Plaza dili dediğin Türkçe gramer ile İngilizce business terminolojinin beraber kullanımı. Aslında plaza dili konuşanlar ağırlıklı İngilizce işletme bölümü okumuş, iş hayatının temel bilgilerinin Türkçesinden önce İngilizcesini öğrenmiş, tüm kelimeleri sanki Türkçeymiş gibi benimseyip günlük konuşma diliyle entegre etmiş beyaz yakalıların kendi arasında konuştukları karma bir dil… Yine İngilizce işletme okumuş biri olarak bunu çok da haksız görmüyorum çünkü kelimeler o kadar yerleşmiş ki insan şunu hissediyor :”bazı İngilizce kelimeler var ki tam ifade etmeni sağlıyor istediğini, aynı şeyi Türkçe ile birkaç kelime ile ifade etmek zorunda kalıyorsun.”

Aslında her şeyin bir Türkçe karşılığı olduğunu içten içe biliyoruz. Belki de bu konuşma bize çağımızın gerekliliği İngilizce bilmeyen insanlardan ayrılma isteği güdümünde de şekilleniyor olabilir. Bu da ufak bir itiraf olsun 🙂 Dediğim gibi aslında her şeyin kendi dilimizde karşılığı bulunuyor. Örneğin:
- Yapıyor olacağım (will be doing) – Yapacağım
- Confirm etmek – Teyit etmek
- Third party – İş ortakları
- Assign etmek – Görevlendirmek
- Soft copy – Elektronik kopya
- Focuslanma – Odaklanma
- Wording – Yazım/ifade
- Layout – Yerleşim
- Hard copy – Çıktı
- Check etmek – Kontrol etmek
- Yapılabilite – Yapılma ihtimali
- Taşere etmek – Taşeronla çalışmak
- Kontekst – Bağlam
- Kontent – İçerik
- Refere etmek – Gönderme yapmak
- Deadline – Bitiş tarihi
- Çalışır (it works) – işe yarar
- Meeting set edelim-toplantı ayarlayalım
- Asap-olabildiğince hızlı
- Printout yapıp hard copysini alalım – sunumu bas getir
- Team i lead etmek – ekibi idare etmek
- Projeleri merge edelim – birleştirelim
- İnsight toplamak – gözlem yapmak
- To-the-point olmak-konuya odaklanmak
- Projeyi park edelim-askıya alalım
- Satış ekibiyle align olmak-aynı şeyleri konuşalım, hizalanalım
- Mass ile iletişimde olmak-kitle ile iletişimde olmak
- Its not rocket science sonuçta-çok da karmaşık değil aslında
- Sky is the limit-limitinin olmadığını varsayarak düşün
- Hepinize aksiyonlarınızı assign, deadlinelarınızı set, haftalık toplantıyı da Schedule ediyor olacağım
- Onlar bir draft yollasın, biz sonra fine tune ederiz-ince ayar çekeriz.
- Push edelim mümkünse lead edelim, cost-down çok önemli
- Must değil ama nice to have-zorunlu değil ama olsa iyi olur
- Concernlerimizi discuss edeceğimiz bir meeting set edelim-mevzuları tartışabileceğimiz toplantı ayarlayalım
- Önce low hanging fruitlere odaklanalım ki süreci daha effective run edelim-önce uzanabileceğimiz fırsatlara odaklanalım
- Fyi-for your information-bilgine
- Hızlıca aksiyon alalım-harekete geçelim
- Major concerni clarify edelim-ana mevzuyu netleştirelim.
Söylemek istedikleriniz varsa lütfen yorum yapın.
Bilgiyi paylaşmak için lütfen sosyal medya butonlarını kullanın.
Bu yazılar da ilgini çekebilir;
Bu makalede ingilizce öğrenme ...
Bu makalede ingilizce iş görüş...
Bağlantılı konuşma sırasında o...
İngilizce kısaltmalar, iki vey...

2008’den beri pazarlama dalında çalışıyorum. 2014’ten beri markamuduru.com’da yazıyorum. İnanıyorum ki markalaşma adına ülkemizde inanılmaz bir potansiyel var ve markalaşmak ülkemizi fersah fersah ileri götürecek. Kendini yetiştirmiş marka müdürlerine de bu yüzden çokça ihtiyaç var. Ben de öğrendiklerimi, araştırdıklarımı, bildiklerimi burada paylaşıyorum. Daha fazla bilgi için Hakkımda sayfasını inceleyebilirsiniz.