AS..AS anlamı
Çok benzer veya aynı şeylerden bahsederken ‘as..as’ kullanırsınız. as..as yapısını kullanarak, aynı orana sahip şeyleri karşılaştırabiliriz.
AS + adjective + AS
Examples:
I’m as old as my husband. = My husband and I are the same | Kocam kadar yaşlıyım. = Kocam ve ben aynıyız |
Your house is as beautiful as mine. = Your house and my house are equally | Sizin eviniz benimki kadar güzel. = Sizin eviniz ve benim evim eşittir |
Bir şekilde aynı olan iki şeyi karşılaştırırken as + sıfat/zarf + as kullanırız:
This apple is as tasty as that apple (is) | Bu elma, o elma kadar lezzetlidir |
The largest lion in the world is as big as a car. | Dünyanın en büyük aslanı bir araba büyüklüğündedir. |
The world’s biggest bull is as big as a small elephant. | Dünyanın en büyük boğası küçük bir fil kadar büyüktür. |
This apple is as heavy (as the other one we discussed). | Bu elma onun kadar ağırdır (tartıştığımız diğeri kadar). |
The Fuji apple is as colorful as the Honey Crisp apple. | Fuji elması, Honey Crisp elması kadar renklidir. |
Paris isn’t as big as Tokyo (Tokyo is bigger than Paris.) | Paris Tokyo kadar büyük değil (Tokyo, Paris’ten daha büyük.) |
You have to unwrap it as carefully as you can. It’s quite fragile. | Paketini olabildiğince dikkatli bir şekilde açmalısınız. Oldukça kırılgan. |
This apple is as tasty as the apples (that) I remember from childhood. | Bu elma, çocukluğumdan hatırladığım elmalar kadar lezzetli. |
This one isn’t as big as the old one. (The old one is bigger than this one.) | Bu, eskisi kadar büyük değil. (Eskisi bundan daha büyük.) |
The weather this summer is as bad as last year. It hasn’t stopped raining for weeks. | Bu yaz hava geçen yıl kadar kötü. Haftalardır yağmur durmadı. |
Jenny’s new flat isn’t as nice as her old one. (Jenny’s old flat is nicer than her new one.) | Jenny’nin yeni dairesi eskisi kadar güzel değil. (Jenny’nin eski dairesi yenisinden daha güzel.) |
This summer season is just as bad as it was last year. It’s been raining endlessly for months. | Bu yaz sezonu, geçen yılki kadar kötü. Aylardır aralıksız yağmur yağıyor. |
Kısaltmalar
Aşağıdaki gibi ki şekilde de kısaltabilirsiniz. Aralarında anlam farkı bulunmuyor.
- It isn’t as big as…
- It’s not as big as…
Not as..as examples
Not as..as kalıbını eş olmayan şeyleri karşılaştırmak için kullanın:
She doesn’t sing as loud as she could. | Elinden geldiğince yüksek sesle şarkı söylemiyor. |
Frankie is still shorter than Danny. He is not as tall as his brother. | Frankie hala Danny’den daha kısa. Kardeşi kadar uzun değil. |
I was wrong about how heavy it would be, this bag is not as heavy as I imagined it to be. | Ne kadar ağır olacağı konusunda yanılmışım, bu çanta hayal ettiğim kadar ağır değil. |
Not as..as ile “isn’t quite as” veya “is not nearly as” ile değiştirilebilir:
Rory hasn’t grown as tall as Tommy yet. | Rory’nin boyu henüz Tommy kadar büyümedi. |
She’s not singing as loudly as she can. | Elinden geldiğince yüksek sesle şarkı söylemiyor. |
They didn’t play as well as they usually do. | Genelde oynadıkları kadar iyi oynamadılar. |
It’s not as heavy as I thought it would be, actually. | Aslında düşündüğüm kadar ağır değil. |
The cycling was good but not so hard as the cross country skiing we did. | Bisiklet sürmek güzeldi ancak yaptığımız kros kayağı kadar zor değildi. |
The second race did not turn out to be quite as simple as the first one. The first race was easier. | İkinci yarış, birincisi kadar basit olmadı. İlk yarış daha kolaydı. |
These new shoes are not nearly as comfortable as my old ones. (My old shoes are a lot more comfortable than these new shoes.) | Bu yeni ayakkabılar eskileri kadar rahat değil. (Eski ayakkabılarım bu yeni ayakkabılardan çok daha rahat.) |
As..as + bir ihtimal examples
as..as’dan sonra olasılıkları veya yetenekleri kullanırız.:
Go to as many places as you can. | Olabildiğince çok yere gidin. |
We got here as fast as we could. | Buraya olabildiğince hızlı ulaştık. |
Visit as many places as possible. | Mümkün olduğu kadar çok yeri ziyaret edin. |
Can you come as soon as possible? | Mümkün olan en kısa sürede gelebilir misiniz? |
Can you get there as soon as you can? | En kısa sürede oraya varabilir misin? |
It was a race to get here as quickly as possible. | Buraya olabildiğince çabuk gelmek bir yarıştı. |
AS + Adverb + AS
Benji runs as fast as Cody. | Benji, Cody kadar hızlı koşuyor. |
We enjoyed the pasta dish as much as the rice dish. | Makarna yemeğini pilav yemeği kadar beğendik. |
Anne plays as well as John. | Anne de John kadar iyi oynuyor. |
She runs as fast as a cheetah. | O, bir çita kadar hızlı koşar. |
The car roars as loudly as thunder. | Araba gök gürültüsü kadar yüksek sesle kükreyerek ilerler. |
His paintings reflect nature as sharply as a photo. | Onun tabloları doğayı bir fotoğraf kadar keskin bir şekilde yansıtır. |
The desserts are as sweet as a dreamy confectionery. | Tatlılar, hayal gibi bir şekerleme kadar tatlıdır. |
Sarah solves puzzles as quickly as a pro. | Sarah, bulmacaları bir profesyonel gibi hızlı bir şekilde çözer. |
As much as, as many as examples
Miktarları karşılaştırırken, sayılamayan isimlerde as much as ve çoğul isimlerde as many as kullanırız:
Roger earns as much money as Joey but not as much as Eddie. | Roger, Joey kadar para kazanıyor ama Eddie kadar değil. |
They try to give them as much freedom as possible. | Onlara olabildiğince fazla özgürlük vermeye çalışırlar. |
“As much as” ve “as many as” büyük miktarlar için kullanılabilir.
My ticket didn’t cost as much as yours. (Your ticket cost more than mine.) | Biletim seninki kadar pahalı değildi. (Senin biletin benimkinden daha pahalı.) |
There weren’t as many people there as I expected. | Orada beklediğim kadar çok insan yoktu. |
They try to give them as much freedom as they can. | Onlara ellerinden geldiğince özgürlük vermeye çalışırlar. |
Greg makes as much money as Mick but not as much as Neil. | Greg, Mick kadar para kazanır ama Neil kadar kazanamaz. |
This phone doesn’t have as many features as the other one. | Bu telefon diğeri kadar çok özelliğe sahip değil. |
There were as many as 50 people crowded into the tiny room. | Minik odaya 50 kadar kişi doluştu. |
Scientists have found a planet that is up to 2,500 times heavier than Earth. | Bilim adamları, Dünya’dan 2500 kat daha ağır bir gezegen buldular. |
Scientists have discovered a planet which weighs as much as 2,500 times the weight of Earth. | Bilim adamları, Dünya’nın ağırlığının 2.500 katı kadar ağırlığa sahip bir gezegen keşfettiler. |
AS WELL AS diğer anlamı: IN ADDITION TO
- He’s a great husband as well as a great father. = He’s a great husband and he’s a great father too.
- O harika bir koca olduğu kadar harika bir babadır. = O harika bir koca ve aynı zamanda harika bir baba.
Eş/eşdeğer—THE SAME ONE
Same (noun) as , (1) belirli bir öğeye veya (2) iki benzer öğeye atıfta bulunabilecek eşdeğer öğeleri karşılaştırır.
Anlamı | Örnek cümle | Türkçe çeviri ve açıklama |
Same | He drives the same car as I do. | Benimle aynı arabayı kullanıyor. Arabayı paylaşıyoruz. |
Not same | He drives the same car as I do. | Benimle aynı arabayı kullanıyor. Aynı model, aynı renk, aynı yıl ama farklı bir araba. |
Same | He lives in the same house as I do. | Benimle aynı evde yaşıyor. Biz bir aileyiz. |
Not same | He lives in the same house as I do. | Benimle aynı evde yaşıyor. Aynı tarz, aynı yapı ve boyut, ama onunki yan komşu. |
Same | He has the same parents as I have. | Benimle aynı ebeveynlere sahip. Biz kardeşiz. |
Not same | He has the same parents as I have. | Benimle aynı ebeveynlere sahip. Karakter ve düşünce olarak benzer, ama onunki benim ailem değil. |
Same | He has taken the same courses as I have. We are classmates. | Benimle aynı dersleri aldı. Biz sınıf arkadaşıyız. |
Not same | He has taken the same courses as I have. He is two years ahead of me. | Benimle aynı dersleri aldı. O benden iki yıl önde. |
YARDIMCI FİİLE KISALTILMIŞ
Eşleştirilmiş “the same…as” ifadede, “as” edatı, hemen hemen her zaman yalnızca özne isim ve yardımcı fiile kısaltılmış bir karşılaştırma yan tümcesi ile tamamlanır.
AUXILIARY VERB
He is in the same class as I am. | Benimle aynı sınıfta. |
He drove the same car as we did. | Bizimle aynı arabayı kullanıyordu. |
He drives the same car as they do. | Onlarla aynı arabayı kullanıyor. |
I have the same textbooks as he does / has. | Onun sahip olduğu / sahip olduğu aynı ders kitaplarına sahibim. |
He has taken the same courses as you have. | Sizinle aynı dersleri almıştır. |
He was studying the same courses as she was. | Onunla aynı dersleri okuyordu. |
As edatı, bir isim tamlaması veya bir yan tümce ile tamamlanabileceğinden, iki olası zamir biçimi ortaya çıkar.
- As-tümcesi sadece özne ismine kısaltılırsa, zamir nominative formdadır (he, she, I, we, they).
He is in the same class as he (remaining subject noun—nominative)
*Not: bu yapı gramer olarak doğru olsa da günlük ingilizcede pek tercih edilmez, kulağa garip geldiği için bir sonraki form kullanılır.
- As, bir isim ile tamamlanıyorsa, zamir accusative form hâlini alır (him, her, me, us, them).
He is in the same class as him (object of preposition—accusative)
TÜMCENİN ÖZNESİ/ EDATIN NESNESİ
- He is in the same class as he (remaining subject noun—nominative)
- He is in the same class as him (object of preposition—accusative)
- He is as advanced as I / me.
- He was studying the same courses as him
- He is as advanced as she / me.
- He drives the same car as me
- He drives as well as they / them.
- He drove the same car as me
- He drove as old a car as we / us.
- I have the same text books as me
- I have as many text books as he / him.
- He has taken the same courses as me
Tavsiye yazı: Hafıza teknikleri: Hafızanızı geliştirmeniz için 29 Altın Yöntem [Bilim destekli]
Test&Quiz. Kendinizi test edin
- https://www.tolearnenglish.com/exercises/exercise-english-2/exercise-english-9500.php
- https://www.englishexercises.org/makeagame/viewgame.asp?id=8493
- https://www.usinggrammar.com/exercises-english/exercise-1-adjectives-comparison-as-as.php
- https://first-english.org/english_learning/english_year_2/as_as_than/64_as_as_than_test.htm
- https://www.liveworksheets.com/worksheets/en/English_as_a_Second_Language_(ESL)/Comparative_with_as…as
Bu yazılar da ilgini çekebilir;
İngilizce Participle clauses (cümlecik) nedir? (38 cümle örneği)
İngilizce have ve have got'ın 10 kullanımı
İngilizceden Türkçeye çeviri yapma yöntemleri (5 temel bilgi)
İngilizce: Dil bileşenleri. İngilizcenin yapısını oluşturan 5 Dil Bileşeni
2008’den beri pazarlama dalında çalışıyorum. 2014’ten beri markamuduru.com’da yazıyorum. İnanıyorum ki markalaşma adına ülkemizde inanılmaz bir potansiyel var ve markalaşmak ülkemizi fersah fersah ileri götürecek. Kendini yetiştirmiş marka müdürlerine de bu yüzden çokça ihtiyaç var. Ben de öğrendiklerimi, araştırdıklarımı, bildiklerimi burada paylaşıyorum. Daha fazla bilgi için Hakkımda sayfasını inceleyebilirsiniz.