İngilizce Quantifier; 15 miktar belirleyici (406 örnek cümle)40 min read

Quantifier, nesnenin miktarını ifade etmek için genellikle bir isimden önce gelen bir kelimedir;quantifier

 

örneğin;

  • little milk.

 

Miktarına göre kullanabileceğimiz quantifier değişir.

  • Büyük miktarları (a lot, much, many)
  • küçük miktarları (a little, a bit, a few) ve
  • tanımsız miktarları (some, any) tanımlayan niceleyiciler vardır.
  • Yeterli miktar (enough, plenty) fikrini ifade eden niceleyiciler de vardır.

 

Benzer anlama gelen ancak biri sayılabilir isimlerle, diğeri sayılamayan isimlerle kullanıldığından farklılık gösteren bazı quantifierlar vardır.

Sayılabilen isimler, sayabileceğimiz şeylerdir;

örneğin;

  • a table
  • two chairs.

 

Sayılamayan isimler, sayamadığımız ve yalnızca tekil biçime sahip olan şeylerdir;

örneğin

  • some furniture
  • some fruit

 

Hangisini sayılabilir hangisini sayılamayan isimlerle kullanacağınızı anlatan özet tabloyu inceleyin.

With Countable NounsTürkçesiWith Uncountable NounsTürkçesiWith Countable & 
Uncountable Nouns
Türkçesi
A majority ofçoğunluğuMuchFazlaEnough, AllYeter, Hepsi
A number ofbir diziA bitBirazMore, MostDaha fazla, çoğu
SeveralBirçokA great deal ofBir hayliLess, LeastEn azından
ManyBirçokA large quantity ofbüyük miktardaNo, NoneHayır, Yok
A large number ofÇok sayıdaA large amount ofBüyük miktardaAny, Not anyHerhangi biri, herhangi biri değil
A fewBir kaçA littleBirazSome, Plenty ofBazıları, Bol
FewBir kaçLittleBirazLots ofBir çok
Very fewÇok azVery littleÇok az
A great number ofçok sayıda

 

Miktar niteleyicilerin (quantifierlar) büyüklüklerine göre de şu şekilde ayırırız;

 

  1. Büyük miktar niteleyici (quantifier)

much, many, lots of, plenty of, numerous, a large number of, etc.

 

  1. Küçük miktar niteleyici (quantifier)

few, a few, little, a little, not many, not much, a small number of, etc.

 

  1. Nötr ve utral and göreceli niteleyiciler (quantifier)

Nötr niteleyiciler, büyük bir miktarı veya küçük bir miktarı göstermezler: gerçek miktarla gerçekten ilgilenmezler, yalnızca nispi miktarla ilgilenirler. Dört farklı grupta ele alınırlar:

  • Some and any
  • Each and every
  • All and whole
  • Most, most of and enough

 

  1. Özetleme: yaygın İngilizce nicelik belirteçleri için kullanım tablosu
Affirm­ativeNegativeInterrog­ative
Neutralsome, several, a number of, enoughany, enoughany, enough
Large quantitynumerous, plenty of, a lot of, lots of, too manymuch, many, too manymuch, many, too many
Small quantityfew / a few, Little / a little

 

Miktar belirleyicileri (quantifiers)

 

A LOT OF –  MUCH  – MANY

A lot ofmuch ve many nicelikler, miktarlar ve derece hakkında konuşmak için kullanılır.

 

1- A LOT OF

A lot of tüm cümlelerde kullanılabilir: olumlu, olumsuz ve soru, hem sayılabilir hem de sayılamayan isimlerle.

We learned a lot of new English words.Pek çok yeni İngilizce kelime öğrendik.
We didn’t learn a lot of  grammar.Çok gramer öğrenmedik.
Did you learn a lot of  English expressions?Çok fazla İngilizce ifade öğrendiniz mi?

 

a lot of ve lots of arasında pek fark yoktur.   Lots of biraz daha informaldir.

The new owner made a lot of money on the stock market.Yeni sahibi borsada çok para kazandı.
Charlie’s got lots of money and he’s generous with it.Charlie’nin çok parası var ve cömert davranıyor.

 

A lot (of olmadan) ile “great deal” aynıdırA lot tan sonra bir isim gelmez.

Tom knows a lot of vocabulary.Tom çok fazla kelime bilgisi bilir.
Charlie is talkative. He talks a lot.Charlie konuşkandır. Çok konuşur.

 

A lot of, lots of + bir isim

 

Gayri resmi tarzlarda a lot of ve lots of kullanırız. Lots of, çoğundan daha gayri resmidir. A lot of ve lots of hem çoğul sayılabilir isimlerle hem de tekil sayılamayan isimlerle olumlu, olumsuz ve sorular için kullanılabilir:

 

  • We’ve got lots of things to do.
  • That’s a lot of money
  • There weren’t a lot of visitors
  • Can you hurry up? I don’t have a lot of time
  • Are there a lot of good players at your tennis club?
  • Have you eaten lots of chocolate?

 

2- MUCH

 

Much tekil sayılamayan isimlerle kullanılır

I don’t know much English yet.Henüz çok İngilizce bilmiyorum.
Do you get much homework to do?Yapacak çok ödeviniz var mı?

 

Much, many with a noun

 

Much tekil sayılamayan isimlerle kulanılır Many çoğul isimlerle kullanılır

I haven’t got much I’ve only got a ten euro note.Fazla bir şeyim yok, sadece on euroluk bir banknotum var.
Are there many campsites near you?Yakınınızda çok sayıda kamp alanı var mı?

 

Questions and negatives

 

much ve many yi soru (?) ve negativelerde (−) kullanabiliriz

Is there much unemployment in that area?Bu bölgede çok fazla işsizlik var mı?
How many eggs are in this cake?Bu pastada kaç yumurta var?
Do you think many people will come?Çok kişinin geleceğini düşünüyor musunuz?
It was pouring with rain but there wasn’t muchYağmur yağıyordu ama fazla bir şey yoktu
There aren’t many women priests.Pek fazla kadın rahip yok.

 

Affirmatives

Olumlu cümlelerde much ve many’yi daha formal stillerde kullanırız

  • There is much concern about drug addiction in the US.
  • He had heard many stories about Yanto and he knew he was trouble.

Infomal durumlarda “lots of” veya “a lot of” kullanırız:

  • I went shopping and spent a lot of money
  • Not: I went shopping and spent much money.

 

3- MANY

Many çoğul sayılabilir isimlerle kullanılır

I don’t know many words yet.Henüz fazla kelime bilmiyorum.
Do you get many exercises to do?Yapacak çok egzersiziniz var mı?

 

Much ve many çoğunlukla negatif ve soru cümlelerinde kullanılır. Olumlu cümlelerde nadiren kullanılır.

Bir cümleye başladığında

Many people believe all they hear.Birçok insan duyduklarına inanır.
Much of what was said was confusing.Söylenenlerin çoğu kafa karıştırıcıydı.

 

Başlarına ‘so’, ‘as’ ve ‘too’ ve bazı ifadelerde ‘very’ geliyorsa:

  • There was much noise.
  • There was so much noise that I couldn’t hear very well.
  • We ate many cherries.
  • You can eat as many cherries as you like.
  • They gave us much information.
  • They gave us too much information.
  • I enjoyed the film very

 

Olumlu cümlelerde “too” ve “many” resmi veya yazılı İngilizce’de daha sık kullanılırken, a lot of / lots of  gayri resmi konuşmada daha yaygındır.

 

Örneğin, gazete haberlerinde ve başlıklarında, genellikle much ve many kullanılır.

Many ve many olumlu cümlelerde daha az sıklıkla kullanılsa da yine de kullanılabilirler:

 

The results of the elections led to muchSeçimlerin sonuçları çok şeye yol açtı
There are many books available on the subject.Konuyla ilgili pek çok kitap mevcuttur.

 

MUCH and MANY + OF:

articles (a/an, the), demonstratives (this, that), possessives (my, your) veya pronouns (her, them)’dan önce much ve many ile of kullanmalıyız

How many of them can dance, sing and act?Onların kaçı dans edebilir, şarkı söyleyebilir ve rol yapabilir?
Much of his life was devoted to humanitarian causes.Hayatının çoğu insani nedenlere adanmıştı.
Not many of the witnesses could describe the attacker.Tanıkların çoğu saldırganı tanımlayamadı.
How much of this book is fact and how much is fiction?Bu kitabın ne kadarı gerçek, ne kadarı kurgu?
Unfortunately, not many of the photographers were there.Maalesef fotoğrafçıların çoğu orada değildi.
Claude, the seventeenth-century French painter, spent much of his life in Italy.On yedinci yüzyıl Fransız ressamı Claude, hayatının büyük bir bölümünü İtalya’da geçirdi.

 

Too much, too many ve so much, so many

Too much, too many + isim

Çoğunlukla much ve many den önce too kullanırız. “Gerektiğinden fazla” anlamına gelir.

Sayılamayan bir isimden önce too much ve çoğul bir isimden önce too many veya isim belirliyken isimsiz olarak kullanabiliriz:

I bought too much We had to throw some of it away.Çok fazla aldım Bir kısmını atmak zorunda kaldık.
They had a lot of work to do. Too much. (too much work)Yapacak çok işleri vardı. Çok fazla. (çok fazla iş)
There are too many cars on the road. More people should use public transport.Yolda çok fazla araba var. Daha fazla insan toplu taşımayı kullanmalı.
There are 35 children in each class. It’s too many. (too many children)Her sınıfta 35 çocuk var. Çok fazla. (çok fazla çocuk)

 

So much, so many + isim

Bir şeyin çok büyük bir miktarını vurgulamak için olumlu cümlelerde much ve many den önce very yerine so kullanırız:

  • He has so much money!
  • Not: He has very much money!
  • There were so many jobs to do.

 

MUCH TOO vs TOO MUCH

MUCH TOOTOO MUCH
Aşırı derecede: bir sıfat veya zarf ile kullanılırMiktar veya derece olarak çok büyük anlamındadır
The food was much too salty.I put too much salt in the food.
It’s raining much too heavily.It is raining too much to go out.
Joe eats junk food much too often.Too much junk food is not good.

 

MUCH TOO MUCH

Gerekenden veya tavsiye edilenden çok daha büyük bir miktar:

Alex shouldn’t drive home. He’s had much too much to drink!Alex eve arabayla gitmemeli. Çok fazla içti!
Eva is obviously nervous. She’s talking much too much!Eva açıkça gergin. Çok fazla konuşuyor!

 

Much, many, a lot of, lots of: negatif soru cümlesi

 

Olumsuz sorularda many ve much kullandığımızda, genellikle büyük miktarda bir şeyin orada olmamasını bekleriz.

A lot of ve lots of içeren olumsuz sorular kullandığımızda, genellikle çok miktarda bir şey bekleriz.

Karşılaştıralım;

Haven’t they sold many tickets?(No, they haven’t.)
Konuşmacı, az miktarda bilet satmış olmalarını bekler.
Haven’t they sold a lot of tickets? (or lots of)(Yes, they have.)
Konuşmacı, büyük miktarda bilet sattıklarını umuyor.
Isn’t there much food left?(No, there isn’t.)
Konuşmacı az miktarda yiyecek kalmasını bekler.
Isn’t there a lot of food left? (or lots of)(Yes, there is.)
Konuşmacı, büyük miktarda yiyecek kalmasını bekler.

 

Much, many, a lot, lots: isim kulanmadan

İsim belirgin olduğunda genellikle much, many ve a lot, lots’tan sonra ismi atlarız:

A: Would you like some cheese?A: Biraz peynir ister misin?
B: Yes please but not too much. (not too much cheese)B: Evet lütfen ama çok fazla olmasın. (çok fazla peynir değil)
A: Can you pass me some envelopes?A: Bana birkaç zarf uzatır mısın?
B: How many? (how many envelopes?)B: Kaç tane? (kaç zarf?)
A: How many people came?A: Kaç kişi geldi?
B: A lot. (or Lots.)B: Çok.

 

All, Every ve Each

All, bir grup olarak kabul edilen kişi veya nesnelerin toplam sayısı anlamına gelir.

Every, grubun tek tek ele alınan tüm üyeleri anlamına gelir.

Each, ayrı ayrı ele alınan bir grubun tüm üyeleri anlamına gelir, ancak onları tek tek düşünürüz.

Each ve Every arasındaki fark

Both Each ve Every genellikle aynı anlama gelir. Bireysel olarak ele alınan bir grubun tüm üyelerine atıfta bulunurlar.

Every book in the course must be read before the end of the semester.Dersteki kitapların hepsi dönem bitmeden önce okunmalıdır.
Each book in the course must be read before the end of the semester.Dersteki her bir kitap dönem bitmeden önce okunmalıdır.

 

  • Every(one) of my parents (incorrect)
  • Each of my parents (correct)

 

Almost veya Nearly ile Each’i kullanamayız, Every’yi kullanırız

  • Almost each car pollutes the atmosphere. (incorrect)
  • Almost every car pollutes the atmosphere. (correct)

 

4- EVERY

EVERY’yi bireyselden çok bir grup olarak topluca konuşmak için kullanırız.

Every genellikle büyük bir sayı içindir. Asla iki şey veya iki kişi için değildir.

Every, ayrı ayrı ele alınsa da bir grubun tüm üyelerini ifade eder. Üç veya daha fazla kişi/şey hakkında konuşmak için kullanılabilir.

 

Every + singular noun

Every’den sonra gelen isim tekildir.

  • I have visited every country in South America (we do NOT say: every countries)
  • I can understand every word our teacher says. (we do NOT say: every words)

 

Eğer özne olarak every + noun kullanırsanız fiili tekil kulanmalısınız.

Every day is a chance to learn something new.Her gün yeni bir şey öğrenmek için bir fırsattır.
Every child needs love and care.Her çocuğun sevgiye ve ilgiye ihtiyacı vardır.
Every house on the street looks the same.Sokaktaki her ev aynı görünür.

 

Every + number + plural noun

İsimden önce rakam varsa Every’den sonra çoğul isim gelir. Bu, zaman periyotlarında veya düzenli aralıklarla olan şeylerde yaygındır.

He gets his head shaved every three weeks.Her üç haftada bir saçını kazıtıyor.
You need to take a break every two hours.Her iki saatte bir mola vermeniz gerekir.

 

Düzenli aralıklarla atıfta bulunmak için every bir sayı ve tekil bir isim olmadan da kullanabiliriz:

 

He plays football every Saturday.Her cumartesi futbol oynar.
She goes to the gym every day.Her gün spor salonuna gidiyor.

 

5- EACH

EACH’i, bir grubun bireysel üyeleri hakkında ayrı öğeler olarak konuşmak için kullanırız. Bu bireyler, bir grup olarak değil, tek tek ele alınsa da, hepsi benzer özelliklere sahip olabilir.

EACH  genellikle küçük bir sayı içindir. (Her bir kişiyi veya şeyi saymak kolaydır) İki veya daha fazla şey veya kişi için kullanılabilir.

EACH, bir grubun tüm üyelerini ifade eder, ancak onları tek tek (bireysel olarak) düşünürüz. Each, iki veya daha fazla kişi/şey hakkında konuşmak için kullanılabilir.

 

EVERY / EACH + singular noun

 

EVERY ve EACH den sonra tekil isim kullanılır

EVERY + tekil isim

EACH + tekil isim

 

Example

  • Every house on the street looks the same.

 

Burada toplu olarak evleri tek bir grup olarak ele alıyoruz. Bu gruptaki her ev aynı görünüyor. Aynı tasarıma, aynı sayıda pencereye sahipler, aynı renge boyanmışlar. Sokaktaki her ev aynı görünüyor.

 

  • Each house on the street has a different number.

 

EACH kullanıyoruz çünkü her evi tek tek ele alıyoruz. Bu evin farklı bir numarası var ve bu evin farklı bir numarası var ve bu evin ve bu evin vs. farklı bir numarası var.

 

Each + tekil sayılabilir isim

Each’ten sonra tekil sayılabilir isim kullanılır

Live each day as if it were your last.Her gününüzü son gününüzmüş gibi yaşayın.
Make sure you enjoy each moment in your life.Hayatınızdaki her anın tadını çıkardığınızdan emin olun.
They play the national anthem of each country before the game begins.Maç başlamadan önce her ülkenin milli marşını çalarlar.

 

Every + rakam + çoğul isim

EVERY birşeyin ne sıklıkla olduğunu anlatmak için kullanılır.

  • I take a break every two hours. (Her iki saatte bir mola veriyorum.)

We have every + rakam + çoğul isim

Every two hoursHer iki saat
Every ten days.Her on gün.
Every five minutesHer beş dakika

 

Bir şeyin olma frekansını gösterir.

 

Each + one

Daha önce bahsedilmişse, sayılabilir tekil ismin yerine geçmek için one kullanılabilir.

  • A: What do I have to do with these antique vases?
  • B: You need to take each one out of the box very carefully. (each one = each vase)

 

Each one of / Every one of

each ve every ardından one of kullanılabilir.

 

Examples :

Each one of the windows was broken.Pencerelerin her biri kırılmıştı.
(Each window was broken)Her pencere kırıldı
Vandals had smashed every one of the windows.Vandallar camların her birini kırmıştı.
(Vandals had smashed every window.)Vandallar Her camı kırmıştı.
Peter’s taken every one of my CDs.Peter, CD’lerimin her birini aldı.
(Peter’s taken all my CDs / Peter’s taken each of my CDs.)= Peter tüm CD’lerimi aldı / Peter tüm CD’lerimi aldı.
Each one of those computers needs to be upgraded.Bu bilgisayarların her birinin yükseltilmesi gerekiyor.
All those computers need to be upgraded / Each of those computers …..= Tüm bu bilgisayarların yükseltilmesi gerekiyor / Bu bilgisayarların her biri …..
Each one had been broken.Her biri kırılmıştı.
The vandals had broken every one.Vandallar her birini kırmıştı.
Each one of Monet’s paintings is signed at the bottom.Monet’nin tablolarının her birinin alt tarafı imzalıdır.

 

Each of + determiner + çoğu isim

Each ardından (my, his, the, etc.) ve çoğul isim gelebilir.

I kiss each of my children before they go to bed at night.Çocuklarımın her birini gece yatmadan önce öpüyorum.
The teacher had a little kid holding on to each of her hands.Öğretmenin her iki elini de tutan küçük bir çocuğu vardı.
Each of the guides has a different group to show around the museum.Rehberlerin her birinin müzeyi gezdirmek için farklı bir grubu var.

 

  • Each of my students has a different assignment to complete. (correct use)
  • Each of my students have a different assignment to complete. (informal use)

Each + of + kişi zamiri (you/us/them etc.)

Example:

She gave each of us a small gift.Her birimize küçük bir hediye verdi.
Yes, she gave a gift to each of us individually… not one gift for the group.Evet, her birimize ayrı ayrı birer hediye verdi… grup için tek bir hediye değil.

Each of + pronoun (you/us/them)

Each of’tan sonra you/us/them kullanılır.

He gave each of us a small gift at the end of the course.Kursun sonunda her birimize küçük bir hediye verdi.
You need to wash each of them before use.Kullanmadan önce her birini yıkamanız gerekir.
Each of you needs to complete the assignment individually.Her birinizin görevi ayrı ayrı tamamlaması gerekiyor.

 

Each as a pronoun

Each zamir gibi kullanılabilir

  • When the students finished to course, each was given a certificate. (Each = each of the students)

*Each yerine each one da kullanılabilir

 

Auxiliary Verb/To Be + each

Each yardımcı fiil ve are/were den sonra kullanılabilir.

I have four books to sell and they are each worth around five dollars.Satacak dört kitabım var ve bunların her biri yaklaşık beş dolar değerinde.
They have each been told their responsibilities.Her birine sorumlulukları söylendi.

 

Object + each

Each nesneden sonra da kullanılabilir.

My paintings are worth $100 each (= Each of my paintings are worth $100)Resimlerimin her biri 100 $ değerinde (= Resimlerimin her biri 100 $ değerinde)
I gave my children each an ice cream.Çocuklarımın her birine birer dondurma verdim.

 

6- ALL

Her şeyin ayrı ayrı değil, tek bir grup olarak ele alındığı toplam sayı hakkında konuşmak için ALL’u kullanırız.

ALL bir şeyin tüm miktarı için kullanılır. Bu miktar en az üç şeydir. İki tane olduğunda, All yerine both dersiniz.

All, bir gruptaki kişilerin veya nesnelerin toplam sayısını ifade eder. Bireysel olarak değil, bir grup olarak kabul edilirler. Grupta en az üç şey vardır.

All + çoğul isim

For example:

 

  • ALL houses need to have a roof. (TÜM evlerin bir çatısı olmalıdır.)

Evet, eğer bir evse, bir çatıya ihtiyacı var.

Toplam gruba bir olarak bakıyoruz. Bütün evler, istisna yok.

Genel olarak tüm evlerden bahsediyoruz. Bir grup ev belirtmek isterseniz, şunu da söyleyebilirsiniz:

 

All of the houses need to have a roof.Bütün evlerin bir çatısı olması gerekiyor.

 

Ancak bu durumda, daha önce bu belirli evlerden bahsetmişsek, All of the houses kullanırız. Daha önce bahsettiğimiz belirli bir ev grubudur.

 

ALL genelleme yapmak için kullanılabilir.

For example

All elephants are slow.Bütün filler yavaştır.

 

All + noun

We can use All with a plural noun to make a generalization about an entire group of something.

All sharks are dangerous.Tüm köpek balıkları tehlikelidir.
All elephants are slow.Bütün filler yavaştır.

 

All + of + determiner + noun

İsim tekil, çoğul veya sayılamayan bir isim olabilir. Bu isimler zamirlerle de değiştirilebilir.

You need to read all of the book.Kitabın tamamını okumanız gerekir.
All of the pages are yellow and old.Tüm sayfalar sarı ve eskidir.
All of the fish in the pond have died.Havuzdaki balıkların hepsi öldü.
You need to remove all of them before they start to smell bad.Kötü kokmaya başlamadan önce hepsini çıkarmanız gerekir.

 

OF’u determiner + isim den önce kaldırabiiriz. (Zamirden önce kullanmalıyız)

You need to read all the book.Kitabın tamamını okumalısınız.
All the pages are yellow and old.Tüm sayfalar sarı ve eskidir.

 

Pronoun + all

Bazen, o grubun her birinin dahil edildiğini vurgulamak için bir zamirden sonra All’u yerleştirebilirsiniz.

We all hope you get better soon.Hepimiz yakında iyileşmenizi umuyoruz.
I hope you all have a great time.Umarım hepiniz iyi vakit geçirirsiniz.
I have made us all some sandwiches.Hepimize sandviç yaptım.

 

ALL ve EACH farkı

All, grubun tamamını bir bütün olarak ifade eder. Each, grubun bireysel üyelerini ifade eder.

  • I say goodbye to all of the students as they leave the room.
  • (= Goodbye students … I just say the word goodbye once)
  • I say goodbye to each student as they leave the room.
  • (= Goodbye Ange, goodbye Diego, goodbye Daniel… etc. until it has been said to ALL of the students individually… Yes, there is a lot of repetition if you say goodbye to each)

 

ALL çoğul isimle kullanılıyor. students.

EACH tekil isimle kullanılıyor student.

 

All vs. Every

All ve every çok benzerdir fakat farklı amaçlar için kullanırız.

All + plural noun + plural verb kullanılırken Every + singular noun + singular verb.

All students receive a certificate.Tüm öğrenciler bir sertifika alır.
Every student receives a certificate.Her öğrenci bir sertifika alır.

 

  • I like all music (NOT every music)
  • Place all luggage on the counter. (NOT every luggage)

 

All donations will be sent to the earthquake relief fund.Tüm bağışlar deprem yardım fonuna gönderilecek.
All equipment must be returned by the end of June. (uncountable)Tüm ekipman Haziran ayı sonuna kadar iade edilmelidir. (sayılamayan)
Every donation is appreciated.Her bağış takdir edilir.

 

all ve all of öncesi belirleyicileri kullanabiliriz, ancak ever öncesi belirleyicileri kullanmayız:

  • I invited all (of) my
  • Not: … every my friends

 

All dayevery day

all dayall weekall month şu anlama gelir; ‘bir bütün day/week/month’:

  • We spent all day at the beach yesterday.
  • Every day (week/month) focuses on each individual day (week/month):
  • We spent every day at the beach in the holidays.
  • Not: We spent all days at the beach
  • Fuel prices are rising every week.
  • Not: Fuel prices are rising all weeks.

 

all and whole

Quantifier olarak Whole

Bir nicelik belirteci olarak whole yalnızca tekil isimlerle, tekil sayılan isimler veya tekil sayılmayan isimlerle kullanılabilir. Yapılarda aynen normal bir sıfat gibi kullanılır:

Examples :

This whole story has been made up.Bütün bu hikaye uyduruldu.
We’ll have to repaint the whole room.Tüm odayı yeniden boyamamız gerekecek.
There was a whole complicated dossier to fill in.Doldurulması gereken koca bir karmaşık dosya vardı.
Our whole family like to meet up once each year.Bütün ailemiz yılda bir kez buluşmayı sever.
The whole committee was in favour of the motion.Tüm komisyon önergeyi destekledi.
You will tell the truth, the whole truth, and nothing but the truth.Gerçeği, tüm gerçeği ve yalnızca gerçeği söyleyeceksin.
The whole English team was welcomed at Buckingham Palace.Tüm İngiliz ekibi Buckingham Sarayı’nda karşılandı.

 

İsim olarak Whole

Examples :

 

Two halves make a whole.İki yarım bir bütün eder.
The whole of France was waiting for the news.Bütün Fransa bu haberi bekliyordu.
The whole of the USA  is covered by snow.ABD’nin tamamı karla kaplıdır.
Here are statistics for the whole of Britain.İşte İngiltere’nin tamamı için istatistikler.
The whole of our history has been marked by political rivalry.Tarihimizin tamamına siyasi rekabet damgasını vurdu.
The whole of the city was without electricity.Şehrin tamamı elektriksiz kaldı.
On the whole (As a whole), I think the exhibition is rather good..Genel olarak (Bir bütün olarak), serginin oldukça iyi olduğunu düşünüyorum..
I thought he’d eat some of the cake, but not the whole of it !Pastanın bir kısmını yiyeceğini düşünmüştüm ama tamamını değil!

 

Both – Either – Neither

 

botheither ve neither iki kişi veya nesneyi refer etmek için kullanırız.

7- BOTH

Both = o ikili; o ve o, bu ve şu

Both daha önce bahsettiğimiz iki şey için kullanılabilir.

 

  • A: Do you want the blue shirt or the red one?
  • B: I’ll buy both(= the blue shirt AND the red shirt = both shirts)

 

Both X and Y

Both + sıfat + and + sıfat

  • He’s both tall and fit
  • I’m both happy and confused at the same time!
  • I have had a long, hard day and I’m both tired and sleepy

 

Both + isim + and + isim

She speaks both English and Arabic.Hem İngilizce hem de Arapça bilmektedir.
They have both a cat and a dog.Hem kedileri hem de köpekleri var.
He is both an actor and a director.Hem oyuncu hem de yönetmen.

 

Both + çoğul isim

  • She speaks both languages.

 

Both or Both of

Both veya Both of anlamlarında pek farkı yoktur.

Both (of) + determiner + çoğul isim

Both (of) my friends arrived late to class.Her iki arkadaşım da derse geç geldi.
Both of the wheels wobble too much.Her iki tekerlek de çok sallanıyor.
A prize was given to both of the players.Her iki oyuncuya da ödül verildi.

 

Both yanında of kullanmadığımızda the düşer

  • Both of the parents were nervous.
  • Both parents were nervous.

 

Both of + Object Pronoun

Çoğul zamir olan (us,them) ile Both kullanırsak zamirden önce OF kullanırız.

  • He has invited both us. (incorrect)
  • He has invited both of us (correct)
  • I’ll take both of them(correct)
  • I need to speak to both of them (correct)

 

Both as a pronoun

Kendi başına both kullanırız ve zamir yerine geçebilir.

  • Applicants for this course must speak French or German, preferably both.
  • There are two youth hostels in the city. Both are described as expensive, dirty, with poor lighting and poor security.

 

Verb + Object pronoun + both

Çoğul nesne zamirinden sonra both kullanırız

  • I hope they invite us both (= I hope they invite both of us)
  • Do you need them both? (= Do you need both of them)
  • The teacher sent them both to the principal’s office.

To be + both

To be fiilinden sonra Both kulanırız

He is both intelligent and agile.Hem zeki hem de çeviktir.
My sister and I are both ready for the trip.Kız kardeşim ve ben yolculuk için hazırız.
We were both happy with our exam results.İkimiz de sınav sonuçlarımızdan memnunduk.

Modal verb + both + verb

They should both try harder.Her ikisi de daha fazla çaba göstermelidir.
My parents can both speak French.Annemle babam ikisi de Fransızca konuşabilir.
My brothers would both be shocked if they knew the truth.Gerçeği bilseler, erkek kardeşlerimin ikisi de şok olur.

Both + other verbs

We both wanted to stay in bed and not go to work.İkimiz de yatakta kalmak ve işe gitmemek istedik.
They both liked the surprise.İkisi de sürprizi beğendi.
My parents both work in the same building.Annemle babam aynı binada çalışıyor.
They have both studied a lot.İkisi de çok çalıştı.

 

Both of or neither of in negative clauses

Negative cümlelerde neither of kullanılır.

  • Neither of them can swim. (preferred to Both of them can’t swim.)
  • Neither of my brothers lives at home any more. (preferred to Both of my brothers don’t live at home any more.)
  • She didn’t like either (She looked at two dresses.)
  • A:Are Yvonne and Lesley both coming?
  • B:We don’t know if either of them are coming. (or, more formally, … if either of them is)

Both – Negative

Negatif cümlelerde both kullanılmaz yerine Neither kullanılır.

  • We don’t say: Both of them are not ready (incorrect)
  • We say: Neither of them are ready (correct)

 

Both in short answers

Cevap olarak both kullanabiliriz

  • Would you like something to drink?
  • A coffee and a tea, please.
  • Both?

 

  • Yeah, one for me and one for Brenda. She’s joining us in a minute.
  • Are you working on Monday or Wednesday next week?
  • Both!

 

7- NEITHER

 

Neither = o veya diğeri değil

Neither negatif bir kelimedir ve olumlu bir fiille kullanılır.

 

Neither X nor Y

Neither … nor … bağlaç olarak kullanılır.

Neither John nor Fred likes doing the dishes. (= “Both John and Fred don’t like doing the dishes”)Ne John ne de Fred bulaşıkları yıkamaktan hoşlanmaz. (= “Hem John hem de Fred bulaşıkları yıkamaktan hoşlanmaz”)
I want neither the red shirt nor the blue shirt.Ne kırmızı gömleği ne de mavi gömleği istiyorum.
neither smoke nor drinkne sigara ne de içki içmem

Neither + singular noun

Neither tekil isimden önce belirleyici olarak kullanılır.

Neither team wanted to lose.İki takım da kaybetmek istemiyordu.
That tennis game was very close. Neither player had a clear advantage.O tenis maçı çok yakındı. Hiçbir oyuncunun net bir avantajı yoktu.
Neither parent knew about the accident.Hiçbir ebeveyn kazayı bilmiyordu.

Neither of + determiner + plural noun

Neither of my friends came to class today.Bugün hiçbir arkadaşım derse gelmedi.
Neither of the parents understood what the baby was trying to say.Ebeveynlerden hiçbiri bebeğin ne söylemeye çalıştığını anlamadı.
Neither of our cars has enough petrol so we have to take the bus.Arabalarımızın hiçbirinde yeterli benzin yok, bu yüzden otobüse binmek zorundayız.

Neither of + Pronoun

Neither + of + pronoun (you, us, them), zamirden önce OF kullanırız.. Ardından fiil gelirse tekil olarak kullanılır.

  • Neither of them is married.
  • Neither of us expected to be fired.

 

Neither ile kısa cevaplar

Neither biri negatif bir şey dediğinde ve siz de onayladığınızda kullanılır.

  • A: I have never been to Switzerland
  • B: Neither have I.
  • A: I don’t want to go.
  • B: Neither do I.

Neither tek başına da kullanılabilir.

  • A: Would you like a blue tie or a green tie?
  • B: Neither. (= Neither tie)

Neither vs. Either

Olumsuz fiil ile Either kullanarak Neither yerine kullanabilirsiniz.

I have neither time nor moneyne zamanım ne de param var
I don’t have either time or money.Ne zamanım ne de param var.

 

8- EITHER

Either = iki seçenekten herhangi biri

 

Either X or Y

Either … or … bağlaç olarak kullanılır. Seçenekler hakkında konuşurken kullanılır. Fiil tekil formda kullanılır.

Either you or John has to finish the report before 5pm.Ya siz veya John raporu saat 17:00’den önce bitirmelisiniz.
You can have either the red shirt or the blue shirt. (= but not both)Kırmızı gömleğe veya mavi gömleğe sahip olabilirsiniz. (= ama ikisi birden değil)
Either you leave the building now or I call the security guards.Ya binayı şimdi terk edersiniz ya da güvenlik görevlilerini ararım.

Either + singular noun

Either tekil isimden önce belirleyici olarak kullanılır.

  • There are only two options and I’m not interested in either
  • A: Do you want it ready for Thursday or Friday? B: Either day is fine for me.

Either of + determiner + plural noun

Either of u (my, his, these, the etc.) gibi belirleyicilerden önce ve çoğul isimlerle kullanılır.

We’ve been dating for 6 months and I haven’t met either of her parents.6 aydır çıkıyoruz ve onun iki ebeveyniyle de tanışmadım.
I haven’t read either of these books.Bu kitapların hiçbirini okumadım.
I don’t want either of those apples. Do you have one that is not rotten?O elmalardan hiçbirini istemiyorum. Çürük olmayan var mı?

 

Either + of + Pronoun

Either + of + object pronoun (you, us, them)

  • I don’t think he is going to invite either of them
  • A: Which photo do you prefer? B: I don’t like either of them
  • I think I left my keys and wallet at the office. I don’t want to lose either of them

 

Either yalnız başına da kullanılır. Seçeneklerin hangisi olduğu önemli değil anlamındadır.

  • A: Would you like a coffee or a tea?
  • B: Either (one). (= I don’t mind if it’s coffee or tea, both alternatives are fine)

 

Either in short responses

Başka birinin söylediği olumsuz bir şeye katıldığınızda olumsuz bir cümlenin sonunda kullanılabilir. TOO ve ALSO (olumlu cümlelerde kullanılan) anlamlarına benzer.

  • A: I wasn’t thirsty. B: I wasn’t either. (You cannot say “I wasn’t too”)
  • A: I’ve never been to Portugal. B: I haven’t either.
  • A: I didn’t go to class yesterday. B: I didn’t either

 

Either ve Neither telafuzları

Either ve Neitherin iki telafuzunu duyabilirsiniz.

İki telafuzu da duyabilirsiniz. Aynı ülkede ikisini de duyabilirsiniz.

either/ˈaɪðər/ (eye-ther – with a long I sound at the beginning) – British English
/ˈiːðər/ (ee- ther – with a long E sound at the beginning) – American English
neither/ˈnaɪðər/ – British English
/ˈniːðər/ – American English

Most, the most, mostly

9- MOST

Miktar ve dereceler için most kullanılır. Determiner olarak isim ile kullanılabilir. Veya zamir olarak isim olmadan kullanılabilir. Ayrıca sıfat ve zarflarla superlative oluşturmak için kullanılır.

Most -isim ile birlikte

She plays tennis mostEn çok tenis oynar
Most tap water is drinkable.Çoğu musluk suyu içilebilir.

 

Uyarı

Most’u şu şekilde kullanmayız

  • The sun shines over 800 hours during June, July and August and on most days temperatures rise above 25 degrees.
  • Not: … and on the most days

Genel olarak bir şeyin çoğunluğundan bahsederken most + isim kullanırız. Belirli bir şey kümesinin çoğunluğundan bahsederken most of + isim kullanırız.

 

Karşılaştırın

  • Most desserts are sweet. (Genel anlamda tatlılar)
  • The food at the party was delicious. He’d made most of the desserts himself. (partideki spesifik tatlı)

most’u şunlardan önce kullanırsak “of” kullanmalıyız: articles (a/an, the), demonstratives (this, that), possessives (my, your) veya pronouns (him, them)

  • Most of the information was useful. Some of it wasn’t relevant.
  • Not: Most the information
  • They sold most of their apartments quite quickly.

 

Küçük bir uyarı

article, demonstrative veya possessive pronoun yoksa “of” kullanmayız

  • There hasn’t been much rain. Most rivers are below their normal levels.
  • Not: Most of rivers are below their normal levels.

 

We use most of before geographical names:

[from a weather forecast]
  • Most of England and Wales should be dry throughout the day.

Most isim kullanılmadığında

  • Some children brought a packed lunch but most had a cooked meal in the canteen. (most children)
  • (Bazı çocuklar paketli bir öğle yemeği getirdi, ancak çoğu kantinde pişmiş bir yemek yedi. (çoğu çocuk))

 

The most

The most ifadesi many, much için üstünlük formudur. Çeşitli cümle öğeleriyle kullanabiliriz.

Sıfat veya zarflarla

They’re using the most advanced technology in the world. (+ adjective)Dünyanın en gelişmiş teknolojisini kullanıyorlar. (+ sıfat)
Scafell Pike is the most easily identifiable peak in the Lake District. (+ adverb)Scafell Pike, Göller Bölgesi’ndeki en kolay tanımlanabilir zirvedir. (+ zarf)

İsimlerle

Ian earns the most money in our family.Ailemizde en çok parayı Ian kazanır.

Belirgin olduğunda ismi kullanmayabiliriz

  • He didn’t tell the best jokes but he told the most. (the most jokes) (En iyi fıkraları anlatmadı ama bir çoğunu anlattı.)

Fiillerle

They all cried, but Claire cried the most.Hepsi ağladı ama en çok Claire ağladı.

 

Mostly

Mostly esas olarak anlamına gelen bir zarftır

  • I am mostly interested in the history of the house.
  • (Evle ilgili başka şeylerle de ilgileniyorum ama asıl ilgi alanım evin tarihi.)

 

most or the most yerine mostly kullanmayız

Karşılaştırın
What I liked most were the beautiful beaches.I liked the beautiful beaches more than anything else.
Not: What I liked mostly were the beautiful beaches.
Which beaches did you like most?Which beaches were the ones that you liked more than any others?
We mostly stayed on the beach.We stayed on the beach for the majority of the time.

 

A Few, A Little, A Bit (of)

Küçük miktarlar hakkında konuşmak için ‘few’ ve ‘a little’ kullanabiliriz. Sayılabilir isimlerle “few”, sayılamayan isimlerle “a little” kullanırız. Sayılamayan isimlerle ‘a bit’ kullanmak da mümkündür, ancak daha gayri resmidir.

A few + sayılabilirA little + sayılamayan
A few studentsA little water

Examples:

We need a few coins for the car park.Otopark için birkaç bozuk paraya ihtiyacımız var.
Would you like a little milk in your coffee?Kahvenize biraz süt ister misiniz?
They ate a few biscuits with their tea.Çaylarının yanında birkaç bisküvi yediler.
The engine needs a little oil.Motorun biraz yağa ihtiyacı vardır.

 

Olumsuz anlamda küçük bir nicelikten bahsetmek istediğimizde, ‘a’ olmadan ‘few’ ve “little” kullanırız.

For example:

  • Few trains arrive on time. (Trenlerin az sayıda olması kötü bir şeydir.)
  • Little attention is given to the problem of parking. (Bu soruna az miktarda ilgi gösteriliyor ve bu iyi değil.)

Miktar olarak şu şekilde düşünebiliriz.

  • A few > few
  • a little > little

 

Karşılaştıralım

  • “a few people understand”
  • “Few people understand”

 

Konuşma ingilizcesinde “few” yerine not many veya ony a few kullanılabilir

“Not many people came to the party.”Partiye çok fazla insan gelmedi.
“Only a few people came to the party.”Partiye sadece birkaç kişi geldi.

 

Konuşma ingilizcesinde “little” yerine not “much” veya “only a little” kullanılabilir

“There was only a little petrol left in the car.”Arabada sadece biraz benzin kalmıştı.
“There wasn’t much petrol left in the car.”Arabada fazla benzin kalmamıştı.

 

Few ve little ile karşılaştırma

NormalKarşılaştırmaNote
FewFewerÇoğul, sayılabilir isimler
Littlelesssayılamayan isimler

 

For example,

“There are fewer people here than last year”Geçen yıla göre burada daha az insan var
“He drinks less coffee than I do”.Benden daha az kahve içiyor.

 

10-A bit

a bit (of) veya bits (of) miktarlar için kullanırız. Soyut veya somut nesneler için kullanılır. some, veya a piece of veya pieces of için alternatiftir.

 

Do they need a bit of help with their luggage? (or … some help …)Bagajlarıyla ilgili biraz yardıma ihtiyaçları var mı?
There were bits of glass everywhere. (or … pieces of glass …)Her yerde cam parçaları vardı.
Have you lost a bit of weight? (or … some weight?)Biraz kilo mu verdiniz?
The storm had broken the fence into bits. (meaning ‘into small pieces’)Fırtına çiti paramparça etmişti. (“küçük parçalar halinde” anlamına gelir)

 

A bit veya bits genellikle kasıtlı olarak belirsiz ve gayri resmi anlamlara sahiptir:

I’ve given him a few bits of chocolateOna birkaç parça çikolata verdim.

 

Bu kelimeler ayrıca anlamı yumuşatabilir, böylece bir ifade çok doğrudan olmaz:

  • Wearing those shoes is a bit of a problem for her, I’m afraid. (Korkarım bu ayakkabıları giymek onun için biraz sorun.)

Aynı zamanda a bit sıfatları modifiye etmek için kullanılır. “a little”dan daha informaldir.

They had got a bit tired working in the garden.Bahçede çalışmaktan biraz yorulmuşlardı.
Can you wait a bit for us? We’re in heavy traffic.Bizim için biraz bekleyebilir misiniz? Yoğun trafik içindeyiz.

A bit aynı zamanda karşılaştırma sıfatlarını modifiye etmek için kullanılır

The climate in New Zealand was a bit nicer than we had expected.Yeni Zelanda’daki iklim beklediğimizden biraz daha güzeldi.

 

a bit ve a bit of normalde isimlerden önceki karşılaştırmalı sıfatları değiştirmek için kullanılmazlar:

  • It was a bit more entertaining than the last play we saw.
  • Not: a bit more entertaining play. or a bit more of entertaining play.

 

11- No-Any-None-Some

no/any + noun

 

no + noun + positive verb ve any + noun + negatives ve soru cümlelerinde kullanılır Nonot a veya not any

 

I have no catBenim kedim yok.
There is no catKedi yok
We have no catKedimiz yok.
There is no information available.Hiçbir bilgi mevcut değil.
I don’t have any catBenim hiç kedim yok
Do you have any friends?Hiç arkadaşın var mı?

 

any isim kullanılmadığında  any yi zamir olarak kullanabiliriz

  • ‘Is there any milk left?’ ‘No, there isn’t any.’

 

any olumlu cümlelerde

biri ya da birkaçı, ama hangisi olduğu önemli değil. Anlamında kullanılır

  • You can come any (=one weekend; it doesn’t matter which)
  • Any idiot would know how to use this phone.

 

Any as a determiner

Belirsiz veya bilinmeyen niceliklere veya sınırsız bir varlığa atıfta bulunmak için isimlerden önce any kullanırız:

Did you bring any bread?Hiç ekmek getirdin mi?
Mr Jacobson refused to answer anyBay Jacobson herhangi bir soruyu yanıtlamayı reddetti
If I were able to travel back to any place and time in history, I would go to ancient China.Tarihte herhangi bir yere ve zamana geri dönebilseydim, antik Çin’e giderdim.

 

Belirleyici olarak any’nin iki biçimi vardır: güçlü biçim ve zayıf biçim. Formların farklı anlamları vardır.

 

Weak form any: indefinite quantities

Sorularda ve olumsuz cümlelerde belirsiz miktarlar için any kullanırız. Some olumlu cümlelerde kullanırız:

  • Have you got any eggs?
  • I haven’t got any
  • I’ve got some
  • Not: I’ve got any eggs.

any yalnızca sayılamayan isimlerle veya çoğul isimlerle kullanırız:

  • Do I need to get any petrol? (+ uncountable noun)
  • There aren’t any clean knives. They’re all in the dishwasher. (+ plural noun)

 

Uyarı

Any şu anlamda sayılabilir tekil isimlerle kullanmayız:

  • Have you got any Italian cookery books? (or … an Italian cookery book?)
  • Not: Have you got any Italian cookery book?

 

Any’yi, “hangisi veya ne olduğu önemli değil” anlamında, sınırlı olmayan bir şeyi tanımlamak için kullanırız. Any bu anlamını her türden isimle ve genellikle olumlu cümlelerde kullanırız.

  • Call 0800675-437 for any information about the courses. (+ uncountable noun)
  • When you make a late booking, you don’t know where you’re going to go, do you? It could be any (+ singular countable noun)
  • We could choose any colours we wanted. (+ plural countable noun)

 

Any (zamir olarak)

İsim anlaşıldığında Any zamir olarak kullanılır

Have you got some £1 coins on you?Üzerinizde 1 sterlinlik bozuk para var mı?
Sorry, I don’t think I have any.Üzgünüm, bende hiç olduğunu sanmıyorum.
What did you think of the cake? It was delicious, wasn’t it?Pasta hakkında ne düşünüyorsun? Çok lezzetliydi, değil mi?
I don’t know. I didn’t get any.Bilmiyorum. hiç almadım

 

Any of

articles (a/an, the), demonstratives (this, these), pronouns (you, us) veya possessives (his, their)ten önce any of kullanılır

  • Shall I keep any of these spices? I think they’re all out of date.
  • Not: … any these spices?

Bir bütünün bir parçasına atıfta bulunmak için any kullanırız:

Are any of you going to the meeting?Herhangi biriniz toplantıya gidiyor musunuz?
I couldn’t answer any of theseBunların hiçbirini yanıtlayamadım
I listen to Abba but I’ve never bought any of theirAbba dinliyorum ama hiçbirini satın almadım

 

Not any and no

Any tek başına olumsuz bir anlama sahip değildir. No ile aynı anlama gelmesi için olumsuz bir kelimeyle birlikte kullanılmalıdır.

 

Karşılaştırın

not anyno (daha vurgulu)Türkçesi
There aren’t any biscuits left. They’ve eaten them all.There are no biscuits left. They’ve eaten them all.Bisküvi kalmadı. Hepsini yediler.
I’m selling my computer because I haven’t got any space for it.I’m selling my computer because I’ve got no space for it.Yerim olmadığı için bilgisayarımı satıyorum.
There weren’t any technical problems. The singer had a sore throat so they cancelled the concert.There were no technical problems. The singer had a sore throat so they cancelled the concert.Herhangi bir teknik sorun yoktu. Boğaz ağrısı çeken şarkıcı konseri iptal etti.

 

Any veya every

Bir gruptaki şeylerin toplam sayısı hakkında konuşmak için any ve every kullanırız. Anlamları tam olarak aynı değildir:

  • Any doctor can prescribe medicine. (or Every doctor can …)

 

Every her zaman bir şeyin toplam sayısını ifade eder. Any, bir toplam sayının birini, birkaçını veya tümünü ifade eder. “Bir şeyin bir grubunun her bir üyesi”ni kastettiğimizde, sayılabilen tekil isimlerle any değil every kullanırız.

 

Karşılaştırın

You can come over for dinner any evening.Hangisi olduğu önemli değil ya da her akşam gelebilirsiniz.
He came over for dinner every evening last week.Bütün akşamlar

Any ve karşılaştırma

  • You can’t buy this laptop any cheaper than here. (It isn’t possible to buy the laptop cheaper in another place.)
  • I’ll see if we can go any faster. (faster than we are going now)

 

None

None bir işaret zamiridir.

Examples:

My sister has two children, but my brother has none.Kız kardeşimin iki çocuğu var ama erkek kardeşimin hiç çocuğu yok.
You have taken all the juice, so now there is none.Tüm suyu aldınız, yani artık hiç yok.
‘How many friends do you have?’ ‘None.’Kaç arkadaşın var? “Hiç.”
I thought there was some coffee, but there’s none.’Biraz kahve var sandım ama hiç kahve yok.’

 

None nesne veya özne olabilir.

 

Example: (özne olarak none).

I was waiting for a bus this morning. None came so I had to call a taxi.Bu sabah otobüs bekliyordum. Kimse gelmedi, ben de taksi çağırmak zorunda kaldım.

 

Hiçbiri konusunda dikkatli olmalısınız, çünkü insanlardan bahsediyorsanız ve onlara atıfta bulunmak için zaten bir isim kullanmadıysanız, o zaman belirsiz bir zamir kullanmanız gerekir – no one veya nobody

Examples:

  • She had a party but none came. ✘
  • She invited many people to the party, but none ✓

 

12- NONE OF

None doğrudan bir isimden önce gelmez. Bir isim ile none kullanmak istiyorsak, form None of + the + noun şeklindedir.

Example:

  • None of the children are going to school.

 

NONE OF + zamir

Bir gruptan söz ettiğimiz için bunlar normalde çoğul zamirler olacaktır.

Examples:

None of us want to experience another pandemic.Hiçbirimiz başka bir pandemi yaşamak istemiyoruz.
None of them will succeed in business.Hiçbiri iş hayatında başarılı olamayacak.
There has been a lot of trouble lately, but none of it is your fault.Son zamanlarda çok fazla sorun oldu ama hiçbiri senin suçun değil.

 

NONE OF + İlgi zamiri

Examples:

He owns three cars, none of which is economical.Üç arabası var ve bunların hiçbiri ekonomik değil.
The play has ten actors, none of whom is believable.Oyunda hiçbiri inandırıcı olmayan on oyuncu vardır.
I have 4 sisters, none of whose children attend dance classes.Hiçbir çocuğu dans kursuna gitmeyen 4 kız kardeşim var.

 

NONE OF + İyelik zamiri

Examples:

None of my friends are going to the party.Arkadaşlarımdan hiçbiri partiye gitmiyor.
None of our pets are well behaved.Evcil hayvanlarımızın hiçbiri iyi huylu değil.

 

NONE OF + işaret zamirleri

Examples:

None of that advice is helpful.Bu tavsiyelerin hiçbirinin faydası yok.
None of those shirts belong to me.O gömleklerin hiçbiri bana ait değil.

İki sayılabilir şeyden bahsediyorsanız, none of yerine neither of kullanmanız gerekir.

Example:

Neither of us will be at the meeting.İkimiz de toplantıda olmayacağız.

İkiden fazla bir grup varsa, none of kullanılır.

Example:

None of us will be at the meeting.Hiçbirimiz toplantıda olmayacağız.

 

İkiden fazla bir grup varsa, yalnızca none of kullanmamayı unutmayın.

 

Öyleyse neden bazı örneklerde tekil fiiller, bazılarında ise çoğul fiiller kullandık? Bilgi veya tavsiye gibi sayılamayan isimlerden bahsediyorsanız, tekil bir fiil kullanın. Ancak sayılabilir isimlerde hem tekil hem de çoğul fiiller kullanılabilir. Tekil kullanımı formalite duygusu verir.

 

Example of Formal use:

  • None of us is a lawyer.

Example of Informal use:

  • None of us are lawyers.

 

Gayri resmi konuşmalarda ikisinden birini kullanmakta sorun yoktur. Fazla düşünmeyin, sadece size daha iyi gelen şeyi kullanın ve durumun formalitesini hesaba katın.

 

Akademik bir metin veya makale yazıyorsanız veya bir İngilizce sınavında konuşuyorsanız, o zaman tekil kullanın. Arkadaşlarınızla gelişigüzel bir şekilde konuşuyorsanız, ikisinden birini kullanın.

 

13- nothing/anything, nobody/anybody, nowhere/anywhere

 

nothing, nobody, nowhere ile pozitif fiil kullanırız. anything, anybody, anywhere leri ise olumsuz cümeler ve sorularda kullanırız. Nothing, nobody, nowhere = not anything, not anybody, not anywhere

 

There’s nothing that we can do. (=There isn’t anything that we can do.)Yapabileceğimiz hiçbir şey yok. (=Yapabileceğimiz bir şey yok.)
Have you seen John anywhere?John’u herhangi bir yerde gördünüz mü?
We saw nobody. (=We didn’t see anybody)Kimseyi görmedik. (=Kimseyi görmedik)
NothingHiç bir şey

 

anything, anybody, anywhere olumlu cümlelerde kullanımı

We can do anything. (=it doesn’t matter what.)Her şeyi yapabiliriz. (=ne olduğu önemli değil.)
Anybody in the school could help us. (=it doesn’t matter who.)Okuldaki herkes bize yardım edebilir. (=kim olduğu önemli değil.)
We can go anywhere. (=it doesn’t matter where.)Her yere gidebiliriz. (=nerede olduğu önemli değil.)

 

Some’, ‘Any’, ve ‘No Article’

14- SOME

someany ve artikelsiz hali çoğul ve sayılamaz isimlerden önce kullanırız. Tekil isimden önce gelen a/an ile benzer isme gelir.

For example

Can I have a banana? [One banana, but any one is okay.]Muz alabilir miyim? [Bir muz, ama herhangi biri sorun değil.]
Can I have some bananas? [More than one banana, but any small group is okay.]Biraz muz alabilir miyim? [Birden fazla muz, ancak herhangi bir küçük grup olabilir.]

some ve artikelsiz hali farkı

Some ve artikelsiz arasında büyük bir anlam farkı yoktur. Ancak, some sınırlı bir sayıdan veya miktardan bahsederken kullanırız (ancak tam miktarı bilmiyoruz veya söylemek istemiyoruz).

 

Some “belirli sayıda” veya “belirli miktarda” anlamına gelir. Genel olarak bir şeyden bahsediyorsak veya onu bir kategori olarak düşünüyorsak bazı kullanmayız. Some kullandığımızda tam miktarı söylemiyoruz, ancak gerekirse muhtemelen bulabiliriz. Örneğin:

  • Can you buy some milk? [Tam olarak ne kadar olduğunu bilmiyoruz ama belli bir miktar sütten bahsediyorum – dünyadaki tüm sütü istemiyorum.]

 

Öte yandan, miktar hakkında düşünmediğimizde ‘artikelsiz’ kullanırız. İsimden belirli bir miktardan ziyade bir kategori olarak bahsetmek için kullanılır:

We need milk to make pancakes.Sütü bir kategori olarak düşünüyorum. Belirli bir miktarda süt düşünmüyorum..
We need to buy coffeeMiktarı düşünmeden bir kategori olarak kahveden bahsediyorum.
Would you like some coffee?Belli bir miktar kahve demek istiyorum, muhtemelen bir fincan.
I ate some breadBelli bir miktar ekmek demek istiyorum..
I ate breadmakarna veya pilav değil.
Do you want tea?Miktarı düşünmüyorum.
Do you want some tea?Miktarı düşünüyorum ama anlamı gerçekten ilk cümle ile aynı.

 

some ve any

Genel olarak, any’ı some’la aynı şekilde kullanırız: bir şeyin belirli bir miktarını veya sayısını düşündüğümüzde.

Unutmayın, genellikle hem some ve any yalnızca çoğul sayılabilir isimler veya sayılamayan isimlerle kullanılabilir, ancak genel olarak sayılabilen tekil isimlerle kullanılamaz.

Genellikle some olumlu (olumlu) cümlelerle ve any olumsuz ve sorularla kullanırız:

She bought some tomatoes [positive sentence].Biraz domates aldı [olumlu cümle].
She didn’t buy any tomatoes [negative sentence].Hiç domates almadı [olumsuz cümle].
Did she buy any tomatoes [question]?Hiç domates aldı mı [soru]?

 

15- ANY

1: Any olumlu bir cümlede ‘hangisi olduğu önemli değil’ anlamında kullanılabilir. any’ı bu şekilde kullandığımızda, genellikle tekil sayılabilen isimlerle kullanılır:

  • You can take any cake
  • Pass me any cake
  • Come over any cake

 

2: Any olumsuz bir his uyandıran olumlu cümlelerde de kullanılabilir, örneğin, asla, neredeyse, olmadan:

  • She never eats any meat
  • We hardly watch any movie
  • Julia left the house without any book

3: Bazı cevabın “evet” olmasını beklediğimiz sorularda kullanılabilir. Bu, tekliflerde ve isteklerde çok yaygındır:

Would you like some coffee?Kahve ister misin?
Do you want some sandwiches?Biraz sandviç ister misiniz?
Could you give me some help?Bana biraz yardım edebilir misiniz?
Could you pass me some sugar?Bana biraz şeker uzatabilir misin?

 

Aşağıdaki iki cümleyi karşılaştırın:

 

Do you have any letters for me? [This is a real question. I don’t know if you have any letters or not.]Bana herhangi bir mektubunuz var mı? [Bu gerçek bir soru. Hiç mektubun var mı yok mu bilmiyorum.]
Do you have some letters for me? [I think you do, so I’m expecting that you will say ‘yes’.]Bana mektuplarınız var mı? [Bence öyle, bu yüzden ‘evet’ demeni bekliyorum.]

Çoğul bir isme veya sayılamayan bir isme atıfta bulunmak istediğimizde, belirli bir miktar vermeden ‘some’ ve ‘any’ kullanırız. Olumlularda ‘some’, sorularda ve olumsuzluklarda ‘any’ kullanırız.

 

Some, Any

Çoğul bir isme veya sayılamayan bir isme atıfta bulunmak istediğimizde, belirli bir miktar vermeden ‘some’ ve ‘any’ kullanırız. Olumlularda ‘some’, sorularda ve olumsuzluklarda ‘any’ kullanırız.

Examples:

We have some free time later this afternoon.Bu öğleden sonra biraz boş zamanımız var.
She doesn’t want any coffee.Hiç kahve istemiyor.
Do they need any bread?Ekmeğe ihtiyaçları var mı?
I went to some meetings in Rome last week.Geçen hafta Roma’da bazı toplantılara gittim.
Will there be any managers at the party?Partide herhangi bir yönetici olacak mı?

Normalde nicelik belirleyiciyi bazı olumsuz ve soru cümlelerinde kullanmayız. Normalde herhangi birini kullanırız:

Do you have any children?Hiç çocuğun var mı?
Did you see any friends?Hiç arkadaş gördünüz mü?
We don’t have anybizde yok
didn’t see any hiç görmedim
We saw some lions at the zoo, but we didn’t see anyHayvanat bahçesinde birkaç aslan gördük, ancak hiç görmedik

 

 

Ancak bazılarını teklifler ve istekler için kullanabiliriz:

Would you like some tea?Biraz çay ister misiniz?
I want some apples, please.Biraz elma istiyorum, lütfen.

 

someone ve somebody arasındaki fark

özel insanlar için someone ve genel insanlar için somebody kullanılır

There’s someone at the door.Kapıda birisi var.
I’d like to be somebody.Birisi olmak isterdim

 

some ve any ile birleşik kelimeler

BirleşiklerCümlelerTürkçesi
something, anythingThere is something wrong with our car.Arabamızda bir sorun var.
someone, anyone*There is someone at the door.Kapıda birisi var.
somebody, anybody*I would like to be somebody.Birisi olmak isterdim.
somedaySomeday he’ll be rich.Bir gün zengin olacak.
sometime, anytimeWe saw her sometime last month.Onu geçen ay bir ara gördük.
sometimesI sometimes take the bus to school.Bazen okula otobüsle giderim.
someplace, anyplace, somewhere, anywhereCan’t you sing somewhere else?Başka bir yerde şarkı söyleyemez misin?
somehow, anyhow, someway, anywayShe looked ill, somehow.Bir şekilde hasta görünüyordu.
anymoreI can’t help you anymore.Artık size yardımcı olamam.

 

Tavsiye yazı: Hafıza teknikleri: Hafızanızı geliştirmeniz için 29 Altın Yöntem [Bilim destekli]

 

Test&Quiz. Kendinizi test edin

https://test-english.com/grammar-points/a2/much-many-little-few-some-any/

https://www.englisch-hilfen.de/en/exercises_list/mengen.htm

https://www.myenglishpages.com/english/grammar-exercise-quantifiers.php

https://www.english-grammar.at/online_exercises/quantifiers/quanitifiers-index.htm

https://elt.oup.com/student/solutions/preint/grammar/grammar_03_012e?cc=tr&selLanguage=en

https://www.englishexercises.org/makeagame/viewgame.asp?id=4307

https://agendaweb.org/grammar/quantifiers-quantity-exercises.html

https://www.grammarbank.com/quantifiers-exercises.html

Bu yazıyı çevrenle paylaş;
0Shares

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir