adapte edilmesi çok başarılı. Mirage otelin içinde sahne alıyor.
- Stratosphere tower. Şehri tepeden görmek için harika bir yer. 100 kat yukarı çıkıyorsunuz ve terastan Las Vegas’a bakıyorsunuz. İlk göreceğiniz şey Las Vegas’ın strip caddesi dışında çok büyük ışıltılı bir şehir olduğu. Stratosphere tower tepesinde 3 çeşit ürkütücü adrenalin yaşatıcı “oyuncaklar” var. Onların da biletlerini aşağıdan çıkarken alın. Çünkü aşağıda $5 yukarıda $15.
- Gece klubü. *Not. Gece striptiz bara gitmek isteyen varsa en meşhurunun “Crazy Horse III” olduğunu duyduk. Ünlüler bile gidiyormuş.
3. Gün
- Grand canyon turu. Las Vegas’tan kendi kiraladığımız araçla 4 saat civarı yola alarak National Geographic Centre’e geldik. Buradan Pink Jeep tur almıştık. Bizi 3 saat boyunca Grand kanyonu değişik açılardan görebileceğimiz noktalara getirdi ve biraz hikayesinden ve oluşumundan bahsetti. Bittiğinde ise bize Grand canyon ile ilgili bir dvd hediye ettiler. Aynı zamanda national geographic center’da pratik, ucuz ve lezzetli yemek yeri de var. Acıkırsanız deneyebilirsiniz. Hediye dükkanı da var, değişik hediyeler alabilirsiniz.
*Not: Grand canyonun iki bölgesi var, batı ve doğu diye ayrılıyor. Batı (west rim) tarafı Las Vegas’a 2 saat uzaklıkta, fakat doğu tarafı (east rim) 4,5 saat uzaklıkta. West yakın olmasına rağmen biraz tursitik ve tam Grand canyonu yansıtmıyor. Daha az etkileyici diyelim. Skywalk burada. Orada alacağınız skywalk içeren küçük bir tur $75. Doğu tarafı daha derin ve etkileyici. Biz uzak olmasına rağmen onu seçtik. National geographic center’a kadar araçla gidip oradan pink jeep turunu satın aldık. Kanyon gerçekten etkileyici
2. Hoover dam. Yolda giderken mola verebileceğiniz bir yer olarak Hoover dam yani barajı seçebilirsiniz. Nevada ile Arizona sınırına kurulmuş bir baraj. Yakınında mead gölü de var. Vaktiniz varsa oraya da gidebilirsiniz. Barajı geçtikten kısa bir süre sonra Arizona sınırına girmiş oluyorsunuz.
Son gün Grand canyon turu ile beraber Las Vegas’taki turumuzu tamamladık. Yani bir gün otel gezme, bir gün dışarıdaki etkinlikler bir gün Grand canyon turu ile Las Vegas’a veda ediyoruz ve gece New York uçağına biniyoruz, sabah New Yorktayız.
NEW YORK’TA GEZİLECEK YERLER
New York daha çok İstanbul’a benzeyen dar bir coğrafyada toplanmış çok kalabalık bir metropol. 72 milletten insan var.
Uçaktan indik. JFK’dan araç kiralayıp Manhattan’daki eve gitmek için yola çıktık. Manhattan trafiği öyle yoğun ki trafikte saatlerce kaldık. Buraya kadar gelip trafikte saatler kaybetmek hem planımız aksatıyor hem tatilde stres yaşatıyor. Eğer çantanız az ise, metro ağı geniş olduğundan metro ile her yere gidilebiliyor. Onu deneyebilirsiniz. Tek binişlik $3’a kart satılıyor. Günlük haftalık ve aylık kartlar da metro içinde satılıyor.
Biz son gün de valizlerden dolayı büyük bir araç kiraladık ama onu da kapalı otoparklar almadı. Yine trafikte kaldık. Yani anladık ki New York’ta araç kiralamak kendini trafiğe teslim etmek, ve buna tatil için geldiyseniz gerçekten gerek yok. Eğer kaldığınız yerden çıkışınız öğlen ve uçağınız akşam ise emanet gibi yerler var çok olmadı valizlerinizi oraya $10’a bırakabilirsiniz. Ulaşım için metro veya über deneyin. New York her şeye rağmen güzel ve hareketli şehir. Bol bol gezin. Gezilecekler listesinde şunları mutlaka bulundurun.
İlk gün
- Central park. Şehrin en büyük parkı. Kumsalda güneşlenir gibi güneşlenen insanlar burada. Herkes rahat ama mangal yasak tabi. İçinde irili ufaklı göletler, kiralık kayık, göl kenarı cafe, yürüyüş alanı, sokak gösterileri vb olan geniş bir park. Parkın bir tarafı east side dedikleri doğu tarafı ve çok kalabalık. Diğer west side tarafı yani batı tarafı daha sakin ve biraz pahalı bir bölge.
- Upper West side. Az önce dediğim gibi central parkın brooklyn değil diğer tarafı. Asıl New York evlerini görebileceğiniz, kendinizi sokaklarına bırakabileceğiniz bir bölge.
- Love sculpture. Kocaman love yazan sembolik yazı. Caddenin ortasında duran sadece sembolik bir yer.
- Soho. Eğlence yerlerinin olduğu bir bölge. Küçük şirin barlar da var güzel restoranlar da bulabilirsiniz. Mutlaka bu bölgeden geçin.
2. gün
- Times square. En meşhur cadde. Işıklı tabelalarla dolu. Tabelalar o kadar her tarafı aydınlatıyor ki gündüz ve gece arasında pek fark göremeyeceksiniz. Bu meydana gündüz de gidin gece de gidin.
- Broadway. Eğlence dolu uzun bir cadde. Bu uzun caddeyi kesen birçok cadde var ki bunların bir bölümü times meydanını oluşturuyor. Müzikallerini muhakkak deneyin.
- 42.street. Daha çok restoran ve barların olduğu, broadwayi kesen bir cadde. Gece gitmek gerek.
- Top of the rock. Tepesinde teras olan ve şehri görebileceğiniz muazzam bir New York manzarası sunan bina. Tepeye daha çok eylül ayında 19:00 gibi gün batımını yakalamak için çıkılıyor. Bu saatlerde çok kalabalık oluyor. Önceden online bilet almanız öneririm.
- 5th avenue. Caddeler numaralarla isimlendirilmiş. 5. Caddenin bir yanı 4. Cadde diğer yanı 6. Cadde. 5.caddenin özelliği ise birçok ünlü markanın mağazasının bu cadde üzerinde olması. Cadde üzerinde yürüyün. Caddenin sonunda bryant park var.
- Bryant park. Nispeten daha küçük ama sevimli bir park. Gezerken mola vermek adına güzel bir park.
- Empire stare binası. Bryant parktan 6-7 sokak aşağıda zamanının en uzun binası. Onun da üzerinde teras var fakat top of the rock binası daha uzun diye biz onu seçtik. Önünde fotoğraf çekebilirsiniz, mimarisi değişik.
3. gün
- Chelsea market. Biraz avm görünümlü olsa da çok güzel kahvaltı mekânları olan bir iş hanı veya avm veya kapalı mini pazar gibi bir şey. İçindeki food court gayet tatmin edici.
- Amy’s bread. Harika kahvaltı malzemeleri üreten bir pastane. Chelsea marketin içinde en dipte. Özellikle bir madde açmak stedim çünkü ben çok lezzetli buldum. Mutlaka denenmeli.
- Chelsea. Sokaklarıyla güzel bir muhit. Ara sokaklarını gezerseniz klasik New York sokaklarını görebilirsiniz. Sex and The city dizisinin ana karakteri Carrie Bradshaw’ın evi de bu muhitte.
- Statue of liberty. Eğer yakın değilseniz metroya binip battery parka gelebilir buradan vapur turuna binebilirsiniz. Metro çıkışında özel tur satmak isteyen bir sürü kişi var, biz vapur iskelesine gittik. Turlar $18. Uzun kuyruklar oluşuyor. Bazı turlar özgürlük heykelinin sadece çevresinden dolaşıyor bazıları oraya indiriyor. İnerseniz daha yakından fotoğraf çekebilirsiniz.
- Wall street. O yüksek binaların bolca olduğu bölge. New York stock Exchange burada. Genelde sokaklar dar.
- New York Stock Excange. Biraz eski tipli ilginç mimarisi olan bir bina. Bir yere kadar yaklaşmaya izin veriyorlar. Sonrasında güneş gözlüklü takım elbiseli korumalr bulunuyor. Binanın önünde biraz bekleyin, korumalarıyla girip çıkan kafa adamları görebilirsiniz. Dinamik ve trafiği olan bir bina.
- Manhattan bridge. Her nekadar çok metal metal olsa ve soğuk dursa da üzerinden yürüyüp görüntüye bakmaya değer. Görüntü harika.
- Smoke. New York’ta jazz dinlemek isterseniz çok güçlü isimlerin çıktığı bir restaurant. Kesinlikle rezervasyonla gidin. Fiyatları biraz tuzlu olabilir ama değer.
- Le Bain. New York manzaralı roof bar. Amerikan gençliğinin uyuşturucu ve diğer kötü alışkanlıklarının ne kadar içinde olduğunu görebileceğiniz çarpıcı bir bar.
LeBain son gece gittiğimiz bir yerdi. Smoke’ta jazz ve LeBain’deki eğlence ile tatilimizi çok güzel kapattık. New York’tan geriye İstanbul’a uçuşa geçtik. British Airways bize gelirken de giderken de bir dolu ikram verdi. Uçuş da oldukça rahattı. Geriye döndüğümüzde hava sıcaklığı farkı olacağını bildiğimizden üşümemek için uçaktan hazırlıklı indik. Bunun yanında uçuş doğuya doğru olduğundan daha fazla jetlag hissediyor olacaksınız. Jetlag etkisini gidermek için kendinize tedbirler almayı unutmayın.
Bu tatilde bizi şaşırtanlar;
- Servis garip bir şekilde ülke genelinde yavaş
- ırk millet fark etmeden bir çok kişi kaba
- hizmet kalitesi düşük
- meşhur new york metrosu çok eski, gürültülü ve sıcak.
- New York’ta geniş metro ağına rağmen inanılmaz bir trafik var.
- New York’ta insanların yüzü pek gülmüyor
- California tarafıyla New York tarafı arasında kültür ve yaşam farkı çok fazla
- San Francisco’da nüfusun yarısından fazlası asyalı
- Köpek bakma kültürü çok gelişmiş
- Kendine has mimarisi büyük şehirlerde değil de küçük kasabalarda var. Büyük şehirler İstanbul gibi.
- New York’ta neredeyse her sokak başında polis bekliyor. Bu kadar polisi bir arada İstanbul’da ancak çevik kuvvet otobüslerinde gösteri öncesi görürsünüz ama New York’ta sürekli dışarıdalar. Sanırım şehir güvenli diye yorumlamak gerek.
Sonuç olarak Amerika eğlencenin, şaşanın, gösterişin, büyük menülerin, ışıklı tabelaların, kötü alışkanlıkların, her ülkeden biraz almış sentez bir mimari anlayışın, rahat insanların ülkesi. Biraz Türkiye’ye uzak olsa da vakit varsa hayatında bir kez görmenin iyi olacağı ilginç bir ülke. Gitmeden önce yanınıza biraz fazlaca nakit veya rahat bir kredi kartı alın. Çünkü aşırı pahalı bir ülke. Bizim tatilimiz günlüğü 1.000 tl’ye geldi. Ama anılarla dolu bir 2 hafta geçirdik. Umarım sizin Amerika tatiliniz de hiç unutamayacağınız kadar anı dolu geçer.
Bu yazılar da ilgini çekebilir;
Ebru Sanatı: Yeni Başlayanlar için 18 Temel Bilgi (Resimli örnek içerir)
Plaza Dili = İngilizce İşletme Fakülte Dili (120+ örnek)
KÜBA’DA GEZİLECEK YERLER? BİR HAFTALIK KÜBA TURU
ARAÇ KULLANANLAR İÇİN 43 PRATİK FİKİR
2008’den beri pazarlama dalında çalışıyorum. 2014’ten beri markamuduru.com’da yazıyorum. İnanıyorum ki markalaşma adına ülkemizde inanılmaz bir potansiyel var ve markalaşmak ülkemizi fersah fersah ileri götürecek. Kendini yetiştirmiş marka müdürlerine de bu yüzden çokça ihtiyaç var. Ben de öğrendiklerimi, araştırdıklarımı, bildiklerimi burada paylaşıyorum. Daha fazla bilgi için Hakkımda sayfasını inceleyebilirsiniz.