İngilizce sıfat (adjective) nedir?
Sıfat nedir? Sıfat, bir isim veya zamiri tanımlamak veya değiştirmek için kullanılan bir kelime veya kelime grubudur. Genellikle anlamlarına bir şeyler katar.
İngilizce sıfatlar genellikle bir isim veya zamirden önce sıfat olarak kullanılır, ancak bazen yüklem olarak fiilden sonra da kullanılabilirler.
Example:
- He is a brave boy.
- She always likes that red car.
1- İngilizce sıfat çeşitleri
1- tanımlayıcı ingilizce sıfatlar. Nesnenin şeklini, kokusunu, dış görünüşünü tanımlayan sıfatlardır.
Appearance Adjectives : | Görünüş Sıfatları : | short, tall, young, old, low… | kısa, uzun, genç, yaşlı, kısa… |
Personality Adjectives : | Kişilik sıfatları : | friendly, polite, nice, lazy, adventurous… | arkadaş canlısı, kibar, hoş, tembel, maceracı… |
Feelings Adjectives : | Duygu Sıfatları: | happy, sad, excited, angry, joyful… | mutlu, üzgün, heyecanlı, kızgın, neşeli… |
Shape Adjectives : | Şekil Sıfatları: | flat, oval, square, circular… | düz, oval, kare, dairesel… |
Size Adjectives : | Boyut Sıfatları : | tall, thin, great, tiny, long, thick… | uzun, ince, harika, küçücük, uzun, kalın… |
Time Adjectives : | Zaman Sıfatları : | new, brief, weekly, fortnightly… | yeni, kısa, haftalık, iki haftada bir… |
Condition Adjectives : | Durum Sıfatları : | dry, wet, clean, dirty, alive… | kuru, ıslak, temiz, kirli, canlı… |
The sound Adjectives: | Ses sıfatları: | loud, noisy, silent, soft, shrill… | gürültülü, gürültülü, sessiz, yumuşak, tiz… |
Taste Adjectives : | Tat Sıfatları : | yummy, salty, fruity, minty, soft… | nefis, tuzlu, meyveli, naneli, yumuşak… |
Touch Adjectives : | Sıfatlara dokunun: | dry, wet, tender, hard, rough… | kuru, ıslak, yumuşak, sert, pürüzlü… |
Color Adjectives: | Renk Sıfatları: | aqua, black, white, blue, gold… | su, siyah, beyaz, mavi, altın… |
2- Sayı sıfatları. Nesnenin sayısını, adetini gösteren sıfatlardır.
Belirli sayılar
- Cardinals (One, two, three, four)
- Ordinals (First, second, third, fourth)
- Multiplicatives (Single, double, triple, quadruple)
Belirsiz sayılar
- some, any, many, much, little, most, no, none, enough, all, sufficient, substantial, whole, too, half, few, great, etc.,
3- Gösterme sıfatları
this, that, these, those, such, same
4- Özel sıfatlar
Hintli kadın, Japon iş adamı, British people
5-İyelik sıfatları
My friend, our meeting
6- Soru sıfatları
Which jacket? Whose car? What book?
7-Üleştirme sıfatları
Each player, every student, either girl, neither candidate
8- Birleşik sıfatlar
nine-inch heels, four-step guide, five-minute talk, world-famous writer, smoke-free area, all-day comfort, old-fashioned taste, well-known musician
9- Belgisiz sıfat
Few cows, several windows, many students
10- Vurgulayıcı sıfatlar
with my own eyes, this is very first toy
11-Fiil-sıfatlar
“-ing form” boring, tiring, amazing, “-ed form” interested, bored, excited, relaxed
12- Bağıl sıfatlar
What, which, whatever, and whichever
13- Ünlem sıfatları
What a beautiful flower! What strange ideas!
2- İngilizce sıfat sıralaması
Cümle içinde birkaç tane sıfat kullanmak isteyebilirsiniz.
Sıfatların da oturmuş kullanılan bir sıralaması var.
Başka sıralamalar alışılmışın dışında olacağı için kulak tırmalayabilir.
Sıfatları cümle içinde kullanırken aşağıdaki sıralamaya sadık kalmalısınız.
order | relating to | Türkçesi | examples | Türkçesi |
1 | opinion | fikir | unusual, lovely, beautiful,Nice, pretty, stupid, original, expensive, etc. | olağandışı, sevimli, güzel, Hoş, güzel, aptal, orijinal, pahalı vb. |
2 | size | boyut | all,big, small, large, tiny, enormous, little, etc. | hepsi, büyük, küçük, büyük, küçücük, çok büyük, küçük vb. |
3 | physical quality | fiziksel kalite | thin, rough, untidy | ince, kaba, düzensiz |
4 | shape | şekil | round, square, rectangular | yuvarlak, kare, dikdörtgen |
5 | age | yaş | young, old, youthful,Young, old, new, ancient, antique, etc. | genç, yaşlı, genç, Genç, eski, yeni, eski, antika vb. |
6 | colour | renk | blue, red, pink,white, black, dark, bright, yellowish, etc. | mavi, kırmızı, pembe, beyaz, siyah, koyu, parlak, sarımsı vb. |
7 | origin | Menşei | Dutch, Japanese, Turkish, Italian, British, Mexican, western, southern, etc. | Hollandalı, Japon, Türk, İtalyan, İngiliz, Meksika, batı, güney vb. |
8 | material | malzeme | metal, wood, plastic, Metal, wooden, plastic, golden, etc. | metal, ahşap, plastik, Metal, ahşap, plastik, altın vb. |
9 | type | tip | general-purpose, four-sided, U-shaped | genel amaçlı, dört taraflı, U şeklinde |
10 | purpose | amaç | cleaning, hammering, cooking | temizlik, çekiçleme, yemek pişirme |
Bir örnek üzerinden aşamalı olarak ilerleyelim;
Sıfatsız hali;
Determiner | NOUN |
a | hat |
1 sıfatlı hali
Determiner | Adjective | NOUN |
a | nice | hat |
2 sıfatlı hali
Determiner | Adjective | NOUN | |
a | nice | old | hat |
8 sıfatlı hali
Adjective | |||||||||
Determiner | Opinion | Size | Age | Shape | Colour | Origin | Material | Purpose | NOUN |
a | nice | little | old | round | pink | English | cotton | sun | hat |
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 |
Tavsiye yazı: İngilizce sıfat sıralaması (adjective order)
3- Sıfatlar ve edat (preposition) kullanımı
Bazı sıfatlar belirli edatlarla birlikte kullanılır. Hangi edatın hangi sıfatla kullanıldığına ilişkin gramer kuralları yoktur, bu nedenle bunları birlikte öğrenmeye çalışmak iyi bir fikirdir. Bunu yapmanıza yardımcı olması için, not defterinize yeni sözcükleri bir cümle veya tümceyle yazın.
Örneğin;
I’m interested in the idea.
My jacket is similar to yours.
She’s brilliant at maths.
My neighbour is angry about the party.
Tavsiye yazı: İngilizce sıfat ve edat kullanımı
4- Zıt sıfatlar
Sıfatlar ismi nitelemek için kullanırlar. Olumlu veya olumsuz yönde nitelerler. Sıfatları pozitif ve negatif karşılaştırmalı olarak öğrenirseniz hafızanızdan daha kolay geri çağırabilirsiniz.
Örneğin;
Pozitif | Negatif |
Slow | Fast |
Thick | Thin |
Straight | Curly |
Light | Heavy |
Loose | Tight |
Beautiful | Ugly |
Big | Small |
Tavsiye yazı: İngilizce zıt sıfatlar
5- Pozitif sıfatlar
Negatif kelimelerden ziyade pozitif kelimelere daha çok ihtiyacımız var. Özellikle amerikalılar olumlu konuşmaya daha çok dikkat ediyor ve çok kullanıyorlar. Siz de çeşitli alanlarda olumlu sıfatları öğrenin.
Tavsiye Yazı: İngilizce pozitif sıfatlar
6- Adjective vs. Adverb
Adjective’ler ismi veya zamiri tanımlarlar.
- I have a black cat
Adverbler fiili, sıfatı ve diğer zarfları tanımlar
Çoğunlukla sıfatın sonuna -ly ekleyerek zarf elde ederiz
- They worked quickly
Sıfat | Zarf |
Careful | Carefully |
quiet | quietly |
bad | badly |
calm | calmly |
Sonuna -y ekleyerek sıfat olan kelimeler de vardır
- He is a friendly man
Sonuna -ly eklemeden sıfattan zarf yapılanlar
- He is a fast driver
- He drives fast
Hem sıfat hem zarf olanlar
- I am late
- She came late
Tavsiye yazı: İngilizce adjective ve adverbs
7- Sıfatlarda karşılaştırma (adjective comparative, superlative)
Sıfatları karşılaştırma amaçlı kullanmak istediğimizde 3 versiyonda kullanabiliriz. “iyi”, “daha iyi” ve “en iyisi” şeklinde kullanabiliriz
Örneğin;
Hızlı | Daha hızlı | En hızlı |
Fast | Faster | fastest |
Karşılaştıracağımız başka bir isim varsa o isimden “daha hızlı” demek için kelimeden önce de “than” getiririz.
“faster than”
Cümle örneği;
- Positive degree: The cat runs fast.
- Comparative degree: The cat runs faster than dogs.
- Superlative degree : The cat runs fastest of all animals.
Basitçe daha iyisi demek için sıfatın sonuna -er ekleriz. Bu tek heceliyse olur. Fakat birden çok heceliyse sonuna -er değil başına “more” ekleriz.
Pahalı | Daha pahalı | En pahalısı |
Expensive | more expensive | most expensive |
- Positive degree: It is expensive
- Comparative degree: It is more expensive than other
- Superlative degree: It is the most expensive one.
Tavsiye yazı: İngilizce sıfat karşılaştırmaları (adjective comparison)
8- Sıfat karşılaştırma benzer özellikler için as…as kalıbı
Çok benzer veya aynı şeylerden bahsederken ‘as… as’ kullanırsınız. as…as yapısını kullanarak, aynı orana sahip şeyleri karşılaştırabiliriz.
Örneğin;
As…as kalıbı
- I’m as old as my husband. = My husband and I are the same
- I can do it as well as you= not worse, not better
- I love him as much as he loves me . = not more, and not less, to the same extent
- It’s not as heavy as I thought it would be, actually.
- She’s not singing as loudly as she can.
- We got here as fast as we could.
As … kalıbı
- This apple is as heavy (as the other one we discussed).
Same….as kalıbı
- He drives the same car as I do. Same model, same color, same year but a different car.
- He drives the same car as they do.
- He is in the same class as (object of preposition—accusative)
Tavsiye yazı: İngilizce sıfat karşılaştırma as…as kalıbı
9-Birleşik sıfatlar (Compound adjectives)
Birleşik sıfat 2 veya daha fazla kelime içeren sıfatlardır.
Genel olarak, bir şeyi tanımlayan tek bir fikir (sıfat) olarak hareket etmelerini istediğimizde iki veya daha fazla kelimenin arasına (bir isimden önce) kısa çizgi koyarız.
- I live in an English-speaking country.
English-speaking bir sıfattır (ülkeyi tanımlamak için kullanılır). Tek bir sıfat (veya tek bir fikir) olduğunu göstermek için English kelimesini speaking ile bağlamak için kısa çizgi kullanırız.
İki kelimenin kısa çizgi ile birleştirildiği bu sıfata birleşik sıfat denir.
Bileşik sıfatlara birkaç örnek daha:
Our office is in a twenty-storey building. | Ofisimiz yirmi katlı bir binada. |
I have just finished reading a 300-page book. | Az önce 300 sayfalık bir kitabı okumayı bitirdim. |
He is a well-known writer. | Kendisi tanınmış bir yazardır. |
Birçok birleşik sıfat vardır. Örneklerinin listesini aşağıda inceleyin:
Periods of Time (Zaman Dilimleri)
Bir sayı + bir zaman dilimi kullanan bileşik sıfatlarımız olduğunda, bir zaman dilimine atıfta bulunan kelime tekil formdadır ve sayıya bir tire ile birleştirilir.
- I work eight hours every day –> I work an eight-hour day
- I’m going on vacation for three weeks –> I have a three-week vacation
- There was a delay of 5 seconds –> There was a five-second delay
Normalde sayıyı nasıl rakam olarak değil de kelime olarak yazdığımıza dikkat edin.
Adverbs and Compound Adjectives (Zarflar ve Birleşik Sıfatlar)
Zarflar bir fiili değiştirirler.
She walks slowly. | Yavaşça yürüyor. |
Nasıl yürüyor? Yavaşça. Slowly, fiili değiştiren (veya tanımlayan) bir zarftır.
Zarflar bir sıfatı modifiye etmek için de kullanılabilir.
- It is very hot today. (Very zarftır)
- She is extremely intelligent. (Extremely zarftır)
Zarf ve sıfat arasına nasıl kısa çizgi koymadığımıza dikkat edin.
It is a very hot day. | Çok sıcak bir gün. |
She is an extremely intelligent girl. | O son derece zeki bir kız. |
Adverb (zarf) + Past Participle
Ancak bir zarf + geçmiş zaman participle kullandığımızda, iki sözcük arasına kısa çizgi koyarak bileşik sıfat haline getiririz.
This is a brightly-lit room. | Burası aydınlık bir oda. |
She is a well-known actress. | O tanınmış bir aktris. |
We live in a densely-populated city. | Yoğun nüfuslu bir şehirde yaşıyoruz. |
Noun (isim) + Past Participle
Bir isim + geçmiş zaman participle olduğunda, bileşik sıfat yapmak için iki kelime arasına kısa çizgi koyarız.
We should start using wind-powered generators to cut costs. | Maliyetleri düşürmek için rüzgar enerjisiyle çalışan jeneratörler kullanmaya başlamalıyız. |
I love eating sun-dried raisins. | Güneşte kurutulmuş kuru üzüm yemeyi seviyorum. |
Noun (isim) + Present Participle
Bir isim + şimdiki zaman participle olduğunda, bileşik bir sıfat yapmak için iki kelime arasına kısa çizgi koyarız.
I bought some mouth-watering strawberries. | Ağız sulandıran çileklerden aldım. |
That was a record-breaking jump. | Bu rekor kıran bir sıçramaydı. |
Noun (isim)+ Adjective (sıfat)
Bir isim + sıfatımız olduğunda, bileşik sıfat yapmak için iki kelime arasına kısa çizgi koyarız.
She is a world-famous singer. | O dünyaca ünlü bir şarkıcı. |
This is a smoke-free restaurant. | Burası sigara içilmeyen bir restoran. |
Adjective (sıfat)+ Noun (isim)
Bir sıfat + isim kullandığımızda, bileşik sıfat yapmak için iki kelime arasına kısa çizgi koyarız.
It was a last-minute decision. | Bu bir son dakika kararıydı. |
We watched the full-length version of the movie. | Filmin uzun versiyonunu izledik. |
Adjective (sıfat)+ Past Participle
Bir sıfat + geçmiş zaman participle olduğunda, bileşik sıfat yapmak için iki kelime arasına kısa çizgi koyarız.
That is an old-fashioned dress | Bu eski moda bir elbise. |
Reptiles are cold-blooded creatures. | Sürüngenler soğukkanlı yaratıklardır. |
Adjective (sıfat)+ Present Participle
Bir sıfat + şimdiki zaman ortacımız olduğunda, bileşik sıfat yapmak için iki kelime arasına kısa çizgi koyarız.
She is a good-looking girl. | Hoş gözüken bir kız. |
It left a long-lasting taste in my mouth. | Ağzımda uzun süre kalıcı bir tat bıraktı. |
Özel İsimlerle Bileşik Sıfatlar (Compound Adjectives with Proper Nouns)
Özel isim, bir şeyin veya birinin adıdır (örneğin John, Susan Sanders).
Özel isimlerden yapılan birleşik sıfatlar büyük harfle yazılsa da kısa çizgi gerektirmez.
I bought the James Jackson tickets for us. | James Jackson biletlerini bizim için aldım. |
James Jackson biletleri tanımlayan bileşik bir sıfattır (Ne tür biletler? James Jackson biletleri). Sıfat bir Özel isim olduğu için, iki isim arasında kısa çizgi kullanmamıza gerek yoktur.
Ne zaman kısa çizgi koyacağımızı nasıl bileceğiz?
İki sıfat veya kelime arasında “ve” kelimesini kullanabiliyorsanız, kısa çizgi gerekli değildir.
She has a big blue book. | Büyük bir mavi defteri var. |
(Big ve Blue sıfattırlar)
Şunu diyebilir miyiz?: She has a big and blue book. (Evet, mümkün)
- He is a world famous singer. (Bu doğru mu?)
Şunu diyebilir miyiz?: He is a world and famous singer. (Hayır, kulağa uygun gelmiyor o yüzden iki kelime arasına kısa çizgi koymalıyız. World-famous:
- He is a world-famous singer. (Correct-Doğru)
10-Intensifiers (Yoğunlaştırıcılar) ve Mitigators (Hafifleticiler)
Sıfatları daha güçlü yapmak için very, really, extremely kelimelerini kullanırız.
It’s a very interesting story. | Çok ilginç bir hikâye. |
Everyone was very excited. | Herkes çok heyecanlıydı. |
It’s a really interesting story. | Gerçekten ilginç bir hikaye. |
Everyone was extremely excited. | Herkes son derece heyecanlıydı. |
Diğer örnekler;
amazingly | Şaşırtıcı bir şekilde |
exceptionally | istisnai olarak |
incredibly | inanılmaz |
particularly | özellikle |
remarkably | dikkat çekici |
unusually | alışılmadık bir şekilde |
Bir sıfat hakkında daha fazlasını söylemek için de enough kullanırız, ancak enough sıfatından sonra gelir
If you are seventeen, you are old enough to drive a car. | On yedi yaşındaysanız, araba kullanacak yaştasınız demektir. |
I can’t wear those shoes. They’re not big enough. | O ayakkabıları giyemem. Yeterince büyük değiller. |
Güçlü sıfatlar ile yoğunlaştırıcılar
Güçlü sıfatlar şunlar olabilir:
very big | enormous, huge |
very small | tiny |
very clever | brilliant |
very bad | awful, terrible, disgusting, dreadful |
very sure | certain |
very good | excellent, perfect, ideal, wonderful, splendid |
very tasty | delicious |
Bu sıfatlarla normalde “very” kullanmıyoruz. very enormous veya very brilliant demiyoruz.
Güçlü sıfatlarla, normalde aşağıdaki gibi yoğunlaştırıcılar kullanırız:
absolutely | kesinlikle |
completely | tamamen |
exceptionally | istisnai olarak |
particularly | özellikle |
really | gerçekten |
quite | oldukça |
totally | tamamen |
utterly | tamamen |
Örnek cümleler
The film was absolutely awful. | Film kesinlikle berbattı. |
He was an exceptionally brilliant child. | Son derece zeki bir çocuktu. |
The food smelled really disgusting. | Yemek gerçekten iğrenç kokuyordu. |
Belirli sıfatlarla yoğunlaştırıcılar
Bazı yoğunlaştırıcılar sıfatın anlamına bağlı olarak belirli sıfatlarla birlikte kullanılır:
I’m afraid your wife is dangerously ill. | Korkarım karınız tehlikeli bir şekilde hasta. |
The engine was dangerously hot. | Motor tehlikeli derecede sıcaktı. |
The car was seriously damaged. | Araba ciddi hasar görmüştü. |
Fortunately none of the passengers was seriously hurt. | Neyse ki yolculardan hiçbiri ciddi şekilde yaralanmadı. |
Bazı yoğunlaştırıcılar belirli sıfatlarla birlikte kullanılır.
Örneğin, highly yoğunlaştırıcısını successful, intelligent, likely and unlikely sıfatlarıyla birlikte kullanırız:
He was highly intelligent. | Çok zekiydi. |
She’s a highly successful businesswoman. | Çok başarılı bir iş kadını. |
Fakat şunu demeyiz.
- We had a highly tasty
- That is a highly good
bitterly yoğunlaştırıcısını disappointed, unhappy and cold sıfatlarıyla birlikte kullanırız.
I was bitterly unhappy at school. | Okulda çok mutsuzdum. |
We were bitterly disappointed to lose the match. | Maçı kaybettiğimiz için büyük hayal kırıklığına uğradık. |
It can get bitterly cold in winter. | Kışın hava çok soğuk olabiliyor. |
Bu yoğunlaştırıcıların hangi isimlerle birlikte kullanıldığını bulmak için sözlüğünüzü kullanmanız gerekir.
Karşılaştırmalı ve üstünlük bildiren yoğunlaştırıcılar
Bu sözcükleri ve ifadeleri karşılaştırma sıfatlarıyla birlikte yoğunlaştırıcı olarak kullanırız:
much | a great deal |
far | a good deal |
a lot | a good bit |
quite a lot | a fair bit |
Examples;
He is much older than me. | O benden çok daha yaşlı. |
New York is a lot bigger than Boston. | New York, Boston’dan çok daha büyük. |
Bir ismin önünde karşılaştırma sıfatları ile yoğunlaştırıcı olarak much ve far kullanırız:
France is a much bigger country than Britain. | Fransa, İngiltere’den çok daha büyük bir ülke. |
He is a far better player than Ronaldo. | Ronaldo’dan çok daha iyi bir oyuncu. |
Üstünlük sıfatlarıyla birlikte yoğunlaştırıcı olarak easily ve by far kullanırız:
The blue whale is easily the biggest animal in the world. | Mavi balina dünyanın en büyük hayvanıdır. |
This car was by far the most expensive. | Bu araba açık ara en pahalısıydı. |
Karşılaştırmalı ve üstünlük bildiren yoğunlaştırıcılar
Yoğunlaştırıcı olarak sıfatlar
Bazı sıfatları isimlerle birlikte yoğunlaştırıcı olarak kullanırız:
- absolute
- complete
- total
- perfect
- real
- utter
Şunu deriz:
He’s a complete idiot. | O tam bir aptal. |
They were talking utter nonsense. | Saçma sapan konuşuyorlardı. |
Şunu demeyiz:
- The idiotwas complete.
- The nonsensethey were talking was utter.
Mitigators (Hafifleticiler)
Hafifleticiler, derece zarflarının alt kümeleridir, sıfatları ve zarfları değiştirerek yoğunluklarını azaltan, daha az aşırı veya güçlü görünmelerini sağlayan zarflar veya sıfatlardır.
Örnek;
- Rather
- Pretty
- Slightly
- Fairly
- A bit
- A little bit
- Just a bit
- Just a little bit
- A little.
Örnek cümle;
By the end of the day, we were rather tired.
The film wasn’t great, but it was quite exciting.
informal English: pretty
We had a pretty good time at the party.
quite
Normal sıfatla “quite” kullandığınızda sıfat daha az güçlü olur:
- The food was quite bad. (= Yemek kötüydü ama çok kötü değildi.)
- My nephew is quite clever. (= Yeğenim zekiydi ama çok değildir.)
Eğer güçlü bir sıfatla kullanırsanız kesinlikle anlamına gelir:
- The food was quite awful. (= Yemek kesinlikle berbattı.)
- As a child he was quite brilliant. (= Çocuk olarak kesinlikle zekiydi.)
Sıfat karşılaştırmalarında hafifleticiler (mitigators)
Örnek cümle;
- She’s a bit younger than I am.
- It takes two hours on the train but it is a little bit longer by road.
- This one is rather bigger.
11- Sonu -ing and -ed biten sıfatlar (boring, bored etc.)
Sıfatlar, isimleri tanımlayan veya değiştiren, bize onlar hakkında daha fazla bilgi veren kelimelerdir.
“-ed” ve “-ing” ile biten sıfatlar duyguları, hisleri ve özellikleri tanımlamak için kullanılır.
Bu iki sıfat türü arasındaki temel fark, tanımlamalarının odak noktasıdır:
- – “-ed” ile biten sıfatlar, birinin yaşadığı duyguları veya hisleri tanımlar.
- – “-ing” ile biten sıfatlar, genellikle başkalarında belirli bir duyguya neden olan bir ismin özelliğini veya niteliğini tanımlar.
Şimdi her bir türü inceleyelim:
Adjectives Ending in “-ed”:
“-ed” ile biten sıfatlar bir kişinin nasıl hissettiğini veya bir kişinin ya da şeyin durumunu tanımlar. Genellikle bir duyguyu veya bir şeyin neden olduğu bir tepkiyi belirtirler. İşte birkaç örnek:
Excited: Bir şey hakkında hevesli, istekli veya heyecan dolu hissetmek.
She was excited about her upcoming vacation. | Yaklaşan tatili için heyecanlıydı. |
Bored: Bir şeye karşı ilgisiz veya bağlılıktan yoksun hissetmek.
He felt bored during the long lecture. | Uzun ders boyunca sıkıldığını hissetti. |
Surprised: Beklenmedik bir şey karşısında şaşırmış veya hayrete düşmüş hissetmek.
I was surprised by the party they threw for me. | Benim için düzenledikleri parti beni çok şaşırttı. |
Interested: Merak veya bir şey hakkında daha fazla bilgi edinme arzusu göstermek.
She was interested in learning a new language. | Yeni bir dil öğrenmekle ilgileniyordu. |
Adjectives Ending in “-ing”:
“-ing” ile biten sıfatlar bir kişinin veya şeyin bir özelliğini veya niteliğini tanımlar. Genellikle bir kişide belirli bir his veya duyguya neyin neden olduğunu belirtirler. İşte bazı örnekler:
Exciting: Başkalarında heyecan veya ilgi uyandırma.
The roller coaster ride was very exciting. | Hız treni yolculuğu çok heyecan vericiydi. |
Boring: İlgi veya bağlılık eksikliğine neden olmak.
The movie turned out to be quite boring. | Film oldukça sıkıcı çıktı. |
Surprising: Beklenmedik olması nedeniyle hayret veya şaşkınlığa neden olmak.
The magician’s trick was truly surprising. | Sihirbazın numarası gerçekten şaşırtıcıydı. |
Interesting: Merak uyandırması veya ilgi çekici olması nedeniyle dikkati üzerinde tutması.
The book had an interesting plot. | Kitabın ilginç bir konusu vardı. |
Practice Sentences (Pratik cümleleri)
She was excited to try the exciting new ride at the amusement park. | Lunaparktaki heyecan verici yeni yolculuğu deneyeceği için heyecanlıydı. |
The lecture was so boring that some students felt bored and started dozing off. | Ders o kadar sıkıcıydı ki bazı öğrenciler sıkıldı ve uyuklamaya başladı. |
The surprising plot twist at the end of the movie left everyone feeling surprised. | Filmin sonundaki şaşırtıcı olay örgüsü herkesi şaşkına çevirdi. |
The museum had many interesting artifacts that kept visitors interested for hours. | Müzede ziyaretçilerin saatlerce ilgisini çeken pek çok ilginç eser vardı. |
Tavsiye yazı: İngilizce gramer kuralları
Bu yazılar da ilgini çekebilir;
İngilizce Participle clauses (cümlecik) nedir? (38 cümle örneği)
İngilizce have ve have got'ın 10 kullanımı
İngilizceden Türkçeye çeviri yapma yöntemleri (5 temel bilgi)
İngilizce: Dil bileşenleri. İngilizcenin yapısını oluşturan 5 Dil Bileşeni
2008’den beri pazarlama dalında çalışıyorum. 2014’ten beri markamuduru.com’da yazıyorum. İnanıyorum ki markalaşma adına ülkemizde inanılmaz bir potansiyel var ve markalaşmak ülkemizi fersah fersah ileri götürecek. Kendini yetiştirmiş marka müdürlerine de bu yüzden çokça ihtiyaç var. Ben de öğrendiklerimi, araştırdıklarımı, bildiklerimi burada paylaşıyorum. Daha fazla bilgi için Hakkımda sayfasını inceleyebilirsiniz.