22 İngilizce Öğrenme Yöntemi [Diğer yabancı diller için de geçerlidir]39 min read

Bu makalede ingilizce öğrenme yöntemlerini okuyacaksınız.

Dil öğreniminde 1900’lerden beri 10+ tane yaklaşım olduğunu ve gramer bazlı eğitimin 1940’larda tüm dünyada yavaş yavaş terkedildiğini biliyor muydunuz?

Maalesef biz hala yaygın şekilde gramer eğitimini ingilizce öğrenme yöntemi olarak kullanmaya devam ediyoruz.

İyi dil eğitimcileri ingilizce öğrenme yöntemi olarak gramer bazlı eğitimi bırakıp daha yeni yöntemler deniyorlar. Genellikle yaratıcı ve yenilikçi ingilizce öğrenme yöntemleri kullanıyorlar.

Öğrencilerinin ilgisini çekmek için sürekli yeni ingilizce öğrenme yöntemlerini ve araçlarını deniyorlar.

Maalesef hızlı bir ingilizce öğrenme yöntemi bulunmuyor. Beynin işleyişi ve hafıza ile ilgili her bulunan yeni bilgi, dil bilimciler için altın değerinde.

İngilizce öğrenme yöntemlerini ve yaklaşımlarını aşağıdaki şekilde de ayırabiliriz.

  • Yapısına göre dillere yaklaşan metodlar (e.g. grammar).
  • Hayatında belli fonksiyonları yerine getirmek için dili bir araç olarak gören metodlar (e.g. making a request, giving information or asking for information).
  • Interaktif yaklaşımlar: dili sosyal ilişkilerin devamı, hareketleri tanımlamak, pazarlık, müzakere gibi ihtiyaçları gidermek için araç olarak gören 1980’lerden beri daha dominant olan yöntemler.

İngilizce öğrenme yöntemi olarak kullanacağınız metodları şu şekilde kategorize edebiliriz.

Yapısal metodlar

  • Grammar–translation method (dilbilgisi ve çeviri)
  • Audio-lingual method (Cümle ve ses kalıpları)

Fonksiyonel metodlar

  • The oral approach (duruma göre kelime hazinesi)
  • Directed practice (hazır kalıp tekrarı)

Interaktif metodlar

  • Direct method (Günlük konuşma dili)
  • The series method (Sıralı ifadelerle öğrenme)
  • Communicative language teaching (öğrenci etkileşimi)
  • Language immersion (Yoğun maruz kalma)
  • Silent Way (Öğretmenden ziyade öğrenci etkileşimi)
  • Community language learning (öğrenci etkileşimi)
  • Suggestopedia (bilinçaltı öğrenme)
  • Natural approach (yoğun dinleme)
  • Total physical response (vücut dili desteği)
  • Dogme language teaching (öğretmen ve öğrenci arası diyalog)

Diğer Metodlar

  • Principled Eclectisism (karma)
  • Task-based language teaching (görev tamamlarken öğrenme)
  • Content and language integrated learning (bir konuyu ingilizce öğrenmek)
  • Functional-notional Approach (ihtiyaç alanına göre öğrenme)
  • The Test Teach Test Approach (öğret-test et-öğret)
  • Comprehension approach (anlama bazlı öğrenme)
  • The Lexical Approach (hazır kalıpları öğrenme)
  • Reading and storytelling (hikayeleştirme)

Son 100 yılda yabancı dil eğitim bilimcileri gerek bilimsel buluşlarla gerekse bir önceki yöntemin eksikliğine tepki olarak yeni yöntemler geliştirip uygulamışlar.

Her biri belli dönem hakim olmuş ve sonra çoğu terkedilmiş.

 

Yukarıdaki grafik, dil eğitimlerinin yıllara dağılımını harika bir şekilde özetlemiş. Son 150 yılda dil öğrenme yöntemleri şu şekilde evrilmiş.

  1. 1840-1940 arası gramer odaklı eğitim yaygın şekilde veriliyormuş.
  2. 1910-1930 arası direct method
  3. 1950-1970 arası audio lingualism
  4. 1970-1980 arası silent way
  5. 1970-1980 arası total physical response
  6. 1970-1980 arası community language learning
  7. 1975-1985 arası suggestopedia
  8. 1985-2010 arası communicative language teaching
  9. 2000-2020+arası natural approach
  10. 2000-2020+arası principled eclecticism

İngilizce öğrenme yöntemi olarak yukarıdaki yöntemlerin hepsini kullanabilirsiniz. Hepsini anlamanız ingilizce öğrenme yöntemi arayışınızda size yeni kapılar açacaktır.

Bu makalede 30 a yakın dil öğrenme yaklaşımından en sık kullanılan 20+ tanesine odaklanacağız.

* Not: Her sınıf, eğitimci ve öğrenci farklı olduğu için bu yaklaşımların hiçbirinin “en iyi” olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirtmekte fayda var.

Yapısal metodlar

1. Grammar-Çeviri yöntemi (1840-1940)

1840-1940 yılları arasında dil eğitiminde en popüler ve yaygın olarak kullanılan yöntemdi.

Bu yöntem o dönemde yaygın olarak kullanılmayan Latince dilinin öğrenimi için kullanıldı. Latince yaygın değildi, konuşan yoktu. Latinceyi konuşmaya gerek de yoktu. Sadece yazılı çeviri yapmak yeterliydi.

Dilin gramer kurallarını ve kelimeleri öğrenerek öğrencilerin Latin dili literatürünü incelemeleri sağlandı. Böylece öğrenciler Latinceyi kendi ana dillerine çevirebildiler.

Gramer-çeviri yöntemi, sadece okuma ve yazma odaklıydı. Konuşma öğrencilerde hep zayıf kalıyordu. Gramer eğitimi dili ve metni analiz etmeye yönelik çalışıyordu.

19. yüzyılda dil öğreniminin gereklerini yerine getiremeyeceği düşünüldüğünden yoğun bir şekilde eleştirildi.

Fakat hala tüm dünyada ingilizce öğrenme yöntemi olarak yaygın bir şekilde kullanılıyor. Ülkemiz de dahil Japonya’da bile ingilizce öğrenme yöntemi olarak gramer eğitimi kullanılıyor. Gramer cümlelerin kurulumu ve edat, bağlaç, zamir gibi konuşmanın öğelerini öğrenebileceğiniz çoğunukla yazılı bir eğitimdir.

Tavsiye yazı: İngilizce gramer kuralları, konuşmanın öğeleri

Tavsiye yazı: İngilizce cümle türleri ve kurulumu 

(*Not: Tüm metodları ingilizce ve Türkçe için kullanıyormuşuz gibi anlatıyorum. Başka diller içinde bu metodlar kullanılabilir.)

Eğitim içeriği

  • Gramer yapısı açıklamaları
  • Yoğun sözlük kullanımı
  • Örnek cümleler
  • Yeni yapıları anlamak için egzersizler
  • Sözcük testleri
  • Dilbilgisi kurallarını yazarak öğrenme

 

Tavsiye yazı: İngilizce hazır cümle kalıpları

 

Avantajları;

  • Tercüman olabilirsiniz.
  • Okuma ve yazma beceriniz gelişir.
  • Uzun kelime listelerini ve ayrıntılı gramer formatlarını ezberlersiniz.
  • Kelime hafızanız hızlı gelişir
  • İngilizce’den Türkçe’ye çeviriyle çalışırsınız.
  • Eğitimi genellikle Türkçe alırsınız.

 

Tavsiye yazı: İngilizce En Sık kullanılan ilk 5.000 kelime

 

 

Dezavantajları;

  • Konuşma becerileri yerine okuma ve yazma becerilerinize öncelik verirsiniz.
  • Akıcılık yerine doğruluğa odaklanırsınız.
  • Spontane iletişim becerisini geliştirmezsiniz.
  • Seçilen metnin bölümlerini okumak dışında pek konuşma antremanı yapmazsınız.

2. Dünya savaşında hükümetler anladı ki gramer metodu veya okuma metodu öğrencilere konuşma ve karşı tarafın dediklerini anlama becerisi vermiyordu. Bu açığı kapatmak için ABD daha sonrasında Audiolingual metodu geliştirdi. Fakat gramer yöntemi yine dünyada kullanılmaya devam ediyor.

2. Audiolingual method (1950-1970)

İşitsel-dilsel yöntem 1950’ler ve 1960’larda yaygın olarak kullanıldı ve vurgu, sözcüklerin anlaşılmasına değil, yaygın günlük diyaloglardaki yapıların ve kalıpların edinilmesine odaklandı (Richards ve Rodgers, 2001).

Tavsiye yazı: İngilizce günlük kalıplar

Bu yaklaşım aynı zamanda “Ordu Metodu” olarak da bilinir. İkinci Dünya Savaşı’ndaki olayların zirvesinde, askeri personelin Avrupa ve Asya’ya giderken müttefiklerin ve düşmanların dillerini öğrenmesi gerekiyordu. Böylece işitsel dil yöntemi olarak bilinen yeni bir yabancı dil öğrenme yöntemi keşfedildi.

Doğru telaffuz, dilbilgisi ve hızlı ve doğru cevap verme yeteneği ile sözlü becerilerin öğretilmesi işitsel dil yönteminin temel amacıdır. Okuma ve yazma becerileri öğretilebilir ancak sözlü becerilere bağlıdır (Richard ve Rodgers, 1986).

İngilizce öğrenme yöntemi olarak kullandığınızda amacınız öğrencinin devamlı tekrar ile kalıpları edinmesi hatta otomatikleşmesi olacaktır.

İngilizce öğrenme yöntemi olarak kullandığınızda derste Türkçe kullanmazsınız. İngilizce kullanırsınız. “Repeat after me” cümlesini en çok duyacağınız cümledir. Cümleyi parçalayarak tekrar ettirebilir ve tüm cümleyi en son tekrar ettirebilirsiniz.

Bir örnek;

  1. cleanist house
  2. cleanist house in town
  3. would you like to have cleanist house in town?

 

Mevcut çevrimiçi ingilizce öğrenme yöntem ve programlarının çoğu, işitsel-dilli dil öğretimi yaklaşımını yakından takip etmektedir. Daha eski bir ingilizce öğrenme yöntemi olmasına rağmen, uzaktan ve/veya tek başına dil öğrenimi için güzel bir seçenektir.

Bu ingilizce öğrenme yönteminde öğrencilerin, telaffuzları ve ritmi doğru bulana kadar öğretmenin sözlerini (yüz yüze veya bir dil laboratuvarında kulaklık aracılığıyla) tekrar etmelerini içerir. İyi çalışmalar eğitimci tarafından ödüllendirilir ve hatalar hızla ve nazikçe düzeltilir. Nihai hedef, doğru tekrarlar yoluyla dilsel konuşma alışkanlıklarının oluşturulmasıdır.

Konuşma pratikleri örnekleri;

  • Öğretmen: I ate the
  • Öğrenci: I ate the
  • Öğretmen: He bought the carfor half-price.
  • Öğrenci: He bought itfor half-price.
  • Öğretmen: Tell me not tosmoke so often.
  • Öğrenci: Don’tsmoke so often!

Aşağıdaki örnek, bir alıştırma oturumuna birden fazla türde alıştırmanın nasıl dahil edilebileceğini gösterir:

  • Öğretmen: There’s a cup on the table … repeat
  • Öğrenci: There’s a cup on the table
  • Öğretmen: Spoon
  • Öğrenci: There’s a spoon on the table
  • Öğretmen: Book
  • Öğrenci: There’s a book on the table
  • Öğretmen: On the chair
  • Öğrenci: There’s a book on the chair

 

Eğitim içeriği

  • Diyaloglardaki kalıplarla öğrenmeye başlanır
  • Diyalog, yabancı dilde, basit bir dil kullanılarak bir hikaye olarak sunulmalıdır.
  • Diyalogda yer alacak bazı yeni kelimelerin ve ifadelerin anlamı, jestler, görsel araçlar, eş anlamlılar vb. ile açıklanmalıdır. Buradaki fikir, hikayedeki içeriği öğretmektir.
  • Rol oynama gibi etkinlikler yapılır
  • İşitsel dillilik davranışçı psikoloji tabanlıdır ve dil pekiştirme ile öğretilir.
  • “Good!” gibi tek bir kelime. sırtı sıvazlama, sınıftan bir alkış, kağıdında bir yıldız, kullanılan pekiştireçlerden bazılarıdır.
  • Hatalar hızlı ama nazikçe düzeltilir.
  • Alıştırmalar otomatikleşmesi için olabildiğince hızlı planlanmalı.
  • Genellikle hedef dil kullanılarak yapılır.
  • İlk başta tüm konuşmanın normal hızda nasıl duyulduğunu anlamak için durmadan tek parçada diyalog tekrar edilebilir.

Avantajları

  • Öğrenciler telaffuzları ve ritmi doğru bulana kadar çalışırlar
  • Konuşma ve dinleme becerilerine öncelik verilir
  • Konuşma kalıplarını öğrenirsiniz.

Tavsiye yazı: İngilizce gölgeleme teknikleri

Dezavantajları

  • Dilbilgisi öğrenimi geride kalır
  • Kelime hazinesi öncelik değildir
  • 4 yetiye aynı anda hitap etmez
  • Öğretmenin domine ettiği bir eğitimdir.
  • Öğrencinin öğrenme üzerinde çok kontrolü yoktur

 

Dinlediğini anlama, ingilizce öğrenme yöntemlerinde en çok ihmal edilen şeydir. Genellikle konuşmanın temeli olarak değil, konuşmanın tesadüfi bir yönü olarak ele alınır. Kitaplar ve kurslar, dinlediğini anlamadaki ilerlemeyi değerlendirmek için testler içerir, ancak bu becerinin sistematik gelişimi için tasarlanmış özel öğrenme materyallerini nadiren içerir.

 

Fonksiyonel metodlar

 

3. Oral Approach (Sözlü yaklaşım)

Sözlü Yaklaşım veya Durumsal Dil Öğretimi, 1930’lar ve 1960’lar arasında İngiliz uygulamalı dilbilimciler tarafından geliştirilen bir yaklaşımdır.

Pek çok öğretmen tarafından bilinmemekle birlikte, 1980’lere kadar dil kurslarında büyük etkisi olmuştur.

Konuşma, yapılar ve bir dizi temel kelime ögesine odaklanma, dil öğretiminin temeli olarak görülmektedir. Bu, Fries gibi Amerikalı yapısalcıların görüşüne benzer bir görüştü. Ancak Durumsal Dil Öğretimi yaklaşımını farklı kılan, yapıların durumlarda sunulmasına yaptığı vurgudur.

Yaklaşımın ana özellikleri şunlardı:

  • Dil öğretimi konuşulan dille başlar. Materyal yazılı olarak sunulmadan önce sözlü olarak öğretilir.
  • Hedef dil, sınıfın dilidir.
  • Yeni dil noktaları duruma göre tanıtılır ve uygulanır.
  • Temel bir genel hizmet sözlüğünün kapsandığından emin olmak için kelime seçimi prosedürleri izlenir.
  • Dilbilgisi öğeleri, basit biçimlerin karmaşık biçimlerden önce öğretilmesi ilkesine göre derecelendirilir.
  • Yeterli bir sözcüksel ve dilbilgisel temel oluşturulduğunda okuma ve yazma tanıtılır.

 

Tipik bir ders

Durumsal Dil Öğretimi’ne göre, bir ders

  1. Vurgu ve tonlama alıştırması ile başlar,
  2. Ardından revizyon ve yeni materyallerin (esas olarak yapılar veya kelime dağarcığı) sunumu yapılır.
  3. Öğretmen daha sonra sözlü uygulamaya ve sunulan öğelerin alıştırmasına geçer.
  4. Son olarak, ders okuma etkinliği veya yazılı alıştırmalarla sona erer.

Tavsiye yazı: İngilizce intonation (tonlama) kuralları

Tavsiye yazı: İngilizce kelime öğrenme yöntemleri

Tavsiye yazı: İngilizce Reading (okuma) yapma teknikleri

 

4. Directed practice

Bu ingilizce öğrenme yönteminde öğrenciler hazır kalıpları tekrar ederler. Bu metod ABD diplomatik kurslarında kullanıldı. Kısa zamanda dilin kelime-öbeği kitapçığı tarzı bir bilgi sağlar. Bu sınırlar içinde öğrencilerin kullanımı sınırlı ama doğrudur. Bunun yanında öğrencilerin söyleyeceği şeydeki seçimleri sınırlıdır.

Tavsiye yazı: Günlük konuşma kalıpları

 

Interaktif metodlar

 

5. The Direct Method (1910-1930)

Bu ingilizce öğrenme yöntemi, dilbilgisi-çeviri metoduna tepki olarak çıkmıştır. Bu yöntem ingilizce öğrenenlerin doğrudan İngilizce düşünmeleri gerektiği varsayımına dayanıyordu. Yazılı formdan ziyade, konuşulan dile ve sözlü becerilerin geliştirilmesine vurgu yapılıyor ve eğitimde öğrencinin ana dili kullanılmıyor.

Dilbilgisi açıkça öğretilmiyor, ancak öğrenciler tarafından konuşulan dile tekrar tekrar maruz kalma yoluyla tümevarım yoluyla öğreniliyor.

Direct metodu ingilizce öğrenme yöntemi olarak kullandığınızda tüm eğitim ingilizce ile gerçekleşiyor ve sizi ingilizce düşünmeye ve konuşmaya zorluyor. Sınıfta kendi ana dilininiz hiç kullanmıyorsunuz!

Sonuç olarak, siz dili pratik yaparak ve ona maruz kalmanızı artırarak temel dilbilgisi kavramlarını geliştiriyorsunuz.

Öğrencilerin amacı, deneyim ve dil arasındaki bağlantıları geliştirmek.

Eğitim içeriği;

  • Yüksek sesle okuma
  • 5-10 kez tekrar etme
  • Doğru telafuzu yakalama
  • Günlük kelime hazinesi
  • Diyalog alıştırması
  • Öğrencinin kendi kendini düzeltmesi
  • Kelime-resim ilişkilendirme
  • Soru-cevap kalıpları

Tavsiye yazı: İngilizce ilk 300 kelime

 

Avantajları

  • Dinlemek ve daha aşina olmak için birçok kelime öbeği
  • Ezberlenecek kelime listesi yok
  • Akıcı konuşma

Dezavantajları

  • Gramer alıştırmaları yok
  • Yazılı cümlelerin analizi yok

Tavsiye yazı: İngilizce telafuz kuralları

 

Doğrudan yöntem aşağıdaki nedenlerle eleştirildi:

  • Doğrudan yöntem ingilizce öğrenme yöntemi olarak özel dil okullarında başarılıdır çünkü bu yöntem sadece tüm öğrencilerin bireysel ilgi görebileceği küçük sınıflarda uygulanabilir.
  • Doğrudan yöntemde öğretmenler, öğrencilerin anadilini onlardan uzak tutma konusunda aşırı derecede başarılı olmak zorundalar.
  • Doğrudan yöntem, öğrencilerin ikinci dilde sözlü iletişim kurmasını ve aynı zamanda telaffuz ve aksanın da anadili konuşanlar gibi olmasını talep eder, bu nedenle dil okulunun anadili İngilizce olan kişileri işe almasına ihtiyaç vardır, bu da aslında çok pahalı olabilir.
  • Doğrudan yöntemin başarısı, yöntemden çok öğretmenin becerilerine ve kişiliğine bağlıdır. (Richards ve Rodgers, 1986).

 

6. The series method

Series metodunun oldukça bilindik bir çıkış hikayesi var. Hikayesi şöyle;ingilizce öğrenme yöntem

19. yüzyılda François Gouin Almanca öğrenmek için Hamburg’a gitti. Latince öğretmeni olarak edindiği deneyime dayanarak, bunu yapmanın en iyi yolunun bir Almanca gramer kitabını ve 248 düzensiz fiil tablosunu ezberlemek olduğunu düşündü.

Ancak yeni dil becerilerini test etmek için akademiye gittiğinde hiçbir şey anlayamadığını öğrenince hayal kırıklığına uğradı.

Tekrar deneyerek, dilin 800 kök kelimesini benzer şekilde ezberledi, dilbilgisi ve fiil formlarını yeniden ezberledi.

Ancak sonuçlar aynıydı.

Bu süre zarfında kendisini etrafındaki insanlardan izole etmişti, bu yüzden etrafındaki Almanları dinleyerek, taklit ederek ve konuşarak öğrenmeye çalıştı, ancak dikkatlice kurduğu cümlelerin anadili Almanca olan kişilerin gülmesine neden olduğunu gördü.

Yine, daha klasik bir yaklaşım, çeviri ve hatta sözlüğün tamamını ezberlemeyi denedi, ancak yine olmadı.

Çocukların ana dillerini nasıl öğrendiklerini düşünmeye başladı. Bir görev veya etkinlikle ilgili bir dizi bağlantılı cümleyi çeviri olmadan doğrudan öğretmek için Seri Yöntemini geliştirdi (Brown & Lee, 2015)

Fransızca konuşmayı öğrenen üç yaşındaki yeğeni ona ilham verdi. Gouin, çocuğun dünyadaki her şeyi merak ettiğini fark etti ve deneyimlerini paylaşmaktan keyif aldı.

Gouin, dil öğreniminin, kişinin deneyimlediklerini temsil etmek için dili kullanarak algıları kavramlara dönüştürme meselesi olduğuna karar verdi.

Dil, keyfi bir kurallar dizisi değil, dünyayı kendi kendine düşünmenin ve temsil etmenin bir yoludur. Bu bir koşullandırma süreci değil, öğrencinin algılarını dilbilimsel kavramlar halinde aktif olarak organize ettiği bir süreçtir.

Seri yöntemi, deneyimlerin doğrudan hedef dile bağlı olduğu doğrudan yöntemin bir çeşididir. Gouin’in 20. yüzyılın psikolinguistik teorisinden önce gelmesinin üç nedeni vardır.

  • İlk olarak, Gouin’e göre deneyimin kelimelere aktarılması dilin anlaşılmasını kolaylaştıracaktır.
  • İkinci olarak, Gouin çocukların kavramları zaman içinde düzenlediklerini ve bir kavramlar dizisini aynı sırada ilişkilendirdiklerini fark etti.
  • Son olarak, Gouin, cümle serileri karıştırılırsa, ezberlemelerinin neredeyse imkansız hale geldiğini buldu.

Gouin bazı şeyler keşfetti

  • Bir sırayla sunulmasalar bile, insanların olayları mantıklı bir sırayla ezberleyeceğini buldu.
  • Gouin, “kuluçka” adı verilen ikinci bir hafıza anlayışı keşfetti. Dilsel kavramların hafızaya yerleşmesi zaman alır. Öğrenci, yeni kavramları sunuştan sonra, onlara hakim olmak için düşünerek veya konuşarak sık sık kullanmalıdır.
  • Son önemli gözlemi, dilin en önemli bileşen olarak fiil ile cümlelerde öğrenilmesiydi.

Gouin bir diziyi iki sütun halinde yazardı: biri tam cümleleri, diğeri ise yalnızca fiili içeren. Yalnızca fiil öğeleri görünürken, öğrencilerin eylemlerin sırasını en fazla yirmi beş cümleden oluşan tam cümlelerde okumasını sağlardı.

Başka bir alıştırma, öğretmene bir sonraki adımda ne yapacağını sorarak bir dizi cümle istemesini sağlamaktı.

Gouin, dilin kurallara tabi olduğuna inanırken, açıkça öğretilmesi gerektiğine inanmadı.

Amacı herşeyin bir bağamda öğrenilmesini sağlamak.

Avantajları

  • Konuşulan ikinci dili nasıl konuşacağınızı ve anlayacağınızı öğrenmeye odaklanır
  • Dili gerçeğe bağlamaya vurgu yapar.
  • Doğal dil edinimini taklit etmeye çalışır.

Dezavantajları

  • Cümle dizileri doğal olmayabilir.
  • Önemli beceri ve akıcılığa sahip bir eğitmen gerektirir.

Öğretmen, belirli bir bağlamda gerçekleşen mantıklı bir eylem dizisini tanımlayan nispeten kısa altı ila sekiz ifadeden oluşan bir dizi sunar.

  • hediye almak
  • yemek pişirmek
  • pasta yapmak
  • telefon görüşmesi yapmak
  • e-posta göndermek gibi

İfadeler somut eylem fiilleri içerir ve aynı zaman ve aynı kişiyi kullanır. Öğretmen önce ifadeleri sözlü olarak sınıfa sunar ve bunlara ilgili eylemlerin tiyatrosu ile eşlik eder. Sınıf önce eylemleri yaparak yanıt verir ve ardından eylemleri gerçekleştirirken kelimeleri söyleyerek yanıt verir. Sınıf önce grup olarak, sonra bireysel olarak konuşur.

Bir Gouin Serisine Örnek:

I walk toward the door. I draw near to the door. I draw nearer to the door. I get to the door. I stop at the door

Sınıfa gitmek

  • Kitabımı çantama koydum.
  • Sınıfa yürüyorum.
  • Sınıfa giriyorum
  • Oturuyorum
  • Kitabımı çıkarıyorum.
  • Kitabımı masaya koydum.
  • Kitabı açıyorum.

7. The Silent Way (1970-1980)

Bu ingilizce öğrenme yönteminde, öğretmenlerin sınıfta mümkün olduğunca sessiz olmaları, ancak öğretmenin öğrencileri dili konuşmaya ve kullanmaya teşvik etmesi gerektiği görüşüne dayanmaktadır. Bu yöntemin en önemli özelliği, dil öğretiminde kullanılan renkli çizelgeler ve renkli çubuklar gibi unsurlarıdır (Richards ve Rodgers, 2001).

Caleb Gattegno tarafından önerilen dil öğrenme yöntemidir.

Öğretmenin aslında pek bir şey söylemediği bir dil sınıfını hayal etmek belki zor olabilir, ancak bu yaklaşımın merkezindeki ilke budur. Bu ingilizce öğrenme yöntemi kasıtlı olarak odağı öğretmenin öğretmesinden öğrencinin öğrenmesine kaydırır.

Bu “alternatif” ingilizce öğrenme yönteminin savunucuları, çok fazla öğretmenin bazen öğrenmenin önüne geçebileceğine inanırlar. Öğrencilerin, öğretmenin söylediklerini basitçe tekrarlamak yerine keşfettiklerinde en iyi öğrendikleri iddia edilir.

Peki insan sessizce nasıl öğretir?

Yaygın olarak kullanılan bir destek seçeneği, Cuisenaire Çubuklarıdır—farklı renk ve uzunluklarda çubuklar. Örneğin bir İngilizce dersinde herhangi bir kamış alıp “rod” diyebilirsiniz. Başka bir tane seçin, üzerine gelin ve “çubuk” deyin. Öğrenciler “çubuk” un önlerindeki nesnelere atıfta bulunduğunu anlayana kadar tekrar etmeye devam edin.

Sonra yeşil bir tane seçin ve “yeşil çubuk” deyin. Sözcük ekonomisiyle yeşil başka bir şeye işaret edin ve “yeşil” deyin. Öğrenciler “yeşilin” rengi ifade ettiğini anlayana kadar tekrar etmeye devam edin.

Öğrencilere, öğrenilmesi gereken materyalleri içeren çözmeleri için bazı problemler verilerek öğrenmeleri kolaylaştırılır.

Bu şekilde öğrencileri daha bağımsız olmaya ve ingilizceyi kendileri keşfetmeye teşvik eder.

Bu ingilizce öğrenme yönteminde mümkün olduğunca az konuştuğunuz için öğrencilerinizle iletişim kurmak için çok sayıda jest ve yüz ifadesi kullanmanız gerekir.

Öğretmenler iletişim kurmak için mümkün olan en geniş jest ve yüz ifadelerini kullanmalıdır.

Ayrıca sahne kullanabilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=xqLzbLCpack

8. Total Physical Response (1970-1980)

San Jose Eyalet Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan James J. Asher, 1960’ların sonlarında ikinci dillerin öğrenilmesine yardımcı olmak için Toplam Fiziksel Tepki yöntemini geliştirdi. (Richards ve Rodgers, 2001).

Toplam Fiziksel Tepkide (TPR) öğretmen öğrencilere yönergeler verir ve öğrenciler tüm vücut tepkilerini kullanarak yönergeleri takip eder.

Toplam Fiziksel Tepki, jestlerin, eylemlerin ve hareketlerin dil ediniminde hayati bir rol oynadığı bir dil öğretimi yaklaşımıdır.

Bazen Türkçe’de bile kelime aklımıza gelmez ama mimikler ile onu ifade ederiz. Elimizle kendimize yelpaze yaptığımızda “it’s hot” demek istiyoruzdur veya esnediğimizde “i am sleepy” demek isteriz. “üç tane” derken 3 parmağımızı da gösteririz. Yani kelimeler veya ifadelerle beraber mimikleri ve tonlamayı da öğrenmemiz gerekir.

Çocukken yetişkinlerin sana

  • “topu yakala”,
  • “bebeğini al” veya
  • “ağzını aç”

gibi şeyler söylediğini hatırlıyor musun? Eh, TPR eski güzel günlere geri dönüyor.

Bir ingilizce öğrenme yöntemi olarak TPR kullanıldığında, öğrencileriniz hareketi gördüklerinde ve kendileri hareket ettiklerinde, beyinlerinin daha verimli dil edinimi için daha fazla sinirsel bağlantı oluşturduğuna inanır. Bu nedenle bu ingilizce öğrenme yönteminde öğrencilerden

  • oturmaları
  • ayağa kalkmaları
  • saati göstermeleri veya
  • sınıfın önüne doğru yürümeleri

istenebilir.

Örneğin, “zıplamanın” nasıl göründüğünü birkaç kez gösterdikten sonra, öğrencilerden eylemi kendilerinin gerçekleştirmelerini isteyeceksiniz. Bu “zıplama” kelimesini o kadar akılda kalıcı hale getirecek ki, unutması çok zor olacak.

Öğrenciler geliştikçe, bu tür talimatlar ek elementlerle daha detaylı hale gelebilir, örneğin;

  • zarflar (örn. hızlı konuşun),
  • sıfatlar (örn. kırmızı kazağınızı giyin) ve
  • edatlar (örn. öğretmenin önünde oturun)

 

TPR en çok yeni başlayanlar için kullanışlı bir ingilizce öğrenme yöntemidir.

 

Bu ingilizce öğrenme yönteminin bir diğer ayağı da, bir dil öğrenmenin stressiz olması gerektiğidir.

Asher’e (1977) göre, “TPR, insan beyninin, sağırların işaret dili de dahil olmak üzere, yeryüzündeki herhangi bir doğal dili elde etmek için biyolojik bir programa sahip olduğu öncülüne dayanmaktadır.”

Bir bebeğin dil öğrenme sürecini gözlemlersek bu süreci görebiliriz. Ebeveynler ve çocuk arasındaki iletişim hem sözlü hem de fiziksel yönlerden oluşur.

Çocukken ana dilinizi öğrendiğinizde, sadece kelimeleri dinlemezsiniz. Ebeveynlerinizi, sözlerinin ne anlama geldiğini öğrenmek için ipuçları için izlersiniz. Dili anlamaya başladığınızda hemen kendi sözlerinizle cevap vermiyorsunuz. Doğru kelimeleri öğrenene kadar genellikle önce eylemlerle yanıt verirsiniz.

Bunun bir örneği, bir annenin küçük çocuğundan en sevdiği oyuncağını almasını istemesidir. Çocuk “Tamam anne, alırım!” diye cevap vermez. Ama kalkar alır. Bu, çocuk konuşmaya başlayana kadar aylarca devam eder. Bu süre zarfında çocuk henüz konuşamaz, ancak tüm dili içselleştirir. Sonunda, çocuk dili öğrendiğinde, yeniden üretmeye başlayabilir. TPR, sınıfta bu etkiyi taklit etmeyi amaçlar.

Ne zaman TPR kullanmalıyım?

  • TPR birçok şeyi öğretmek ve uygulamak için kullanılabilir.
  • Eylemlerle bağlantılı kelime dağarcığı (gülümseme, kesme, baş ağrısı, kıpırdama)
  • Geçmiş/şimdi/gelecek zamanları ve sürekli yönleri (Her sabah dişlerimi temizlerim, yatağımı yaparım, kahvaltı yaparım)
  • Sınıf dili (Kitaplarınızı açın)
  • Emirler/Talimatlar (Ayağa kalk, gözlerini kapat)
  • Hikaye anlatımı
  • Her türlü öğretim durumuna uyarlanabilir, sadece hayal gücünüzü kullanmanız yeterli!

 

Sınıfta niye TPR kullanmalıyım?

  • Çok eğlencelidir, öğrenciler bundan zevk alır ve sınıfta gerçek bir heyecan yaratabilir. Tempoyu ve ruh halini yükseltir.
  • Çok akılda kalıcıdır. Öğrencilerin cümleleri veya kelimeleri hatırlamalarına gerçekten yardımcı olur.
  • Büyük veya küçük sınıflarda ingilizce öğrenme yöntemi olarak TPR kullanılabilir. Öncülük etmeye hazır olduğunuz sürece, kaç öğrenciniz olduğu önemli değil, öğrenciler takip edecektir.
  • Karma yetenek sınıflarıyla iyi çalışır. Fiziksel eylemler, tüm öğrencilerin hedef dili anlayabilmesi ve kullanabilmesi için anlamı etkili bir şekilde karşılamaktadır.
  • Çok fazla hazırlık ve malzeme gerektirmeyen bir ingilizce öğrenme yöntemi Ne yapmak istediğiniz konusunda net olduğunuz sürece (önceden bir prova yardımcı olabilir), hazırlanmak çok zaman almaz.
  • Gençler ve genç öğrenciler üzerinde çok etkilidir.
  • Hem sol hem de sağ beyinle öğrenmeyi içerir.

https://www.youtube.com/watch?v=_iQmQNZJJlE

9. Community Language Learning (1970-1980)

Bu ingilizce öğrenme yönteminde, öğrenciler bir topluluk olarak çalışırlar – birlikte öğrenirler ve dersleri tartışırlar. Bir öğretmen olarak rolünüz, onları açılmaya, tartışmaya katılmaya ve tüm sürece katkıda bulunmaya teşvik etmektir.

İşte yenilikçi bir CLL sınıfında olabilecekler:

  • Öğrenciler bir daire içinde otururlar.
  • Yaklaşım öğrenci odaklı olduğundan, gün için belirlenmiş bir ders yoktur.
  • Öğrenciler ne hakkında konuşmak istediklerine karar verirler.
  • Birisi, “Beyler, neden hava durumu hakkında konuşmuyoruz?” diyebilir.
  • Bu öğrenci daha sonra (dairenin dışında duran) öğretmene döner ve ifadesinin çevirisini ister.
  • Kolaylaştırıcı olarak görev yapan öğretmen, çeviriyi ona verecek ve yüksek sesle söylemesini isteyecektir.
  • Aynı zamanda telaffuzuna rehberlik edecektir.
  • Öğretmeni ve öğrenciyi dinleyen sınıf, etkileşimden zaten öğreniyor.

Öğretmen, ilk öğrencinin telaffuzları doğru yaptığından emin olduğunda, ifadesini gruba tekrar iletir. (Konuşmanın ilk satırını kaydetmek için hazır bekleyen bir kayıt cihazı vardır.)

Ondan sonra başka bir öğrenci araya girerek “Bugün üç kat giymek zorunda kaldım” diyebilir. Daha sonra yardım için öğretmene döner. İşlem, tüm konuşma kayıt cihazına kaydedilene kadar tekrarlanır.

Bu konuşma daha sonra dilbilgisi, kelime bilgisi ve konu ile ilgili içerik içeren dil dersleri için kopyalanır ve çıkarılır.

https://www.youtube.com/watch?v=tx_we_P3Pic

10. Suggestopedia Language Learning Method (1975-1985)

Bu ingilizce öğrenme yöntemi 1970’lerde psikoterapist Georgi Lozanov tarafından geliştirilmiştir. Olumlu telkin yöntemi olarak da bilinir, ancak daha sonra suggestopedia olarak bilinir hale geldi.

Yaklaşım, öğrenmede telkin gücüne dayanıyordu; olumlu telkin, öğrenciyi daha açık hale getirecek ve dolayısıyla öğrenmeyi teşvik edecekti. Lozanov, rahat ama odaklanmış bir ortamın öğrenme için en uygun durum olduğunu savunuyor.

Öğrencide bu rahat durumu yaratmak ve olumlu telkinleri teşvik etmek için şunardan yararlanır.

  • telkin
  • müzik
  • rahat ve rahatlatıcı bir ortam
  • öğretmen ve öğrenci arasındaki ebeveyn-çocuk ilişkisine benzer bir ilişki

Özellikle müzik, bu ingilizce öğrenme yönteminin merkezindedir. Diğer ingilizce öğrenme yöntemlerinden farklı olarak, dil teorisi ve dil öğelerinin sunulduğu açık bir düzen yoktur.

Bu ingilizce öğrenme yönteminde öğrencilerin kendilerini rahat hissetmelerini sağlamak için fiziksel ortam ve iyi bir sınıf atmosferi kullanmanın yanı sıra, bu ingilizce öğrenme yönteminin başlıca noktalarından bazıları şunlardır:

  • Öğretmenin yeni dilbilgisi ve kelimeleri tanıttığı yer.
  • Öğretmenin bir metni okuduğu ve öğrencilerin arka planda müzik eşliğinde takip ettiği oturumlar. Bu hem aktif hem de pasif olabilir.
  • Öğrencilerin öğrendiklerini dramalar, şarkılar veya oyunlarla tamamladıkları detaylandırma.
  • Öğretmenin yeni şeyleri eğlenceli bir şekilde tanıttığı giriş.
  • Öğrencilerin düzeltme veya kesinti olmaksızın konuştuğu ve etkileşimde bulunduğu üretim.

Klasik örneklerden biri şu olabilir;

Önce enstrumental bir müziğin açık bir ortamda rahatlamış öğrencilere kısa bir hikaye anlatıp aynı zamanda kendi üzerinde veya eşyalarla göstererek tiyotrosunu yapılıyor. Ardından müziği kapatıp tiyatro yapmayıp düz metin şeklinde okuyor. Öğrenciler ne kadar hatırladıklarını anlatıyorlar.

https://www.youtube.com/watch?v=3rkrvRlty5M

11. Communicative language teaching (CLT) (1985-2010)

İletişimsel dil öğretimi aslında ezbere odaklanan işitsel-dilsel yöntemin karşıtı olarak geliştirilmiştir. İletişimsel dil öğretimi, gerçek yaşam durumlarında öğrenenlerde iletişim yeteneğini geliştirmeye odaklanır. Bu ingilizce öğrenme yöntemi doğruluktan çok anlama odaklanır. (Richards ve Rodgers, 2001).

“Bir dilde cümle kurma kurallarına hakim olunabilir ve yine de dili anlamlı iletişim için kullanmakta çok başarılı olamayabilirsiniz.”

(Richards 2006)

Daha önce, yabancı dil öğretimi, aslında öğrencilerin iletişim ve etkileşim becerilerini geliştirmeye odaklanmak yerine, ağırlıklı olarak dilbilgisi yeterliliğine vurgu yapıyordu.

Bir fiilin çekiminin tüm farklı yollarını biliyorlarsa, ancak tutarlı bir mesaj iletemiyorlarsa, öğrencilerinizden herhangi biri ne işe yarar?

Etkileşimli etkinlikler bu ingilizce öğrenme yönteminin ayırt edici özelliğidir. Öğretmen olarak sizin sorumluluğunuz, öğrencilere mümkün olduğunca anlamlı iletişim kurma ve alma fırsatı vermektir.

Örneğin, ingilizceyi kullanarak öğrencilerin kendilerini tanıtmalarını, hobilerini paylaşmalarını sağlayabilirsiniz. Sadece dili sunmak yerine, onlara yalnızca ingilizceyi kullanarak gerçekleştirilebilecek bir görev veriyorsunuz.

Bir konserin tanıtımını yapan bir poster veya bir alışveriş merkezindeki büyük bir indirimle ilgili bir el ilanı, öğrenmek için verimli bir zemin olabilir.

Bir “göster ve anlat” turunda paylaşılan ifadelerle ders kitaplarında bulunan ifadeler arasındaki fark, birincisinin öğrencileriniz için çok daha anlamlı olmasıdır. Amaca yöneliktirler ve bağlam içindedirler – bir dilbilgisi kuralını göstermek için kullanılan uyumsuz cümleler listesi değil.

İletişimsel Yaklaşımda, öğrenciler ingilizceyi anadili İngilizce olan kişilerin deneyimlediği şekilde yaşarlar.

Bu yaklaşım muhtemelen şu anda küresel olarak İngilizce öğretimi için en popüler ingilizce öğrenme yöntemidir.

Gerçek dünyada iletişimde dil becerilerini kullanmayı öğrenebilmeleri için çeşitli gerçek yaşam durumlarına sokan eğitimciler, doğruluktan ziyade iletişimin akıcılığına odaklanma eğilimindedir ve dersler teorik olmaktan çok uygulamalıdır.

Teknikler genellikle bir dizi başka yaklaşımdan ödünç alınan tekniklerle oluşmuş eklektik bir karışımdır. Bu nedenle, genellikle sağlam teorik temellerin eksikliği nedeniyle eleştirilir.

https://www.youtube.com/watch?v=3kRT-rsKxn4

12. The Natural approach (1985-2020+)

1977’de Tracey Terrell, Stephen Krashen’in dil edinimi teorisinden etkilenerek dil öğretiminin doğalyaklaşımını önerdi. Doğal yaklaşım, dilin ana işlevi olarak iletişime odaklanır. Bu ya

klaşımda dil, bir mesajı ve bilgiyi iletme aracı olarak kabul edilir. (Richards ve Rodgers, 2001).

Doğal Yaklaşım, tekniklerini çocuklar tarafından dilin doğal olarak nasıl öğrenildiğinden alan bir ingilizce öğrenme yöntemidir. Bu süreç daha sonra yetişkinlere ikinci bir dil öğretmek için uygulanıyor.

Bebeklerin tek bir anlaşılır kelime söylemediği bir “sessiz dönem” olduğu gibi, Doğal Yaklaşım da öğrencilere dili basitçe dinlemeleri ve özümsemeleri için zaman tanır.

Doğal yaklaşıma göre dil öğrenilmez edinilir. Dil öğrenmek klasik anlamda yapılar, ders kitapları, kaynaklar ve dil bilgisi kurallarını ve kelime listelerini ezberlemeyi gerektirir. Oysa bir dil edinme, öğrencilerin hedef dillerinin tekrarı, düzeltilmesi ve hatırlanması için içine çeken bir ortam yaratmayı gerektirir.

Bu ingilizce öğrenme yönteminde bazı noktalar çok vurgulanır.

  • Kaygısız bir ortam gerekir
  • Anlaşılır bir bilgi ile aktarmak gerekir. (comprehensible input)
  • İkinci dil, mesajları anlayınca öğrenilir. İnsanlar mesajları anlayınca öğrenebiliyor. Bilinçsizce dinlenen ses kayıtları anlaşılmadığı sürece verimsiz bir süreç oluşturuyor.
  • Konuşmak birinci öncelik değildir. Dinlediğini anlamak önceliklidir. Bu nedenle, sürecin başlarında öğrencilerin hiç konuşmasına gerek yoktur.
  • Tıpkı bebekler gibi gözlemlemek, durumu okumak, kelimelerin anlamlarını tahmin etmek, hata yapmak ve kendini düzeltmek zorundalar!
  • Verilen dersler, yabancı dildeki mesajları anlamaya odaklanır ve hata düzeltme, detaylandırma veya dilbilgisi kurallarının bilinçli olarak öğrenilmesine çok az önem verir.
  • Doğru telaffuz edilen kelimeleri ve cümleleri üretmek, öğrenme eğrisinde daha sonra gelir.

Diğer ingilizce öğrenme yöntemlerinde öğretmenler, öğrencilere tahtaya yazılan kelimelerin koro telaffuzunda rehberlik ederken, Doğal Yaklaşım, öğretmenin bir topu sektirmesini ve tekrar tekrar “top” demesini sağlar. Ayrıca onlara farklı türde “topların” resimlerini gösterir. Sınıfa nesneyle oyun oynatır. Ya da nesneyi saklar ve “topu bul!” der.

Doğal Yaklaşım, öğrencilerin etkinlikte kendilerini ne kadar çok kaybederlerse, dile hakim olmalarının da o kadar iyi olacağına inanır.

Bu yaklaşım, maruz bırakma yoluyla iletişim ve öğretime odaklanarak doğal dil öğrenimini taklit etmeyi amaçlar. Resmi dilbilgisi eğitiminin önemini azaltır. Bunun yerine eğitmenler, stressiz bir ortam yaratmaya ve öğrencilerden zorla dil üretilmesinden kaçınmaya odaklanır.

Öğretmenler ayrıca öğrenci hatalarını açıkça düzeltmezler. Amaç, öğrenci kaygısını azaltmak ve onları ikinci dile kendiliğinden katılmaya teşvik etmektir.

Doğal yaklaşımda yaygın olarak kullanılan sınıf prosedürleri;

  • problem çözme etkinlikleri
  • öğrenme oyunları
  • öğrencilerin kendi fikirlerini içeren görevler

Dili öğrenmek yerine dile maruz kalmanızı sağlayacak kendi kendinize kullanacağınız materyaller;

  • ilgi alanınızdaki video bloglar
  • ilgi alanınızdaki araştırmalarınız
  • sevdiğiniz filmler
  • ingilizce bloglar

 

* Cümleler uzun, karmaşık ve zor gelirse diye önce çocuk kitaplarından başlayabilirsiniz.

 

Doğal Yaklaşım ve İletişimsel Yaklaşım ortak bir teorik ve felsefi temeli paylaşır. İngilizce öğrenme yöntemi olarak kullanabileceğiniz Doğal Yaklaşım aşağıdaki hipotezlere dayanmaktadır:

  • Yetişkinler, örtük, bilinçaltı öğrenme yoluyla, ilk dillerini öğrendikleri kadar ikinci bir dili de “edinebilirler”. Bir dilin bilinçli, açık, biçimsel dil bilgisi, farklı ve çoğu zaman gerekli olmayan bir süreçtir.
  • İkinci dili öğrenenler formları tahmin edilebilir bir sırayla alırlar. Bu düzen, birinci dilde gramer ve sözdizimsel yapılarla paraleldir.
  • İkinci dildeki akıcılık, edinme sürecinden gelir. Öğrenme, kafanızda bir editör ve takip sistemi oluşturur. Yani akıp gelen bilgiyi edit etme veya düzenleme becerisi kazandırır.
  • Özgüvenli kişiler ikinci dili daha kolay alıyor. Öz güvenli kişiler daha düşük endişe ve kaygı durumu yaşadığı için dil edinimi daha kolay oluyor.
  • Kişide dil edinimini engelleyecek bir mental blok varsa edinim yavaşlar. Rahatlaması ve dirençsiz olması gerekir.
  • Deneyim doğası gereği metinseldir ve ikinci dil öğretim materyalleri, sağlam dilsel analizle birlikte iyi hikaye yazma ilkelerini bir araya getirdiklerinde daha başarılıdır.
  • Söylemin bir tür “bilişsel momentumu” vardır. Doğru beklentilerin etkinleştirilmesi, metinsel yapıların işlenmesini geliştirecektir. Sonuç olarak, ikinci dil öğrenenlere, söylemi tahmin edilebilir kılan bir tür anadili konuşan “sezgi” geliştirmeleri için rehberlik edilmelidir.

Prosedür

Doğal Yaklaşımın çeşitli yöntem kaynaklarından teknik ve etkinlikleri benimsediğini görebilirsiniz.

Doğal Yaklaşımın prosedürel yönlerini göstermek için, hedef dilde yanıt üretimi veya asgari yanıtlar gerektirmeden, anlaşılır girdi sağlamak için bu tür etkinliklerin Doğal Yaklaşım sınıfında nasıl kullanılacağına dair örnekler göreceksiniz.

  1. TPR komutlarıyla başlayın. İlk başta komutlar oldukça basittir:
  • “Ayağa kalk. Arkanı dön. Sağ elini kaldır.”
  1. Vücut bölümlerinin adlarını öğretmek ve sayıları ve sırayı tanıtmak için TPR’yi kullanın.
  • “Sağ elinizi başınızın üzerine koyun, iki elinizi omzunuza koyun, önce burnunuza dokunun, sonra ayağa kalkın ve üç kez sağa dönün” vb.
  1. Komutlara sınıf terimlerini ve donanımları tanıtın.
  • “Bir kalem al ve kitabın altına koy, duvara dokun, kapıya git ve üç kez vur.”

Sınıfa getirilebilecek herhangi bir öğe dahil edilebilir.

  • “Tabağı al ve tepsiye koy. Yeşil battaniyeyi Osman’a götür. Sabunu al ve yeşil bluz giyen kadına götür.”
  1. Sınıf üyelerini adlarına göre tanımlamak için fiziksel özelliklerin ve kıyafetlerin adlarını kullanın. Eğitmen, anahtar kelimelerin anlamlarını netleştirmek için bağlamı ve öğeleri kullanabilir:
  • saç, uzun, kısa, vb.

Ardından bir öğrenci tanımlanır.

  • “Adın ne?” (öğrenci seçimi).
  • “Sınıf. Barbara’ya bakın. Uzun kahverengi saçları var. Saçları uzun ve kahverengi. Saçları kısa değil. Uzun.” (Anlamayı sağlamak için mim, işaret ve bağlam kullanma).
  • “Uzun kahverengi saçlı öğrencinin adı ne?” (Barbara).
  • “Kısa sarı saçlı kadının adı ne?” gibi sorular. veya
  • “Kısa kahverengi saçlı ve gözlüklü adamın yanında oturan öğrencinin adı nedir?”

anahtar kelimelere, jestlere ve bağlama dikkat edilerek anlaşılması çok basittir. Ve öğrencilerden yalnızca bir öğrenci arkadaşını hatırlamalarını ve adını üretmelerini isterler. Aynı şey giyim eşyaları ve renkler için de yapılabilir.

  • “Kim sarı gömlek giyiyor? Kim kahverengi bir elbise giyiyor?”
  1. Yeni sözcükleri tanıtmak ve yanıt olarak yalnızca öğrenci adlarını gerektiren etkinliklere devam etmek için görseller, tipik olarak dergi resimleri kullanın.
  • Eğitmen, genellikle resimdeki tek bir öğeye veya etkinliğe odaklanarak resimleri birer birer tüm sınıfa tanıtır.
  • Resim hakkında konuşurken bir ila beş yeni kelime tanıtabilir.
  • Daha sonra resmi sınıftaki belirli bir öğrenciye verir.
  • Öğrencilerin görevi, öğrencinin adını belirli bir resimle hatırlamaktır.

Örneğin,

“Tom’da yelkenlinin resmi var. Joan’da ailenin televizyon izlerken resmi var” vb. Eğitmen, “Yelkenli ile resim kimde? Susan veya Tom’da sahildeki insanların resmi var mı?” gibi sorular soracaktır. Yine öğrencilerin yanıt olarak sadece bir isim üretmeleri gerekir.

  1. TPR ile resimlerin kullanımını birleştirin.
  • “Jim, küçük kızın köpeğiyle resmini bul ve pembe bluzlu kadına ver.”
  1. Resimlerle ilgili gözlemleri komutlar ve koşullarla birleştirin.
  • “Eğer resminde kadın varsa ayağa kalk. Resminde mavi bir şey varsa sağ omzuna dokun.”
  1. Birkaç resim kullanarak öğrencilerden tarif edilen resmi göstermelerini isteyin.
  • Resim 1. “Bu resimde birkaç kişi var. Biri baba, diğeri kız gibi görünüyor. Ne yapıyorlar? Yemek yapıyorlar. Hamburger pişiriyorlar.”
  • Resim 2. “Bu resimde iki adam var. Onlar genç. Boks yapıyorlar.”
  • Resim 3 …

(Krashen ve Terrell 1983: 75-7)

Tüm bu etkinliklerde eğitmen, girdinin anlaşılırlığını sağlamak için anahtar kelime öğelerini, uygun jestleri, bağlamı, tekrarı ve açıklamaları kullanarak sürekli bir “anlaşılabilir girdi” akışı sağlar.

https://www.youtube.com/watch?v=bJGSdX95XpQ

13. Language immersion

Dil banyosu bir ingilizce öğrenme yöntemi olarak öğrenmekte olduğunuz dile günlük hayatınızın içerisinde, mümkün olduğunca fazla kanaldan maruz kalmak, o dilin içine dalmak (immersion), o dille adeta banyo yapmak demektir.

Dile kendini gömme (Language immersion) ingilizceyle kendinizi çevreleyip ingilizce öğrenmektir. Kelimeleri, cümleleri gerçek dünyada konuşulduğu haliyle duyarsanız, dili daha iyi anlayacaksınız.

Çünkü dili nasıl kullanacağınızı öğrenmeniz için başkalarının dili nasıl kullandığını duymanız gerekir.

Örneğin;

  • Eğer rastgele önünüze sunulan sıradan yiyeceklerle ilgili kelimeleri öğrenmekten sıkılıyorsanız, belki de yemek pişirmekle ilgili İngilizce bir televizyon programından kelime öğrenmeyi tercih edersiniz.
  • Eğer İngilizcenizi iş için kullanmak istiyorsanız, belki de İngilizce kursuna gitmek yerine, dilini iş dünyasına ait gerçek ses kayıtları ile öğrenmeyi tercih edersiniz.

Nihayetinde, dinleme ve konuşma pratiği yapmadan hiçbir dilde ustalaşamazsınız. Konuşabilmeniz için de önce duymanız gerekir. Bir ingilizce öğrenme yöntemi olarak kullanabileceğiniz Dil banyosu yöntemi, öğrendiğiniz dili gerçek hayatta konuşulduğu gibi duymanızı sağlar.

Çocukların ilk dilini öğrenirken yoğun bir dinleme döneminden geçtiğini biliyoruz. Bu yoğun dinleme dönemini yetişkinlikte dijital ortamda oldukça kolay elde edebilir ve hızlandırabilirsiniz.

Araştırmalar dile gömülme (immersion) yöntemiyle ingilizce öğrenenlerin -özellikle motivasyon yüksek olduğunda- daha akıcı konuştuklarını gösteriyor. (e.g. Cummins 2009, Kinginger 2011, Wilkinson 1998),

Dil banyosunun daha da derinlerine dalmak için, İngilizce konuşulan bir ülkeye ya da ana dili İngilizce olan kişilerin yoğun olarak yaşadığı bir bölgeye taşınmak isteyebilirsiniz. Böylece dili düzenli bir şekilde duyacağınızı düşünebilirsiniz

Aslında hiçbir yere gitmenize gerek yok. İngilizce öğrenme yöntemi olarak Dil banyosu metoduyla kendi ülkenizden ayrılmadan İngilizce öğrenebilirsiniz. İnternet, masamızdan bile kalkmadan etrafımızdaki dünyayı tecrübe etmemize imkan veriyor. Örneğin YouTube’a erişiminiz varsa, dünyanın her yerinde çekilen filmlere, televizyon programlarına ve reklamlara ulaşabiliyorsunuz.

Dile kendini gömme, çevreleme birçok çeşit yöntemle olabilir.

  • Film/video izlemek
  • Müzik dinlemek
  • Blog okumak
  • Forumlara yazı yazmak
  • Eğitimleri ingilizce almak
  • Yorum yazmak
  • Mektup arkadaşıyla konuşmak
  • Video oyunu oynamak
  • Dersleri ingilizce anlatan okulda ders görmek (ingilizce matematik vb)

Tavsiye yazı: İngilizce Dil Banyosu (Language immersion) nasıl uygulanır?

14. Reading and storytelling

TPRS® veya Okuma ve Öykü Anlatımı Yoluyla Öğretim Yeterliliği®, 1980’lerin sonlarında İspanyolca öğretmeni Blaine Ray tarafından oluşturulan bir öğrenme yöntemidir.

Beynin yeni bir dil edinmek için muazzam miktarda Anlaşılabilir Girdi’ye (CI) ihtiyaç duyduğu fikrine dayanan bir ingilizce öğrenme yöntemidir. Buna ek olarak, öğretmenler ve öğrenciler etkileşimde bulunur ve öğrencilerin konuşmaları ve yeni dillerini denemeleri için fırsatlar yaratır, bu da akıcılıkta hızlı kazanımlar sağlar.

Aslında, son zamanlarda bazı TPRS çevrimiçi sınıfları, öğrencilerin orta-orta seviyeye sadece 60-100 saatte ulaşmasını sağlıyor ve bu genellikle 400-600 saat sürüyordu. TPRS, öğrencilerin yeni bir dile kolay ve hızlı bir şekilde aşina olmalarına yardımcı olmak için en sık kullanılan kelime ve deyimleri içeren etkileşimli, birlikte oluşturulmuş sözlü hikayeler, okumalar ve romanlar kullanmaya odaklanır.

İngilizce öğrenme yöntemi olarak TPRS® nasıl uygulanır?

Öğretmen bir hikayenin ana hatlarıyla başlar ve sınıfa a) sınıfın dili anlamasını sağlamak ve b) hikayeye kişiselleştirilmiş, ilginç ve anlaşılır ayrıntılar eklemek için çok sayıda soru sorar.

Sınıflar, sınıfta oluşturulmuş hikayeleri, diğer sınıflar tarafından oluşturulmuş hikayeleri, öğretmen tarafından yazılmış özet ve hikayeleri, bireysel öğrenciler tarafından yazılmış hikayeleri, dergi/gazetelerdeki reklam ve makaleleri, çocuk kitaplarını ve TPRS® sınıfları için yazılmış kısa romanları okur.

StoryLearning aracılığıyla öğrendiğinizde harika sonuçlar elde edersiniz:

Kelimeleri kolayca hatırlarsınız – Beyin bir hikayeden daha fazla kelime hatırlar, çünkü okuduğunuzu anlamak için motive olursunuz

Dilbilgisini doğal olarak öğrenirsiniz – Bir hikaye anlatmak için dilbilgisinin tekrar tekrar kullanıldığını gördüğünüzde, beyniniz nasıl çalıştığını anlamaya başlayacaktır. Kuralları öğrenmek yerine, hikayeden dilbilgisinin nasıl çalıştığına alışırsınız.

İnsanları kolayca anlarsınız – StoryLearning yöntemi, konuşulan dili hızlı bir şekilde anlamanıza yardımcı olan eşzamanlı dinleme ve okumayı içerir.

Motivasyonunuzu arttırır – Hikayeler eğlencelidir, bu da sizi her gün öğrenmeye motive eder.

Öğrenmenizin kontrolü – Hikayeler aracılığıyla öğrendiğinizde ve zevk için okuduğunuzda, bağımsız bir öğrenci olursunuz. Kendi öğrenmenizin kontrolü sizde olduğunda, yeni bir dili hızlı bir şekilde öğrenebilirsiniz.

Kültürü tanırsınız. Dili öğrenirken o dilin kültürünü de öğrenmelisiniz. Dile daha çabuk alışmanızı sağlar. Hikayenin içindeki olayların gelişimi ve karakterlerin etkileşimi kültürü de tanımanıza yardımcı olacaktır.

Hangi dilde konuştuğunuzu kısa süreli unutursunuz. Hikayeler ilgi çekici olduğunda ilgi hikayenin akışına ve karakterlere kayabilir. Bu da odaklandığınız noktanın dil öğrenmek olmadığı ve dirençsiz olduğunuz anı oluşturmanıza yarar.

Tavsiye yazı: İngilizce Audiobook (sesli kitap) siteleri

Storylearning tekniği şu şekilde uygulanır

  • Üzerine odaklanacağınız 3 kelimeyi seçin (en etkili rakam 3tür)
  • Hikayeden önce kelimenin anlamlarını öğretin, TPRS kullanabilirsiniz.
  • Metnin içinde 3 kelimenin sık geçmesi öğrenmeyi kolaylaştıracak ve öğrenci güven kazanacaktır.
  • 3 kelimenin anlamını tahtada sabit tutun ki arada dönüp bakabilsinler.
  • Hikayenin anlatımını jestlerle yapabilirsiniz.
  • Konu basit ve anlaşılabilir olmalı. Öğrenciyi çok az zorlayabilir.
  • Öğretmen yavaş ve anlaşılır konuşmalı.
  • Öğrencilere hikâye anlatmak yerine, onlardan oluşturmaları istenir. Böylece öğrenci, hikâye oluşturma sürecine dâhil edilmiş olur.
  • Bir cümleye yeni detaylar ekleyerek, aynı cümle ile ilgili daha fazla tekrar yapılması sağlanır.
  • Hikâyenin oluşum sürecine öğrencilerin katılması sağlanır.
  • Oluşturulan hikâyelerin yıldızları öğrenciler olur.

 

Bir uygulama örneği

https://www.youtube.com/watch?v=8A5u9ZDRhy0

Kısa anlatım

https://www.youtube.com/watch?v=XpHFNUoDrY8

 

Diğer dil öğrenme metodları

 

15. Principled Eclecticism (2000-2020+)

Profesyonel bir dil öğretmeni, çeşitli tekniklerin ve yeni yaklaşımların tarihini ve gelişimini bilir ve anlar.

Modern öğretmen aslında etkili olduğunu düşündüğü her bir yöntemden en uygyun ingilizce öğrenme yöntemlerini seçer ve hedeflerine göre uygular. En iyi ingilizce öğrenme yöntemi yoktur.

Bazı örnekler

  • Öğretmen, öğrencinin doğruluğunu, akıcılığını ve iletişim yeteneğini geliştirmek için hem yazılı hem de sözlü çeşitli alıştırmalar önerebilir.
  • Öğretmen, sınıf etkinliğinin kapsamı doğruysa hataları hemen düzeltir, etkinliğin kapsamı akıcı ise bu hatalar daha sonra düzeltilir.
  • Öğretmen dört dil becerisini de (okuma, yazma, dinleme ve konuşma) geliştirir.
  • Telaffuzu geliştirmek için öğretmen, öğrencilerin öğretmen tarafından konuşulan cümleleri otomatik olarak tekrarladıkları alıştırmalar kullanır.
  • Öğretmen, öğrencinin sınıfta kullanılan dilbilgisi ve sözcüksel öğelerin kullanımını kişiselleştirmesine yardımcı olur.
  • Öğretmen, didaktik bir programın sadece dilbilgisi ve sözlükleri değil, aynı zamanda dilsel işlevleri, konuşma dilini, deyimleri vb. içermesi gerektiğini anlar.
  • Öğretmen, yeni gramer kuralları için rehberli keşif alıştırmaları sunar.
  • Bazen öğretmen tercüme edebilir.
  • Öğretmen, ilgili, teşvik edici ve üretken dersler vermek için geniş bir kaynak yelpazesi geliştirmeye kendini adamalıdır.

Bununla birlikte, bazı özel okullar ve eğitim şirketleri, genellikle didaktik nedenlerden ziyade ticari veya pazarlama nedenleriyle olsa da, belirli bir şirket içi markalı ingilizce öğrenme yöntemi veya yaklaşımı tercih etmektedir.

 

16. Task-based language teaching (TBLT)

Görev temelli ingilizce öğrenme yöntemi, görevlerin dil öğrenmenin ana birimi olduğu varsayımına dayanan bir yaklaşımdır.

Öğrencilere çözülmesi gereken öğrencilerin ilgisini çeken ve onları meşgul eden ayrıntılı bir görev verilir, bu görevler öğrenilmesi gereken dil yapılarıyla ilgilidir. Öğrenciler bu problemleri çözerken birbirleriyle etkileşim ve iletişim kurarlar. Bu sayede dili öğrenirler (Richards ve Rodgers, 2001).

Örneğin, öğrencilerden önemli bir çevre sorunu hakkında bir sunum yapmaları istenebilir. Bunu tamamlamak için, kaynak materyali okumaları / dinlemeleri, internet araştırması yapmaları ve ayrıca sunumu yazmaları ve sunmaları gerekecektir. Araştırmalar, TBLT tekniğinin öğrencileri motive ettiği görülmüş.

Örnekler;

  • Bir röportaj gerçekleştirmek
  • müşteri hizmetlerini aramak
  • makale (essay) yazma
  • seyahat planlama
  • email hazırlama
  • bir doktor ziyareti
  • bir hikaye anlatımı

 

17. Content and language integrated learning (CLIL)

CLIL yaklaşımı temel olarak bir konuyu (örneğin biyoloji, bilim veya tarih) çalışmayı ve aynı zamanda İngilizce gibi bir dil öğrenmeyi içerir. İki konuyu etkin bir şekilde bütünleştirerek daha verimli olunacağı düşünülür.

Dil öğretimi, hedef dilden ziyade ilk konunun talepleri etrafında organize edilir. Bu nedenle, entegrasyonun net olduğundan ve öğrencilerin meşgul olduğundan emin olmak kritik derecede önemlidir.

Bununla birlikte, CLIL yaklaşımı müfredatlar arası çalışma için önemli fırsatlar yaratmaktadır; dil öğrenimi için daha önce motivasyonu düşen öğrencilerle yeniden etkileşim kurmak için kullanılabilir.

Bu yöntem benim de eğitim sürecimde yaşadığım bir yöntemdi. Matematik, biyoloji, fizik, kimya gibi dersleri ortaokulda ingilizce görmüştük.

Üniversite hazırlıkta da tarım, uzay, madencilik gibi çeşitli konularla ilgili makaleleri ingilizce okuyorduk.

Aynı anda birkaç konuyu okumak ve bağlantıları keşfetmek zihin açıcı olabiliyor. Bill Gates de birkaç konuyu bir arada okuyormuş. Bu yöntem sizi daha farklı alanlara itebilir. Sizi iş hayatına hazırlamakta yardımcı olabilir. İlerideki araştırmalarınızın temelini de oluşturabilir.

* Bu yöntem aynı zamanda immersion yönteminin bir parçası olarak düşünülür.

Bunlar gibi ağır konular olmak zorunda değil ama siz merak ettiğiniz konuyu ingilizce araştırabilirsiniz veya youtube videosu izleyebilirsiniz. Bu sizin motivasyonunuzu da arttırır.

Önce günlük hayata daha yakın olan günlük yaşam tarzlarını anlatan youtuberların videolarını izleyerek başlayabilirsiniz.

Tavsiye yazı: İngilizce öğrenebileceğiniz youtuberlar

18. Functional-notional Approach

Bir ders tasarlarken, tesol’deki öğretmenler genellikle “kavram” olarak gerçek dünyadaki bir durumu seçerler ve öğrencileri derste bu durumda iletişim kurmaya hazırlamayı öğretmek için ilgili işlevleri seçerler.

Örneğin,

bir mağazada bir şeyin nasıl satın alınacağı hakkında bir ders olabilir, bu durumda kavramı alışveriştir ve işlevlerinden biri fiyat istemek olabilir.

Alışveriş örneğinde, bir ifade şu soru olabilir:

  • “How much is it?”
  • “Is it on sale?”
  • “May i help you?”
  • “Ok, I am buying”

İşlevsel-kavramsal yaklaşım, dili amaçlı iletişim olarak kabul eder. Yani konuşuyoruz çünkü bir şeyler iletmeye ihtiyacımız var. Ağzımızdan çıkan seslerin arkasında bir amaç ve anlam vardır.

Konuştuğumuzda, bunu bilgilendirmek, ikna etmek, ima etmek, anlaşmak, sorgulamak, talep etmek, değerlendirmek ve diğer “işlevleri” yerine getirmek için yaparız. Bunu zaman, olaylar, eylem, yer, teknoloji, süreç, duygu vb. kavramlar (“kavramlar”) hakkında konuşmak için yaparız.

Dolayısıyla bir öğretmenin bu ingilizce öğrenme yöntemini kullanırken ilk durağı öğrencilerin dili nasıl kullanacaklarını değerlendirmektir.

Örneğin, çok küçük çocuklara öğretirken, onlara anne ve babalarıyla ya da arkadaşlarıyla iletişim kurmalarına yardımcı olacak dil becerilerini öğretmek isteyebilirsiniz. Böylece onlara

  • “teşekkür ederim”
  • “lütfen” veya
  • “ödünç alabilir miyim”

gibi temel sosyal ifadeleri öğretebilirsiniz.

İş profesyonelleriyle uğraşırken, farklı bir müfredat uygun olacaktır. Onlara dilin resmi biçimlerini, görevlerin nasıl devredileceğini, iyi yapılmış bir işi sesli olarak nasıl takdir edeceklerini öğretmek isteyebilirsiniz.

Öğrencilerin tipik işyeri durumları için temel bir fikir edindiği rol yapma senaryoları oluşturabilirsiniz.

Örneğin, bir pazar yerinde soru sorma, ilginizi ifade etme veya bir anlaşma üzerinde pazarlık yapma gibi işlevleri öğretebilirsiniz. İlgili kavramlar fiyatlar, kalite veya miktar hakkında olabilir.

Dilbilgisi ve cümle kalıplarını kesinlikle öğretebilirsiniz, bunlar her zaman dilin kullanılma amacına göre sınıflandırılır.

Dilin fonksiyonel kategorileri

Mary Finocchiaro (1983, s. 65-66) fonksiyonel kategorileri aşağıda belirtildiği gibi beş başlık altına yerleştirmiştir: kişisel, kişiler arası, yönlendirici, referanssal ve yaratıcı.

Kişisel. Fikirlerini netleştirmek veya düzenlemek;

Kişinin düşüncelerini veya duygularını ifade etmesi: aşk, neşe, zevk, mutluluk, sürpriz, beğeniler, tatminler, hoşlanmadıkları şeyler, hayal kırıklığı, sıkıntı, acı, öfke, ıstırap, korku, endişe, üzüntü, hüsran, kaçırılan fırsatlardan rahatsız olma, ahlaki, entelektüel ve sosyal endişeler; ve günlük açlık, susuzluk, yorgunluk, uyku hali, soğuk veya sıcaklık duyguları

 

Kişilerarası. İstenen sosyal ve çalışma ilişkileri kurmamızı ve sürdürmemizi sağlama:

  • selamlaşma ve ayrılış
  • bir kişiyi başkasına tanıştırma
  • kendini başkasına tanıtma
  • başkasının başarısını kutlama
  • diğer insanların refahı için endişelerini ifade etmek
  • davet verme veya kabül etme
  • davetleri kibarca reddetme veya alternatif önerme
  • toplantılar için randevu alma
  • toplantıları kibarca katılmamak ve diğer toplantı ayarlama
  • özür dilemek
  • özür dileme ve özür kabul etme
  • anlaşma ve anlaşmazlığı belirtmek
  • başkasının sözünü kibarca kesmek
  • utanç verici bir konuyu değiştirmek
  • ziyaretçi kabul etmek ve başkasına msafir gitmek
  • yiyecek veya içecek teklif etmek ve kibarca kabul etmek veya reddetmek
  • dilekleri, umutları, arzuları, sorunları paylaşmak
  • sözler vermek ve bazı eylemlere kendini adamak
  • birine iltifat etmek
  • bahaneler üretmek
  • minnettarlığı ifade etme ve kabul etme

Tavsiye yazı: İngilizce duruma göre ifadeler

Yönlendirici

Başkalarının eylemlerini etkilemeye çalışmak; yönü kabul etme veya reddetme:

  • konuşmacının dahil olduğu önerilerde bulunmak
  • istekte bulunma; önerilerde bulunmak
  • bir öneriyi veya talebi kabul etmeyi reddetmek, ancak bir alternatif önermek
  • birini bakış açısını değiştirmeye ikna etmek
  • izin isteme ve verme
  • yardım istemek ve yardım talebine yanıt vermek
  • birinin bir şey yapmasını yasaklamak; komut vermek
  • talimatları vermek ve bunlara yanıt vermek
  • birini uyarmak
  • birini bir eylem planı izlemekten caydırmak
  • eylemlerin tamamlanması için yönergeler ve son tarihler belirlemek
  • yol tarifi veya talimat istemek

Referanslı Geçmişte veya gelecekte çevredeki şeyler, eylemler, olaylar veya insanlar hakkında konuşmak veya raporlamak; dil hakkında konuşmak;

  • sınıftaki, okuldaki, evdeki, topluluktaki öğeleri veya kişileri belirlemek
  • birinin veya bir şeyin tarifini istemek
  • bir şeyi veya bir dil öğesini tanımlamak veya bir tanım istemek
  • başka sözcüklerle ifade etme, özetleme veya tercüme etme
  • bir şeyin nasıl çalıştığını açıklamak veya sormak
  • şeyleri karşılaştırmak veya zıtlaştırmak
  • bir şeyi yapma olasılıklarını, olasılıklarını veya yeteneklerini tartışmak
  • olaylar veya eylemler hakkında gerçekleri talep etme veya bildirme
  • bir eylemin veya olayın sonuçlarını değerlendirmek

Yaratıcı Yaratıcılık ve sanatsal ifade unsurlarını içeren tartışmalar

  • sorunları veya gizemleri çözme
  • tekerlemeler, şiirler, hikayeler veya oyunlar yaratmak
  • diyaloglara veya hikayelere orijinal başlangıçlar veya sonlar önermek
  • tanıdık diyalogları veya pasajları yaratıcı bir şekilde yeniden birleştirmek
  • başkaları tarafından veya bir literatür veya okuma materyali tarafından önerilen fikirleri genişletmek
  • bir şiiri, bir hikayeyi, bir müzik parçasını, bir oyunu, bir resmi, bir filmi, bir televizyon programını vb. tartışmak.

 

19. The Test Teach Test Approach (TTT)

Test, teach, test (TTT) öğrencilerin öğretmenden yardım almadan önce bir görevi veya etkinliği tamamladıkları bir ingilizce öğrenme yöntemidir. Daha sonra görülen problemlere göre öğretmen ingilizce planlar ve sunar. Daha sonra öğrenciler ingilizceyi uygulamak için başka bir görev yaparlar.

Örnek;

Öbek fiilleri incelememiş olan öğrencilere bir metin verilir ve örnekler bulmaları istenir. Bunu yapabilirler ama anlam çıkaramazlar. Öğretmen, öğrencilerin bunu geliştirmelerine yardımcı olmak için bir ders planlar ve daha sonra onlardan benzer bir etkinlik yapmalarını ister.

Üç aşama vardır:

  • Test: Öğrencilerin ingilizceyi kullanmasını gerektiren bir tür test veya görev.
  • Teach: Kontrollü uygulama alıştırmaları ile doğru formatı öğretin.
  • Test: Başka bir test veya görev, öğrencilerin ingilizceyi kullanmalarında gelişme olup olmadığını görün.

 

Bu ingilizce öğrenme yöntemi, öğrencilerin ihtiyaçlarını doğrudan hedeflemek için idealdir. Orta ve ileri düzey öğrenciler için en iyisidir. Kesinlikle yeni başlayanlar için kullanmayın!

 

20. Comprehension approach

“Anlama yaklaşımı”, dili konuşmaktan çok anlamayı vurgular. Bu, öğrenmenin dil üretimi, yani konuşma ve yazmaya odaklanma yoluyla ortaya çıktığı düşünülen daha iyi bilinen iletişimsel yaklaşımın aksine bir yöntemdir.

Anlama yaklaşımı, başka herhangi bir ingilizce öğrenme yönteminin aksine, dildeki kelimelerin ve ifadelerin anlamlarını anlama yoluyla yeni bir dil öğrenme yöntemini ifade eder.

Diğer ingilizce öğrenme yöntemleri, kelimelerin anlamlarını gerçekten anlamadan önce dilin harflerini, sembollerini ve diğer temsillerini öğrenme sürecini içerir.

Bir ingilizce öğrenme yöntemi olarak Anlama yaklaşımı genellikle öğrencinin hedef dili oluşturan kelimelerin çeşitli anlamlarını özümsemeye çalıştığı sessiz bir dönemi içerir. Sessizliğin ne kadar süreceği, öğrencinin anlama becerilerine bağlıdır, çünkü hızlı bir çalışma yapan biri yeni bir dilin temel kavramlarını diğerlerinden daha hızlı kavrayabilir.

Sessiz dönem boyunca, yeni dil öğrenen kişi, kelimelerin ne anlama geldiğini ve nasıl telaffuz edileceğini mümkün olduğunca anlamaya çalışacaktır. Bu tür bir ingilizce öğrenme yönteminin dezavantajı, kendine çok güvenmeyen bazı kişilerin, o dili konuşmaya çalışmadan önce, doğru telaffuz da dahil olmak üzere, dilin kavramlarını tamamen anladıklarını hissedene kadar beklemeye karar verebilmeleridir. Bunun nedeni, kelimeleri yanlış telaffuz etme isteksizliği veya konuşmaya çalışırken dili yanlış uygulama olabilir.

Avantajları

Öğrenci sonunda kelimelerin anlamını ve doğru uygulanmasını anladığında, konuştuğunda dilin diğer dil öğrenme biçimlerinin aksine daha zahmetsiz ses çıkarmasıdır.

Anlama yaklaşımı, önce dili anlamak için kasıtlı bir çaba gerektirdiğinden, genellikle dil öğrenen kişinin dilin genel özünü anlayabileceği, ancak konuşma yeteneğinden yoksun olduğu durumlara yol açar.

https://www.youtube.com/watch?v=YuS3ku-PSL8

21. The Lexical Approach

Bir araştırmaya göre kelimeleri sıralı şekilde hafızalarında tutuyorlar. Konuşmalarında bu parçaları birleştiriyorlar.

Başka bir araştırmaya göre konuşmanın 20%si sabit kelime öbekleri. İnsanlar birkaç kelimelik öbekleri tek bir kelime gibi hatırlayıp kullanıyorlar.

Genellikle deyimler, collocations ve sabit ifadeler sıklıkla beraber kulanılan kelimelerden oluşurlar. Günlük hayatta sıklıkla kullanılırlar. Kelime öbeklerini (chunk) öğrenmek size ingilizce konuşmada ve yazmada akıcılık sağlayacaktır. Ayrıca, daha doğal ses çıkarmanıza ve sözlüklere ve dil bilgisi kitaplarına olan bağımlılığınızı azaltmanıza yardımcı olabilirler.

Lexical yaklaşımı şunu öneriyor; günlük konuşmanın çoğunluğu anlamlı küçük kelime öbeklerinden (chunk) oluşur. Konuşmamızın çok küçük bir bölümü orjinal cümlelerimizden oluşur. Lexical chunk yani kelime öbekleri öğrenmek gramerden de daha önemlidir. Anadili ingilizce olanlar günlük konuşmalarında gramer kurallarını düşünmüyorlar, sadece konuşuyorlar.

Örneğin şunları nasıl gramer kurallarıyla açıklayabilirsiniz?;

  • “by the way”
  • “make up your mind”

Yerliler gramer kurallarını düşünmezler, kulağa hangisi doğru geliyorsa onu seçerler.

Örneğin;

“best wishes.”teki best yerine “good,” “happy” veya “fun” gelebilir

  • “good wishes”
  • “happy wishes”
  • “fun wishes”

ama yerliler birşeyin kulak tırmaladığını düşünüp “best” demeye devam ederler.

Çok kelimeli lexical birimler anadil ve yabancı dil ediniminde zaman içinde hep ele alınmış. Lexical kelime öbeklerine farklı terimler vermişler

  • “gambits” (Keller, 1979),
  • “speech formulae” (Peters, 1983),
  • “lexicalized stems” (Pawley & Syder, 1983)
  • “lexical phrases” (Nattinger & DeCarrico, 1992)

Lewis (1997b) önerisine göre lexical birimler şunlar olabilir.

  • kelimeler (book, pen vb.)
  • çoklu kelimeler (polywords, binomials vb) (by the way, upside down vb.)
  • eşdizimler (collocations) (community service, absolutely convinced vb.)
  • sabitleşmiş ifadeler (institutionalized utterances) (I’ll get it; We’ll see; That’ll do; If I were you …; Would you like a cup of coffee? vb.)
  • cümle kalıpları ve starterlar yani cümle başlangıçları (sentence frames anld heads) (That is not as …as you think; The fact/suggestion/problem/danger was …vb.)

 

 

Tavsiye yazı: Collocations listesi

 

Tavsiye yazı: Cümle başlangıçları ve cümle kalıpları

 

22. Dil değişimi veya takası tekniğini kullanın.

Almanya’ya gidip Almancayı geleneksel tekniklerle öğrenmeye çalışıp hüsrana uğrayan dilbilimci Francois Gouin’in kullandığı bir yöntemdir dil takası.

Francois Gouin Fransız olduğu için Almanya’da geçici olarak kaldığı ailenin çocuklarına fransızca öğretip onlardan almanca öğreniyor. Daha önce almanca gramer ve kelime öğrenmişti ve konuşamamıştı. Fakat dil takası yaptığında 3 hafta içinde müthiş bir ilerleme kaydediyor. Bir üniversitede derse katılıyor, tartışmaya dahil oluyor ve kazanıyor.

Siz de Türkçe öğrenmek isteyen biriyle ile dil takası yapıp birbirinize dillerinizi öğretebilirsiniz. Çok etkili bir yöntem olduğunu herkes konuşuyor.

Şu uygulamaları veya siteleri kullanabilirsiniz.

 

Sonuç Olarak

Yıllardır tüm dünya ikinci dili öğrenmek için ideal ortamı ve zihin yapısını oluşturmaya çalışıyor. Ve bir çok ülke hala yazılı ve kuralları öğrenme bazlı dil eğitimini devam ettiriyor. Dünyada birçok kişi ingilizceyi iyi öğrenemiyor. Yukarıdaki ingilizce öğrenme yöntemleri son 100 yılda denenmiş ve tecrübe edilmiş yöntemler.

Her ne kadar Kreshen herkesin dili aynı yöntemlerle öğrendiğini söylese de (buna ben de inanıyorum) kişisel ingilizce öğrenme yöntemi ihtiyaçları farklı olabilir.

Yukarıdaki ingilizce öğrenme yöntemlerinin hepsini anlayın ve kendinize uygun olanı seçin. İngilizce öğrenmeyi yukarıdaki çeşitli metodlarla daha verimli hale getirebilirsiniz.

 

Kaynak

Bu yazıyı çevrenle paylaş;
0Shares

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir