Bu makalede ingilizce cümle şablonlarını okuyacaksınız.
Kurduğumuz cümle doğru mu yanlış mı diye endişe etmekten bir çoğu zaman konuşmaktan çekiniyoruz.
Konuşma, yazma gibi dili üretmek için kullandığınızda cümleyi sıfırdan oluşturmaya çalışacağınıza en sık kullanılan cümle şablonlarını kullanarak hemen konuşmaya veya yazmaya başlayabilirsiniz.
Hazır cümle şablonları, geleneksel boşluk doldurma cümlelerine çok benzer.
Hazır cümle şablonları esas olarak bir cümlenin iskeletidir ve kendinizden biraz kelime ekleyerek cümleyi tamamlayıp kendi cümlenizi elde edebilirsiniz.
Hazır cümle şablonları, öğrencilere kendi başlarına üretebileceklerinden daha yüksek olabilecek bir yapı sunarken, anahtar kelimeleri kullanma fırsatı sağlar.
İngilizce cümle şablonları (sentence frames)
1 | I feel… | Hissediyorum… |
2 | .. Or… | .. Veya… |
3 | I’m … | Ben … |
4 | I assume… | Sanırım… |
5 | I believe… | İnanıyorum… |
6 | I’m sorry… | Üzgünüm… |
7 | It’s near… | Yakında… |
8 | What if… ? | Ya…olursa ? |
9 | Where is…? | Nerede…? |
10 | You can’t… | Yapamazsın… |
11 | Neither … nor | Ne … ne de |
12 | To my mind… | Bana göre… |
13 | As I see it… | Gördüğüm kadarıyla… |
14 | I would say… | Şöyle söylerdim… |
15 | Do you know…? | Biliyor musunuz…? |
16 | I’m so sorry… | Ben çok üzgünüm… |
17 | … is important | … önemli |
18 | If you ask me… | Bana sorarsan… |
19 | In my opinion… | Bence… |
20 | It is my view… | Bu benim görüşüm… |
21 | It’s opposite… | Tam tersi… |
22 | You must not … | Yapmamalısın … |
23 | Excuse me for … | Affedersiniz… |
24 | Excuse me, but… | Pardon ama… |
25 | I tried … but … | Denedim… ama… |
26 | I’m ashamed of… | …. utanıyorum… |
27 | I’m very sorry… | Çok üzgünüm… |
28 | Unfortunately … | Maalesef … |
29 | I agree because… | katılıyorum çünkü… |
30 | I apologize for… | İçin özür dilerim… |
31 | I guess so, but… | Sanırım öyle ama… |
32 | I was like ‘…’ | Ben ‘…’ gibiydim |
33 | I was wondering… | Merak ediyordum… |
34 | I’m angry about… | …..hakkında kızgınım… |
35 | I’m looking for… | …..arıyorum… |
36 | I’m scared that… | Korkarım ki… |
37 | This is a ___. | Bu bir ___. |
38 | Would you mind…? | Sakıncası yoksa…? |
39 | Can you tell me…? | Bana söyler misin…? |
40 | I shouldn’t have… | yapmamalıydım… |
41 | I’d like to know… | ….Bilmek isterdim… |
42 | Let me see/think… | Bir bakayım/düşüneyim… |
43 | What does ….mean? | …Ne anlama geliyor? |
44 | How do I get to …? | Nasıl … gidebilirim…? |
45 | I am so sorry for… | …için çok üzgünüm. |
46 | I’m interested in… | İlgiliyim… |
47 | I’m positive that… | Eminim ki… |
48 | Could you tell me…? | Bana söyleyebilir misiniz…? |
49 | My name is … | Benim ismim … |
50 | I do apologize for… | …için özür dilerim. |
51 | I’m convinced that… | İkna oldum… |
52 | Is there…near here? | Buralara yakın bir …. var mı? |
53 | It is forbidden to… | ….Yasaktır. |
54 | The best way is to… | En iyi yol… |
55 | Another example is… | Başka bir örnek ise… |
56 | Can I have … please? | ….Alabilirmiyim lütfen? |
57 | Do you know how to…? | Nasıl yapılacağını biliyor musun…? |
58 | I disagree because… | …katılmıyorum çünkü… |
59 | In my point of view… | Benim bakış açıma göre… |
60 | It seems to me that… | Bana öyle geliyor ki… |
61 | It’s my belief that… | Benim inancım bu… |
62 | As far as I can tell… | Söyleyebildiğim kadarıyla… |
63 | Have you ever had…? | Hiç sahip oldun mu…? |
64 | I must apologize for… | …için özür dilemeliyim. |
65 | I was expecting… but… | …bekliyordum ama… |
66 | I’d like you to meet… | ….Tanışmanı isterim… |
67 | It is prohibited to … | …Yasak… |
68 | This reminds me of… | Bu bana …… hatırlatıyor… |
69 | From my point of view… | Benim açımdan… |
70 | I’m really sorry, but… | gerçekten üzgünüm ama… |
71 | It’s on …. street … | …sokağı üzerinde… |
72 | Sorry, let me explain… | Üzgünüm, açıklayayım… |
73 | That may be true, but… | Bu doğru olabilir ama… |
74 | To my way of thinking… | Benim düşünce tarzıma göre… |
75 | To put it differently… | Farklı şekilde koyarsak… |
76 | When I say …, I mean…. | … dediğimde, demek istediğim…. |
77 | Where can I find the…? | …’yı nerede bulabilirim? |
78 | Do you happen to know…? | Ne oldugunu biliyor musun…? |
79 | I bet… [he’ll be late]. | Bahse girerim… [geç kalacak]. |
80 | I don’t understand why… | ….neden anlamıyorum… |
81 | I hate to tell you but… | Sana söylemekten nefret ediyorum ama… |
82 | I see your point, but … | Amacını anlıyorum ama… |
83 | I’m not satisfied with… | ….memnun değilim… |
84 | I’m terribly sorry for… | ….için çok üzgünüm… |
85 | The quickest way is to… | …için en hızlı yol,… |
86 | As far as I’m concerned… | İlgilendiğim kadarıyla… |
87 | Based on our samples ___ | Örneklerimize göre ___ |
88 | Can you show me how to…? | Bana ….nasıl yapılacağını gösterebilir misin? |
89 | I honestly believe that… | Buna samimiyetle inanıyorum… |
90 | I’m calling to find out… | …öğrenmek için arıyorum… |
91 | Is there a… around here? | buralarda bir… var mı? |
92 | Is this right way for …? | Bu … için doğru yol mu? |
93 | Sorry to bother you but… | Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama… |
94 | That seems obvious, but… | Bu açık görünüyor, ama… |
95 | The main idea is ______. | Ana fikir ______. |
96 | You are not allowed to … | ….izniniz yok … |
97 | Have you got an idea of…? | … hakkında bir fikriniz var mı? |
98 | I want to complain about… | Şikayet etmek istiyorum… |
99 | She was born to… [dance]. | O… [dans etmek] için doğdu. |
100 | That’s partly true, but … | Bu kısmen doğru, ama… |
101 | What is the best way to…? | … için en iyi yol nedir? |
102 | You are not permitted to… | İzin verilmiyor… |
103 | I don’t suppose you know…? | …bildiğini sanmıyorum? |
104 | I’d like to apologize for… | …için özür dilemek istiyorum. |
105 | I’m not really sure about… | ….hakkında gerçekten emin değilim. |
106 | I’m sorry to say this but… | Bunu söylediğim için üzgünüm ama… |
107 | If that is the case, then… | Eğer durum buysa, o zaman… |
108 | Let me clarify it for you… | Sizin için açıklığa kavuşturalım… |
109 | Please, forgive me for my… | Lütfen, benim için beni affet… |
110 | Pleased to meet you. I’m … | Tanıştığımıza memnun oldum. Ben … |
111 | That makes sense because… | Bu mantıklı çünkü… |
112 | Wouldn’t that also mean…? | Bu aynı zamanda… anlamına gelmez miydi? |
113 | How can I get to…from here? | Buradan…’a nasıl gidebilirim? |
114 | I have a complaint to make… | Bir şikayetim var… |
115 | Why not …? and why don’t …? | Neden …? ve neden olmasın…? |
116 | Wouldn’t be a good idea to… | …İyi bir fikir olmaz. |
117 | Can you show me the way to…? | Bana …yolu gösterebilir misin? |
118 | Do you wanna… [see a movie?] | ….İster misin. [bir film izlemek?] |
119 | I agree up to a point, but … | Bir noktaya kadar katılıyorum ama… |
120 | I agree with the point that… | Şu noktaya katılıyorum… |
121 | I’m absolutely certain that… | Bundan kesinlikle eminim… |
122 | It’s about… [10 miles away]. | Yaklaşık… [10 mil uzakta]. |
123 | It’s around the corner from… | Köşede… |
124 | Sorry for interrupting but…. | Böldüğüm için özür dilerim ama…. |
125 | The ____has ___sides/angles. | ____’nın ___kenarı/açıları vardır. |
126 | Another way to look at it is… | Buna bakmanın başka bir yolu da… |
127 | As I/you already mentioned,… | Daha önce bahsettiğim/sizin de belirttiğiniz gibi,… |
128 | Both ____ and ____ have ____. | Hem ____ hem de ____ ____ değerine sahiptir. |
129 | Even though_________ I think… | ________ olsa bile bence… |
130 | I wonder what would happen if | …..olsaydı ne olurdu merak ediyorum |
131 | I’m afraid to inform you of … | Karkarım ki seni …..hakında bilgilendirmeliyim. |
132 | Let me put it in another way… | Başka bir şekilde ifade edeyim… |
133 | The way I see things is that… | Olaylara bakış açım şu ki… |
134 | A dog is the same as _______. | Bir köpek _______ ile aynıdır. |
135 | Actually, isn’t it true that… | Aslında …..doğru değil mi… |
136 | Let me congratulate you on. .. | Seni … tebrik etmeme izin ver. |
137 | Let me introduce myself. I’m … | Kendimi tanıtayım. Ben … |
138 | The ___are the same/different. | ___ aynı/farklıdır. |
139 | Yes, but it’s also true that… | Evet, ama şu da bir gerçek ki… |
140 | Are you free… [Saturday night?] | ….Boş musun.[Cumartesi gecesi?] |
141 | Based on ______, I think _____. | ______’a göre, sanırım _____. |
142 | Can you tell me how to get to…? | Bana nasıl ulaşacağımı söyler misin…? |
143 | I wonder if you could tell me…? | Merak ediyorum, bana anlatabilir misin…? |
144 | I’m really pleased to tell you… | Sana söylemekten gerçekten memnunum… |
145 | The square has ___sides/angles. | Karenin ___kenarı/açıları vardır. |
146 | What’s the best way to get to…? | …’ya ulaşmanın en iyi yolu nedir? |
147 | Another way of saying….. İs….. | ….. demenin başka bir yolu….. |
148 | At the next traffic lights turn… | Bir sonraki trafik ışıklarında ….dön. |
149 | Don’t suppose you (would) know…? | Bildiğini (bileceğini) sanma…? |
150 | Excuse me for interrupting, but… | Böldüğüm için kusura bakmayın ama… |
151 | I’ve got some good news for you… | Sana iyi haberlerim var… |
152 | It’s a pleasure to see you. I’m… | Seni görmek bir zevk. Ben… |
153 | It’s around… [three hours long]. | Yaklaşık… [üç saat uzunluğunda]. |
154 | That’s true. I also think that… | Bu doğru. Ben de düşünüyorum… |
155 | A dog is different than _______. | Bir köpek _______’dan farklıdır. |
156 | Excuse me but there is a problem… | Affedersiniz ama bir sorun var… |
157 | I have some amazing news for you… | Size harika bir haberim var… |
158 | I have to make a complaint about… | ….bu konuda şikayette bulunmam gerekiyor… |
159 | I’d like to congratulate you on … | Seni tebrik etmek istiyorum… |
160 | I’m so excited to tell you that … | Bunu size söylemek için çok heyecanlıyım… |
161 | Please don’t take this badly but… | Lütfen bunu kötü algılama ama… |
162 | Sorry, Could I just mention that… | Üzgünüm, sadece bundan bahsedebilir miyim… |
163 | There seems to be a problem with… | Bir sorun var gibi… |
164 | I can compare a dog with a _____. | Bir köpeği _____ ile karşılaştırabilirim. |
165 | I don’t mean to intrude, but . . . | Araya girmek istemem ama… . . |
166 | I don’t think that’s right since… | Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum çünkü… |
167 | I’m afraid I/we won’t be able to … | Korkarım ben/biz yapamayacağız… |
168 | That’s how I see it too, because… | Ben de öyle görüyorum çünkü… |
169 | That’s not how I see it. I think… | Ben böyle görmüyorum. Bence… |
170 | Can you give me directions to the…? | … için bana yön verebilir misiniz? |
171 | I wonder if someone could tell me…? | Acaba biri bana söyleyebilir mi…? |
172 | I’m afraid I’ve got some bad news … | Korkarım bazı kötü haberlerim var… |
173 | I’ve got some bad news I’m afraid … | Korkarım bazı kötü haberlerim var… |
174 | I’m really happy to inform you that… | Bunu size bildirmekten gerçekten çok mutluyum… |
175 | I’ve got a bit of good news for you… | Sana biraz iyi haberlerim var… |
176 | The _____ revolted against the ____. | _____, ____’a karşı ayaklandı. |
177 | There’s some doubt in my mind that … | Aklımda bazı şüpheler var ki… |
178 | You made a good point when you said… | ….dediğinde iyi bir noktaya değindin. |
179 | Sorry to butt in, but may I just ask… | Araya girdiğim için kusura bakmayın ama bir şey sorabilir miyim… |
180 | I’m afraid I’ve got a complaint about… | Korkarım bir şikayetim var… |
181 | There is no easy way to say this but … | Bunu söylemenin kolay bir yolu yok ama… |
182 | I don’t know how to announce this but … | Bunu nasıl duyuracağımı bilmiyorum ama… |
183 | If I could just come in here. I think…. | Keşke buraya gelebilseydim. Bence…. |
184 | My name is_____ and I am ___years old. | Adım _____ ve ___ yaşındayım. |
185 | They are both the same because _______. | İkisi de aynı çünkü _______. |
186 | I’m sorry to have to tell you this but … | Bunu sana söylemek zorunda olduğum için üzgünüm ama… |
187 | The … is beside/in front of/next to…the… | …, …’nin yanında/önünde/yanındadır… |
188 | Would you like to… [join me for dinner?] | … [akşam yemeğinde bana katılmak ister misin?] |
189 | Are you doing anything… [Saturday night?] | Bir şey yapıyor musun… [Cumartesi gecesi?] |
190 | I like your… [shirt/shoes/haircut/etc.] | Senin… [gömlek/ayakkabı/saç kesimi/vs.] hoşuma gitti. |
191 | There appears to be something wrong with… | Görünüşe göre yanlış bir şeyler var… |
192 | I’m afraid there is a slight problem with… | Korkarım ufak bir sorun var… |
193 | It is my unfortunate duty to tell you that … | Size bunu söylemek benim talihsiz görevim… |
194 | Odds are that… (= this will probably happen) | Muhtemelen… (= bu muhtemelen gerçekleşecek) |
195 | What’s the quickest way to get to…from here? | Buradan…’a ulaşmanın en hızlı yolu nedir? |
196 | I don’t think there can be any doubt about …. | … hakkında herhangi bir şüphe olabileceğini sanmıyorum. |
197 | I’d like to add something. I would say that… | bir şey eklemek istiyorum. Şunu söylemek isterim… |
198 | There’s a good chance… [it’ll rain tomorrow]. | [yarın yağmur yağma] ihtimali yüksek. |
199 | I feel realy bad having to tell you this but … | Bunu sana söylemek zorunda kaldığım için gerçekten kötü hissediyorum ama… |
200 | I see what you’re saying. That reminds me of… | Ne söylediğini görüyorum. Bu bana şunu hatırlatıyor… |
201 | She’s a walking encyclopedia of… [philosophy]. | O yürüyen bir … [felsefe] ansiklopedisi. |
202 | Chances are that… (= this will probably happen) | Muhtemelen… (= bu muhtemelen gerçekleşecek) |
203 | I’m afraid I’ve got something sad to tell you … | Korkarım sana söyleyecek üzücü bir şeyim var… |
204 | What’s the easiest way to get to the…from here? | Buradan…’a ulaşmanın en kolay yolu nedir? |
205 | Based on the results _________I conclude ______. | Sonuçlara göre __________ sonucuna varıyorum. |
206 | Before we move on to the next point, may I add…? | Bir sonraki noktaya geçmeden önce şunu ekleyebilir miyim…? |
207 | If I change _______, then I think ______ will happen, | _______ değiştirirsem, o zaman ______ olacağını düşünüyorum, |
208 | We can use why don’t …? to make a specific suggestion: | Kullanabiliriz neden olmasın…? belirli bir öneride bulunmak için: |
209 | Are you ready for this? I’ve got some great news for you…. | Bunun için hazır mısın? Sana harika haberlerim var…. |
210 | I wouldn’t be surprised if… [Peter asks Jill to marry him]. | Eğer… [Peter, Jill’den onunla evlenme teklif ederse] şaşırmam. |
211 | Sooner or later…(= it will definitely happen sometime in the future) | Er ya da geç…(= gelecekte bir gün kesinlikle olacak) |
212 | It’s difficult to say, but I think… [our customers are more satisfied]. | Söylemesi zor ama bence… [müşterilerimiz daha memnun]. |
Tavsiye yazı:
Hafıza teknikleri: Hafızanızı geliştirmeniz için 29 Altın Yöntem [Bilim destekli]
Bu yazılar da ilgini çekebilir;
İngilizce Çalışma Planı oluşturmanız için 22 bilimsel adım [Gramer konu sıralaması içerir]
İngilizce 100 Dış Ticaret Kelimesi (İthalat-İhracat)
İngilizce Phonics (Yanyana gelen harf) okunuşları (3 çeşit) [diagraph, triagraph, quadgraphs]
İngilizce Marka telafuzları (50+ örnek)
2008’den beri pazarlama dalında çalışıyorum. 2014’ten beri markamuduru.com’da yazıyorum. İnanıyorum ki markalaşma adına ülkemizde inanılmaz bir potansiyel var ve markalaşmak ülkemizi fersah fersah ileri götürecek. Kendini yetiştirmiş marka müdürlerine de bu yüzden çokça ihtiyaç var. Ben de öğrendiklerimi, araştırdıklarımı, bildiklerimi burada paylaşıyorum. Daha fazla bilgi için Hakkımda sayfasını inceleyebilirsiniz.